Sevgili çocuklar,
Güzel yüzlü Yusuf’un 10 ağabeyi ve bir de Bünyamin adında bir küçük kardeşi vardı. Yusuf 17 yaşına gelince gördüğü bir rüya ile hayatının şekli değişti. Rüyasında bir güneş ve bir ay ile 11 yıldızın kendisine secde ettiklerini görmüş bu rüyayı babasına anlatmıştı. Babası Yakup Peygamber ise rüyasını kardeşlerine anlatmamasını söylemiş, kıskançlık duyguları ile kardeşlerinin kendisine kötülük yapabileceklerini bildirmişti.
Ama rüyayı babasına anlatırken yanlarında bulunan bir kadın rüyayı diğer kardeşlere söylemiş onlar da bu rüyayı yorarak; “demek, Yusuf bizim başımıza hükümdar olmak istiyor” diye ile kıskançlıklarını ortaya vurmuşlardı.
Kardeşler, Yusuf’tan kurtularak ve babalarının sevgisini yeniden kazanmak istediler.
Davarlarını (hayvanlarını) kırda otlatmaya giderken Yusuf’u da yanlarında götürmek için babalarından izin isterler.
Yakup (a.s) izin vermek istemese de Yusuf’un da ısrarıyla onu da yanlarına alarak kıra çıkarlar.  Hep birlikte güle oynaya koyunları yaydıkları kıra gelirler.
O zamana kadar Yusuf’a bir şey belli etmeyen ağabeyler, kıra geldiklerinde Yusuf için düşündükleri planı uygulamaya başlarlar.
Planları, Yusuf’u öldürmek, babaları Yakup’a (a.s); “Yusuf’u kurt yedi” diye söyleyerek ve babalarının sevgisini kendilerine çekmek, şeklindedir.
Önce Yusuf’u öldüresiye döverler. Biri bırakır biri alır. Bir taraftan da O’na; “Haydi, güneşi, ayı ve yıldızları çağır da seni kurtarsınlar” derler.
İçlerinden birisi Yusuf’un dayaktan iyice sersemlediğini görünce onlara seslenir; “Hani Yusuf’u öldürmeyecektik! Bana böyle söz vermiştiniz” der.
YUSUF’U KUYUYA ATTILAR
Bunun üzerine zaten bitkin bir duruma gelmiş bulunan Yusuf’u dövmekten vazgeçerler.
Onu sürükleye sürükleye orada bulunan bir kuyunun başına getirirler.
Yusuf’un üzerinden gömleğini çıkarırlar ve kendisini de o kuyuya atarlar.
Otlattıkları koyunlardan birini keserler, Yusuf’un gömleğini koyunun kanıyla ıslatarak yanlarına alırlar. Koyunu da pişirerek yerler.
Kardeşler akşam olunca babalarının yanına ağlayarak gelirler.
Yakup (aleyhisselam) kardeşlerin hep birlikte ağladıklarını görünce başlarına bir musibet (kötülük) geldiğini anlar ve oğullarına sorar;
“Niçin ağlayıp, feryat ediyorsunuz? Yusuf nerede onu aranızda göremiyorum?”
Kardeşler; “Sorma babacığım. Kır da Yusuf’u kurtlar parçaladı. İşte kanlı gömleği de elimizdedir” derler.
Yakup (a.s) Yusuf’un gömleğini görünce;
“Bu nasıl kurtmuş ki Yusuf’u parçalamış da gömleğinden hiçbir yeri yırtılmamış” diyerek hıçkırıklarla ağlamaya başlar. O kadar ağlar ki sonunda bayılıp düşer.
Yakup (a.s) ayıldığı zaman tekrar ağlamaya başladı. Yusuf’un gömleğini yüzüne gözüne sürdü. “Artık benim için sabır etmek kalmaktadır” dedi.
YUSUF’U KÖLE YAPIYORLAR
Yusuf kuyuda 3 gün kalır. Kardeşlerden biri (Yehuza) diğer kardeşlerinden habersiz her gün Yusuf’a yemek getirir.
Dördüncü gün Mısır’a giden bir kafile (bir gurup yolcu) yollarını şaşırıp kuyunun yanına gelirler. Su almak için kovayı kuyuya sarkıtılar. Yusuf kuyuda kovanın ipine sarılır ve kova ile birlikte kuyunun ağzına gelir.
Kuyudan su almak isteyen adam kovanın ucunda bir genç çocuk olduğunu görünce durumu arkadaşlarına bildirdi. Onlarda bu işe hayret (şaştılar) ettiler.
Yusuf’a yemek getiren kardeşi tekrar geldiğinde onu kuyuda göremeyince kafilenin onu kuyudan çıkarmış olduğunu anladı. Koşarak gitti ve diğer ağabeylerine haber verdi.
Onlar da kuyunun başına gelerek orada konaklayan kafile başkanına;
“Yusuf bizim kölemizdi. Bizden kaçmıştı” dediler.
Kafile başkanı, “Öyleyse onu sizden satın alayım” dedi.
Parada anlaştılar ve Yusuf’u köle olarak kafileye sattılar.
Yusuf ağabeylerinin kendilerini öldürmek istediğini bildiği için ağabeylerini tanıdığını belli etmemişti.
Sevgili çocuklar,
Yusuf (a.s) bundan sonra Mısır’a gidişini ve orada ki macerasını bir sonra ki yazımızda öğrenelim. Olur mu?