Sadık Küçükhemek

Sadık Küçükhemek

Türkiye’nin ne işi var Musul’da?

Türkiye’nin ne işi var Musul’da?

Öyle ya Türkiye’nin ne işi var Musul’da? Barıştan yana olalım. Erdoğan Türkiye’yi harbe sokacak. Bize ne Musul, Suriye, Irak, Mustafa Kemal Paşa’nın dediği gibi, “Yurtta sulh cihanda sulh” prensibimiz olmalı. PKK, PYD ile niye savaşıyoruz? Masaya oturmalıyız. Bize bir saldırı olursa o zaman ülkemizi savunuruz. Böyle diyenler, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan karşıtları ve sol kesimdir.

Aynı zihniyet dün de buna benzer şeyler söylüyorlardı; diyorlardı ki: “Çankaya bize yeter, Kâbe Arap’ın olsun!?” Çankaya’yı korusak yeter, Araplara güvenilmez, İstiklal Harbi’nde bizi arkamızdan vurdu! Bu topraklar bizi besler…

Demek istiyorlar ki; Erdoğan rahatımızı bozacak, şöyle iyiyiz, dünyadan beklentilerimiz var, yemeye, içmeye, gezmeye doymadık; bir dairemiz var, ikincisi olacak, iki dairemiz var üçüncüsü olacak, arsa alacağız, bağ bahçe alacağız, biz lüks yaşama yollarını arıyoruz. Erdoğan ekonomi ile ilgilensin. O’na ne de söylüyor. “Dünya beşten büyük” diye. Dünya sistemine entegre olmalı ve küresel sisteme boyun eğmeli. Bu gidişle Avrupa Birliği bizi kabul etmez, dolayısıyla Erdoğan kabuğuna çekilmeli, olmazsa düşürülmeli…

Biz de barıştan yanayız. Kim ister ki savaşı? Kimse istemez. Kanaatim odur ki Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan da istemez. Tabi biz bu köşemizde Sayın Erdoğan’ı savunacak O’nun adına konuşacak, değiliz. Biz sadece kanaatimizi belirtiyoruz.

Savaş yıkım, demektir, çünkü savaştan sadece asker değil, bütün halk, çoluk-çocuk, kadın, erkek, yaşlı, çevre, bitkiler, hayvanlar ve tabiat etkilenir ve büyük zarar görür.

Sebe Melikesi Belkıs’ın dediği gibi harp kapsamlı bir yıkımdır. Halkın ve soyluların esir ve rezil edilmesidir. Şöyle ki:

Hz. Süleyman (a.s.) Sebe Melikesi Belkıs’a bir mektup yazdı, mektubunda şöyle diyordu: “Bismillâhirrahmânirrahîm, bana karşı büyüklük taslamayın ve teslimiyet göstererek bana gelin” (Neml:30-31)

Bunun üzerine Sebe Melikesi Belkıs devletin ileri gelenlerini topladı ve onlara şöyle dedi: "Ey önde gelenler gerçekten bana oldukça önemli bir mektup bırakıldı." (Neml Suresi, 29) Mektup Süleyman'dandır. Mektubuna Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla başlıyor. Bana karşı gelmeyin, teslim olun diyor. Beyler, ulular, bu işte bana bir fikir verin. Bilirsiniz, siz yanımda olmadan, size danışmadan hiçbir işi kestirip atmam. Bunun üzerine ileri gelenler:

- Biz güçlü, kuvvetli kimseleriz; yaman savaşçılarız. Bize emret gereğini yaparız.

İşte bunun üzerine Sebe Melikesi Belkıs yukarıda geçen tarihi sözünü söyledi ve gelip Hz. Süleyman’a teslim oldu ve Hz. Süleyman’ın Rabbi’ne de iman etti.

Düşman kapıya dayanırsa o zaman harpten kaçmak millete ve vatana ihanet olur. Aziz milletlimiz, 15 Temmuz işgal girişiminde tankların altına yatarak, gövdesini ateşe siper ederek, gerektiğinde dinini, milletini ve vatanını korumak için canını ortaya koyacağını bütün dünyaya bir daha ispat etmiş oldu.

Dost düşman şunu iyi bilsin ki, aziz milletimizin dünyadan bir beklentisi yoktur. O, dini, milleti ve vatanı için yaşar. Dün bunu ispat ettiği gibi yarında ispat eder, çünkü dün ve bugün yaptığının yarın için yapacağının bir delilidir.

Gözünü dünya bürüyen kesim, Rus uçağı, Türk askeri tarafından, Suriye sınırımızı ihlal ettiğinden dolayı düşürüldüğü zaman Rus Devlet Başkanı Putin’e dediler ki; aman bizi vurmayın, AK Parti’yi vurun, askere emri veren Erdoğan’dır. ..

Dünya sevgisi içine işlemiş kesime, başta ABD olmak üzere Batı’nın bizimle içte ve güney sınırımızda örtülü olarak savaştığını yakında açıktan savaşacağının emarelerini anlatamayız; anlatmamızda mümkün değildir.

PKK, PYD, DEAŞ’ı üzerimize kışkırtan, Irak, Suriye, Libya ve Mısır’ı bu hale getiren kim? Tarihi hiçbir bağı olmayan 63 tane yamyamın Irak ve Suriye’de ne işi var? Bu sorular üzerinde Erdoğan karşıtları hiç kafa yorabilir mi? Yarın bu yamyamların güney sınırımızdan Türkiye’ye de girebileceğini düşünebilir mi?

Bu millet, dünya sevgisi içine işlemiş bu kesime takılıp kalmaz, Musul’u yamyamlara da yedirmez. Irak cephesinde geçen Kutu’l- Amare (1915-1916) savaşı bunun örneğidir. Bu savaşta Osmanlı ordusu İngiliz ordusunu hezimete uğratmıştı. Hoşça kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Sadık Küçükhemek Arşivi