Allah’ın Güzel İsimleri (2)
Ayet ve hadisler ışığında…
Kâinatı yoktan var eden, yarattığı bütün mahlûkatın (insan, hayvan ve nebatın) rızkını veren onları her an koruyup gözeten yüce Allah’ın (c.c) Kur’an-ı kerimde geçen İsm-i Şeriflerini bilmek ve tanımak ona inananların görevlerdendir.
● el-ĞAFFÂR (c.c) - Mağfireti pek bol olan...
Gafr, örtmek ve sıyanet etmek (korumak) manasınadır. Allah müminlerin günahlarını örter. Dilediği kullarını da günahlardan sıyanet eder, korur. Bu, onlara en büyük nimetlerden biridir.
● el-KAHHÂR (c.c) - Her şeyi ve her istediğini yapacak surette galib ve hâkim...
Kahr, bir şeye, onu hor ve hakir kılacak veya mahv ve helâk edebilecek surette galib olmaktır. Allah Teâlâ Kahhar’dır, her zaman üstün ve daima galipdir. Kuvvet ve kudretiyle her şeyi içinden ve dışından kuşatmıştır. Hiçbir şey O'nun bu ihatasından dışarı çıkamaz. Ona karşı her şeyin boynu büküktür. Kahrına yerler, gökler dayanamaz. Kahr ile nice azıp sapmış ümmetleri ve milletleri perişan etmiştir.
● el-VEHHÂB (c.c) - Çeşit çeşit nimetleri devamlı bağışlayıp duran...
Vehhâb kelimesi hibe kökünden gelmektedir. Hibe, "herhangi bir karşılık ve menfaat gözetmeden birine bir malı bağışlamak" manasınadır. Vehhâb ise, "Her zaman, her yerde ve her şeyi çok çok ve bol bol veren ve karşılık beklemeyen" demektir.
● er-REZZÂK (c.c) - Yaratılmışlara, faydalanacakları şeyleri ihsan eden...
Rızık, Allah Teâlâ'nın bilhassa mahlûkatına (insan, hayvan, bitki ve nurani varlıklar) faydalanmalarını nasip ettiği her şeydir. Rızık yalnız yenilip içilecek şeylerden ibaret değildir. Kendisinden faydalanılan her şeye rızık denir.
Maddî rızık, her türlü yiyecek ve içecek, giyilecek ve kullanılacak eşya, para, mücevher, çoluk-çocuk, vücudun çalışma kudreti, bilgi, mal-mülk, servet gibi şeylerdir.
Manevî rızık ise, ruhun ve kalbin gıdası olan şeylerdir. Başta iman olmak üzere insanın manevî hayatına ait bütün duygular ve o duyguların ihtiyacı olan şeyler, hep manevî rızktır.
● el-FETTÂH (c.c) - Her türlü müşkülleri açan ve kolaylaştıran...
Fettâh kelimesi, fetih'den gelmektedir. Feth ise, "kapalı olanı açmak" manasınadır. Bu;
a. Maddî olur; bir kapıyı, bir kilidi açmak gibi.
b. Mânevî olur; kalbden tasaları, kederleri atıp gönlü açmak gibi.
Bitkilerin çiçek açması, tohum ve çekirdeklerin sümbül vermesi, rızık ve rahmet kapılarının açılması hep Fettâh ism-i şerifinin tecellisindendir.
● el-ALÎM (c.c) - Her şey'i çok iyi bilen...
Allah, her şey'i tam manasıyla bilir. Her şey'in, içini, dışını, inceliğini, açıklığını, önünü, sonunu, başlangıcını, bitimini çok iyi bilendir O. Olmuşları bildiği gibi, olacakları da aynı şekilde bilir. Onun için, olmuş - olacak, gizli - açık söz konusu değildir. İnsanların bilmesi nispi ve arızîdir. Allah'ın bilmesi ise, - bütün isim ve sıfatlarında olduğu gibi - zati’dir. Onun için O'nun bilmesinde dereceler bulunmaz.
● el-KÂBID (c.c) - Sıkan, daraltan...
● el-BÂSIT (c.c) - Açan, genişleten...
Bütün varlıklar Allah Teâlâ'nın kudret kabzasındadır. İstediği kulundan, ihsan ettiği servet ve sâmânı, eş ve evladı, yahut hayat zevkini, gönül ferahlığını alıverir. O adam zenginken fakir olur yahut evlat acısına boğulur yahut iç sıkıntısına, ıstırap ve huzursuzluk içine düşer. İşte bu haller, Kâbıd isminin tecellileridir.
Allah, istediği kuluna da yepyeni bir hayat verir. Neş'e verir, rızık bolluğu verir, bu da Bâsıt isminin tecelliyatıdır.
● el-HÂFID (c.c) - Yukarıdan aşağıya indiren, alçaltan...
Allah Teâlâ, istediği kulunu yukarıdan aşağı atıverir. Şan ve şeref sahibi iken, rezil ve rüsva eder ve bu çok defa, kendisini tanımayan, emirlerini dinlemeyen asiler, başkalarını beğenmeyen mütekebbirler ve hak, hukuk tanımayan zalim zorbalar hakkında tecelli eder.
● er-RÂFİ' (c.c) - Yukarı kaldıran, yükselten...
Allah Teâlâ, istediği kulunu indirdiği gibi, istediği kulunu da yükseltir. Şan ve şeref verir. Bazı gönülleri iman ve irfan ışığı ile parlatır, yüksek hakikatlerden haberdar eder.
Allah'ın yükselttiği insanlar, çok defa melek huylu, tatlı dilli, insanların ayıplarını, kusurlarını örtüp eksiklerini tamamlayan; onlara malıyla, bedeniyle, bilgisiyle, nasihatiyle yardım eden nazik, kibar insanlardır. Onlar bu istikametten ayrılmadıkça Allah da bu nimeti kendilerinden almaz.
● el-MU'IZZ (c.c) - İzzet veren, ağırlayan...
● el-MÜZİLL (c.c) - Zillete düşüren, hor ve hakir eden...
İzzet ve zillet, birbirine zıt manalardır. İzzette "şeref ve haysiyet", Zillet kelimesinde ise "alçaklık" manası vardır.
Bunlar hep Allah Teâlâ'nın, mahlûkatı üzerindeki tasarrufları cümlesindendir.
● es-SEMİ' (c.c) - İyi işiten...
Allah Teâlâ işitir. Kalbilerimizdeki sözleri ve işitilmek şanından olan her şey'i işitir. Mesafeler, onun işitmesine perde olamaz. Birini işitmesi, ötekilerini işitmesine mâni olmaz. Her hâdiseyi aynı derece açık olarak işitir.
● el-BASÎR (c.c) - İyi gören...
Allah Teâlâ herkesin gizli açık yaptığını ve yapacağını görüp durmaktadır. Karanlıklar O'nun görmesine mâni olamaz. Karanlık, yakınlık - uzaklık, büyüklük - küçüklük gibi insanın görmesine engel olan şeyler O'nun görmesine mâni olmaz.
● el-HAKEM (c.c) - Hükmeden, hakkı yerine getiren...
Allah Teâlâ Hâkim'dir, her şey'in hükmünü O verir ve hükmünü eksiksiz icra eder. Hâkimlerin hâkimliğine, hükümdarların hükümdarlığına hüküm veren de ancak O'dur. O'nun hükmü olmadan hiçbir şey, hiçbir hâdise meydana gelemediği gibi, O'nun hükmünü bozacak, geri bıraktıracak, infazına mâni olacak hiçbir kuvvet, hiçbir makam da yoktur.
● el-ADL (c.c) - Tam adaletli...
Adalet, zulmün zıddıdır. Zulüm kelimesinde; incitme, can yakma manası vardır. Zulmetmeyerek herkese hakkını vermek ve her şey'i akıl ve mantığa, hikmet ve maslahata uygun olarak yapmak da adalet demektir.
Zulüm, Allah’ın hükümleri yerine kendileri hüküm koyanların yaptığı işlerdir.
Allah Teâlâ Âdil'dir. Zalimleri sevmez. Zalimlerle düşüp kalkanları, onlara destek olanları ve hatta sadece uzaktan onlara ve yaptıklarına imrenenleri ve sevenleri de sevmez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.