Kurban bayramı yaklaşırken, fiyat araştırma ve kurban alma telaşları başladı. Şurası kesin ki fiyatlar cep yakıyor. Tarım ülkesi bir ülkede hayvan fiyatları, dolayısı İle et fiyatları inanılmaz yüksek. Sanki Türk halkı et yemesin der gibi bir algı var.

Yurt dışına, özellikle Avrupa ülkelerindeki fiyatlara göz attığımız zaman,  görüyoruz ki bizdeki meblağın üçte biri kadar. Avrupalı etin kilosuna 3 Eure öderken biz 10 Eure ödüyoruz. Ne kadar garip değil mi?

Peki, bu vebalı sadece üreticiye  yüklemek insafsızlık olmaz mı?  Bina yapacağız diye ne mera bırakmışız ne de ekim alanı. Ekili alanların yüzde 12’sini kaybetmişiz. Sonra da ucuz et beklemek abesle iştigal etmek değil midir?

Elbette üreticiye bir takım destekler var ama bu sorunları giderecek boyutta değil. Çiftçi daha fazlasını hak ediyor. En azından bize ucuz et sunabilmesi için bir takım adımlar atmak gerekiyor.

Bu konuda yeni Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’ya çok iş düşüyor. Öncelikle üreticinin seri üretim yapabilmesi için sanayide olduğu gibi,  hayvancılık tesisleri kurabilmek için organize alanların seçilmesi ve devlet tarafından teşvikler verilmeli. Başta vergi muafiyeti olmak üzere, eleman desteği, hayvan alım desteği, ithal kesif yem desteği, ucuz elektrik gibi imkanlar sunmak gerekiyor. Yoksa aba altından sopa gösterip, ithal hayvan ve et getirmek çözüm olmadığı gibi mevcut üreticileri de caydırma anlamına gelir ki tamamı ile yurt dışına bağımlı oluruz.

Halen TKDK’nın sunduğu yut dışı kaynaklı İpart hibe destekler mevcut. Yatırımların yüzde 60’ını karşılıyor. Ancak bununla işlem bitmiyor. Tesisin içine süt verimi yüksek ve kaliteli hayvan lazım. Buna da Almanya, ya da Hollanda’dan ithal etmek gerekiyor. Anlaşılacağı üzere Avrupa verdiği desteğin bir kısmını  hayvan satarak geri almış oluyor.

Tablo bu üreticinin tüketicinin de işi zor gözüküyor. Allah kolaylık versin diyoruz.

Cumanız mübarek olsun. Allaha’ emanet olunuz.