A. Galip Doğan

A. Galip Doğan

Vâde Farkı Haram mıdır?

Vâde Farkı Haram mıdır?

Hocam! Ben evime bir beyaz eşya aldım. Satıcı bana, “peşin alırsan şu fiyata, veresiye alırsan şu fiyata satıyoruz” Dedi. Veresiye malın fiyatı peşin fiyata göre daha fazla. Veresiyedeki bu fark fâiz olmuyor mu? Veresiye satışlar câiz midir? Bizleri bu konuda aydınlatır mısınız?
Aynı akit meclisinde miktarı ve vâdesi net olarak belli olmak kaydıyla, karşılıklı olarak yapılan akit, dört mezhebe göre câizdir. Bazıları bu veresiye farkını fâize benzeterek şüpheyle karşılamaktalar. Fıkıh kaynaklarında peşin fiyatına veresiye farkı ilave ederek zamlı satmak câizdir, veresiye olduğu için ilave edilen fark fâiz olmaz, haram da sayılmaz demişlerdir. Yeter ki ilave edilen bu veresiye farkı, fahiş miktara yükselmesin. Alıcı ile satıcı satış muamelesi yaparken, satıcı, bu mal veresiye olarak şu fiyata, peşin olarak şu fiyata dese veya bir ay sonra ödersen şu fiyata, iki ay sonra ödersen şu fiyata dese de, iki fiyattan birisi üzerinde anlaşmadan muameleyi tamamlamış olsalar, böyle bir satış câiz değildir. Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in iki şart üzerine yapılan satışı yasaklamış olması da bundan dolayıdır. Fakat peşin veya vâdeli fiyat üzerinde anlaşıp, bu şekilde muameleyi tamamlasalar ve ayrılsalar bu satış câizdir. Çünkü her iki taraf da fiyattan birisi üzerine anlaşmış bulunmaktadırlar. Vâdeli satışla, vâde farkı ayrı şeylerdir. Vâdeli satış câiz, vâde farkı ise haramdır.
Bu konu açılmışken câiz olan ve olmayan alış verişleri de izah edelim ki konu iyi anlaşılsın. Diyelim ki; veresiye bir mal aldınız gününde parasını ödemediniz. Bunun üzerine satıcı bu gecikmeden dolayı üzerine vâde farkı koyup sizden anlaştığınız fiyatın üzerinde fazla para alırsa bu fâizdir ve câiz değildir. Gününde veresiye borcunuzu ödeyemeyecekseniz satıcı ile görüşüp mazeretinizi beyan ederek, karşılıklı anlaşarak kalan borcunuzu o günkü altın endeksine göre belirleyip, borcunuzu öderken ödediğiniz gün altının değeri ne ise hesaplayıp borcunuzu ödersiniz. Böylece satıcı zarar etmemiş olur vâde farkı olmadığı içinde câiz bir alışveriş olmuş olur.
Son günlerde esnaf zor durumda alacaklarını tahsil edemiyorlar. Bir kimse durumu iyi olduğu halde borcunu bilerek geciktirirse bu bir vebaldir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir Hadis-i şeriflerinde; “Zengin kimsenin borcunu zamanında ödememesi bir zulümdür.” Buyurmuştur. Kasten borcunu ödemeyen kimse fâsık ve günahkâr olur. Gerçekten borcunu ödemek istediği halde, işlerinin ters gitmesi sonucu ödeyemeyecek duruma gelmişse ve evinin nafakasını dahi karşılayamıyorsa, bu durumda olanlara alacaklı olan kimseler mühlet tanımalı, şayet alacaklı olan zenginse, alacağı borçta fazla değilse, alacağından vazgeçip bağışlaması en büyük fazilettir ve sevaptır. Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir Hadis-i şeriflerinde; “Her kim kıyamet gününün dehşetinden kurtulmak isterse, borcunu ödemede güçlük çekene kolaylık tanısın veya alacağını bağışlasın.” Buyurmuştur.
Hocam! Ben esnafım aklıma takılan bir soru var. Dînimizde kâr haddi var mıdır? Biz bir mala ne kadar kâr koyarak satabiliriz?
Dînimizde kâr haddi yoktur. Fakat ihtikâr ve fâhiş fiyat yasaklanmıştır. Enes bin Mâlik hazretleri anlatır: Medîne'de pahalılık oldu. Fiyatlar yükseldiği için kâr haddi koyması istenildiğinde, Peygamber Efendimiz (s.av); “Fiyatları koyan Allahü teâlâdır. Rızkı genişleten, daraltan, gönderen yalnız O'dur. Ben Allahü teâlâ’dan bereket isterim” buyurdu. Esnafın hepsi’nin fiyatları fâhiş olarak, yani mal alış fiyatının iki misline artırdığı, millete zarar ve zulüm haline geldiği zaman, Belediye’nin ilgililerle istişâre ederek uygun bir narh, kâr haddi koyması câiz olur.
Hocam! Bankaların ay sonunda veya yıl sonunda verdikleri fâizi bir fakire sadaka olarak verebilir miyiz? Çünkü fâiz haramdır biz yiyemeyiz.
Okurumuza bu hassasiyetinden dolayı teşekkür ediyoruz. Sorunun cevabı aslında yine sorunun içinde var. Okurumuz, “fâiz haramdır biz yiyemeyiz” diyor. Kendimiz için haram olan bir şey Müslüman kardeşimiz için de haramdır. Kendimizin yemediği bir haramı neden din kardeşimize yedirelim. O halde çözüm nedir? Biz istemediğimiz halde bankaların ay veya yıl sonlarında tahakkuk ettirdikleri fâizleri orada bırakmamalı, almalıyız. Fakat, o’nu helâl paramızın içine karıştırmamalıyız. O parayı ayrıca hesap etmeli ve çıkarmalıyız. Sadaka niyetiyle veremeyiz. Çünkü o para bize ait değil, kamunun malıdır. Atamayız veya imhâ da edemeyiz. O halde o parayı sadaka veya hayır kazanma niyeti olmaksızın, kamu hizmeti veren hassasiyeti olan, bir hayır kurumuna bunun fâiz olduğunu belirterek verebiliriz. Hassasiyeti olan o hayır kurumu, o parayı diğer fonlara karıştırmadan ayrı bir fon olarak ayırır. Bu fâiz parasını kanalizasyon gibi alt yapı hizmetlerinde kullanabilir. Veya Türk Silahlı Kuvvetlerine silah ve mühimmat alımlarında kullanılmak üzere verilebilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
A. Galip Doğan Arşivi