Nevzat Laleli

Nevzat Laleli

Yürüyen Karıncaya Gıpta

Yürüyen Karıncaya Gıpta

Hatıralar canlanıyor yazı serisi

Söz ola kestire başı/ Söz ola yedirir zehirle pişmiş aşı…” şeklinde Yunus Emre’ye ait bir şiir hatırlıyorum. Her söz ve yazının ve özellikle de şiirin böyle büyük bir gücü bulunmaktadır. Ancak kelime kalabalığı içerisinde boğulanlar, konuşmalarını kıyafetlerinde ve makamlarında görenler yazılarını okutturamaz, konuşmalarını kimseye dinletemezler.

Milli Gençlik Vakfı Genel Başkanlığım döneminde (1980 – 1997) çıkardığımız “Aydınların Dergisi GENÇLİK” ve “Çocukların sevgilisi KIVILCIM” adında iki dergimiz vardı. Bu dergilerin yazı işleri müdürü ve başyazarı da Hasan Demir adında bir kardeşim idi. Allah kendisinden razı olsun.  Dergiler, ben vakıftan ayrıldıktan (17.Ağustos.1997) bir sene sonra maalesef kapandılar.

Hasan Kardeşimizin bu dergilerde “Gece Yazıları” başlığıyla serbest vezinde yazdığı şiirleri vardı ki bunlar gerçekten birer harika idiler.

Bu yazımda sizlere, benim de çok beğendiğim şiirlerden ilkini vereceğim. “Yürü Karınca” adında ki bu şiiri ben bütün toplantılarımda dinleyicilere okudum. İstisnasız bütün dinleyenler de hayran oldular ve benden şiirin fotokopilerini istediler.

Size de takdim edeyim. Bakalım siz de beğenecek misiniz?

Bir hatırlatma yapmak istiyorum. Aşağıda ki şiiri mutlaka sakin kafa ile ve mümkünse birkaç kere okumanızı tavsiye ederim.

18.yükü-ağir-karincalar.jpg

YÜRÜ KARINCA

Vur,

Dağları sırtına,

Vur karınca.

Tozlardan beli bükülen

İnsanlar,

İnsanlığından utansın,

Seni görünce.

Dağları sırtına,

Vur karınca.

. . .

Görüyorum,

Güneş tepende.

Kızgın fırınca!

Kumlar kavursa da

Minicik ayaklarını,

Götür mukaddes yükünü

Yürü karınca.

Bu gün bu sıcağa katlanmazsan,

Yarın ne yapacaksın?

Cehennem alevleri vurunca.

Yürü…

Yürü karınca.

. . .

Üstüne toprak yığılıp,

Dünyan kararınca.

Aydınlığın, nefesin, gıdan olacak

Yükün kadarınca…

Sel sularında yüz,

Kızgın kumlarda yürü karınca!

Yolun açık olsun

Ey ağırlığı benim,

Milyonda birim kadarınca.

Omzunda yükü,

Dağları tırmanan,

Yüreği kocaman karınca.

Biliyorum benim için,

Yükünü yüksündü diyeceksin

Rabbim sorunca.

. . .

Yuvada yavrularının,

Mahşerde Muhammed’in boynu,

Bükülür,

Sen durunca.

Yürü karınca,

Meleklerin kanatlarına binersin,

Sırtındaki ağırlıktan,

Bacakların kırınca.

Bırak diyorlar, at diyorlar…

Yükünü atıp,

Dünya ile dost olsan neye yarar,

Rabbin darılınca.

Aldırma, yürü karınca.

. . .

Ey dağları sırtına vurup,

Yüksünmeden yürüyen karınca!

Seni anlayacağız amma,

İş işten geçmiş olacak.

Mahşerde adımızla,

Cehennem bizi çağırınca.

Hasan Demir

Hasan Demir kardeşimizin bu muazzam şiirini ümit ederim siz de beğenmişsinizdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nevzat Laleli Arşivi