Tiranlık Mı? Demokratlık mı?
14 Mayıs seçimlerinde milyonlarca kişi sandığa gitti. Ortaya çıkan sonuçlar ne iktidar ne de muhalefet için olumlu gerçekleşmedi. Türkiye’de ve yurtdışında bulunan hiçbir seçmen seçimin ikinci tura kalmasından hoşnut olmadı. Ortaya çıkan seçim haritasında bir sonraki seçimin anahtarı olan Sinan Oğan, ikinci turun belirleyicisi olarak dikkat çekiyor. Ancak bu belirleme Oğan’ın tarafsız kalması durumunda nasıl bir sonuç ortaya çıkarır?
***
Sinan Oğan kısa süre zarfında önemli bir oy oranına sahip oldu. Milliyetçi bir kişiliğe sahip olan ve milliyetçi kesimin oylarını alan Oğan, Zafer Partisi’nde devam etmesi durumunda gelecek seçimlerde Alparslan Türkeş’in partisi MHP’nin de oylarını katledeceği bir gerçek. Ancak Oğan’a oy veren seçmenler önceden yalnızca MHP’ye oy veren seçmenler değil aynı zamanda Erdoğan’a da oy veren seçmenler…
***
Erdoğan’a artık oy vermek istemeyen seçmenler soluğu Oğan’da aldı!
Fakat 14 Mayıs seçiminde, oyunu Oğan’dan yana kullanan seçmenin 28 Mayıs’ta yapılacak olan seçimde Erdoğan’a oy vereceği anlamına gelmez. Hüda-Par ile resmi olarak işbirliği içinde olan Erdoğan, Oğan’ın seçmenini çoktan kaybetti. Adı HDP ile anılan ancak resmi olarak bir işbirliği içinde bulunmayan Kılıçdaroğlu ise tam aksine birçok kesim tarafından hain olarak görüldü
***
Bizlerin en nihayetinde yapması gereken 28 Mayıs’ta gerçekleşecek olan seçimde oyumuzu dini eline maşa yapmış kişi ve kurumlardan yana değil, gerçekten kendi dinini kendine tabii kılan kimselerden yana kullanmamız gerekir. Böyle bir durumda akıl ve mantık bizlerin pusulası olmalı. Akıl ve mantık bizim gibi yüce değerleri olan bir milleti korkutmalı. Aksine asıl beslenmemiz gereken yer orası olmalı. Sandığa giderken de pusulamız olmadan yola çıkmamalı.
***
Bu ülkenin bir genci olarak son sözlerimi şu şekilde bitirmek istiyorum: Ülkemiz monarşiyle, teokrasiyle ya da aristokrasiyle değil demokrasiyle yönetilmektedir. Yönetim hangi tarzda olursa olsun ona tabii olmak her yurttaşın sorumluluğudur. Bu sorumluluğu yerine getirmemek ve değişime karşı çıkmak, en nihayetinde demokratik yapıyı baltalayacaktır. Yönetim şeklinin baltalanması ise; ekonomik krize, enflasyona, iç ve dış piyasanın ülkemize olan güveninin giderek azalmasına, bunun sonucu olarak da liyakatsizlik –en son örneği YSK’nin açıkladığı sonuçlarda gözler önüne serildi – ve beyin göçü bütün milletimizin üstüne kara bulut gibi çökecektir. Siyasi liderlerin yürüttüğü politikalar bizlerin her zaman için çok hoşuna gitmese de; değişim her zaman demokrasinin gölgesi olacaktır…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.