Son günlerde birileri tarafından yeniden Suriyeli sığınmacılar meselesi gündeme getirilmeye başlandı. Özellikle sosyal ağlarda gelişigüzel yazılan tahrik kokan yorumlar (!) gerilimi daha da yükseltiyor...Geçen yıl bu vakitler de aynı sorunlar da yaşanmıştı…

**

Ülkede ne kadar olumsuzluk varsa Suriyelilerin üzerine yıkılıyor. İki grup arasında kavga çıkıyor. Birileri ölüyor. Sosyal medyada Suriyeliler yaptı diye yorumlar yapılıyor. Bu yorumların büyük bir kısmı kasıtlı ve bilinçli olarak yapılıyor.. Zaten sinir küpü olmuş insanlar bu yalan yanlış mesajlara hemen inanıyor..

**

Hemen asalım, keselim, yakalım, yıkalım çağrıları yapılıyor..Yorumları okurken bile kanım donuyor. Provakosyon kokan, kin ve nefret kokan çağrılar yapılıyor. Zaten eliboş adam çok. Bu tür kışkırtıcı söylemlerle ülkede kaos çıkartılmak isteniyor.. Aman dikkat.. Kimse gaza gelmesin...

**

Geçtiğimiz günlerde parkta bir kavga çıktı. Bir vatandaş bıçaklanarak hayatını kaybetti. Facebookta bazı gruplarda hemen yorumlar yapılmış. Olay Suriyelilerin üzerine yıkılmış. Halbuki iki aile arasında geçen mesele... Bunun gibi her gün onlarce olay Suriyelilerin üzerine yıkılıyor...

**

Sosyal ağlarda "Suriyeliler defolsun gitsin" diye yorumlar yapıyor. Kutuplaşmanın dibine vurduğumuz şu günlerde tek ortak paydamız Suriyeli düşmanlığı oldu. AK Partili'si, CHP’lisi, MHP’lisi herkesin uzlaşı sağladığı tek konu Suriyeliler...

**

Yabancı düşmanlığında Avrupalıları bile geçtik. Almanları Türklere baskı yapıyor, zulmediyor diye kınıyoruz fakat bizim de çok farkımız kalmadı. Aynı dini, aynı geçmişi, aynı coğrafyayı paylaştığımız insanlara ülkenize defolun gidin diyebiliyoruz...

**

Öyle “defolsun gitsinler” demek kolay. Ama gidecek bir ülke mi kaldı? 7 yıldır süren savaşta Suriye'de taş üstünde taş kalmadı. Suriye diye bir ülke Halep, Hama, Humus diye bir şehir kalmadı. Gidip dönecek bir evleri bile yok anlayacağınız....

**

Bu saatten sonra böyle nefret söylemi içeren cümlelerle bu soruna çözüm bulamayız.. Ülkede yaşanan bütün olumsuzlukların kaynağını Suriyeliler olarak göstermekten vazgeçmeliyiz.. Suriyeliler gelmeden önce de Türkiye'de benzer sorunlar yaşanıyordu zaten... İşsizlik, cinayet, gasp, taciz gibi olaylar Suriyeliler gelmeden önce de vardı....

**

Türkiye'ye gelen Suriyelilerin suça karışma oranı çok düşük. Fakat aralarında provakatörlük için gelmiş olabilecek kişilerin var olduğunu da dikkate almak zorundayız. Aralarında Halep'in, Hama'nın, Humus'un gettolarından gelmiş sorunlu tipler de çok. Bu tiplerden hepimiz rahatsız oluyoruz. Emniyet'in bu şahısları daha sıkı takip etmesi gerekiyor...

**

Geçmişte hükümetimizin yanlış Suriye politikasını eleştirmek çözüm değil. Suriyelilerin gelişigüzel ülkeye alınması bu sonuçları doğurdu..Bu gerçeği hepimiz çok iyi biliyoruz. Fakat bu gerçeği artık değiştiremeyiz... Bu saatten sonra çözüme odaklanmamız (!) gerekiyor...

**

Tek çözüm bu insanların entegrasyon sürecini hızlandırmak. Türkçe öğrenmelerini zorunlu hale getirmemiz gerekiyor. Onları hazıra alıştırmak yerine, onlara balık tutmayı öğretmek zorundayız. Kuralları ihlal edenlere çok ağır cezalar verilmeli. Kamplara gönderme, sosyal haklardan mahrumiyet gibi cezalar verilmeli…

**

Kurallara uyanları, suça karışmayanları ve Türkçe öğrenenleri ise hızlı bir şekilde entegre etmeliyiz. Suriye'deki savaşın 10 yıl daha bitmeyeceği öngörülüyor. Savaş bitse bile bu insanların büyük bir kısmı ülkelerine dönmeyecek!! Bu gerçeğe artık kendimizi alıştırmak zorundayız…

**

Birileri Türkiye'nin yeni yumuşak karnının Suriyeli mülteciler olduğunu keşfetmiş. Özellikle sosyal medya üzerinden insanlarımızı kışkırtmaya devam edecek. Ne kadar olumsuzluk varsa kaynağı Suriyeliler olarak gösterilecek. Cinayet, taciz, hırsızlık ve gasp gibi olaylarda ilgisi olsun veya olmasın Suriyeliler hedef gösterilecek...

**

İnsanlarımız sakin olmak zorunda. Bu ülkenin polisi, askeri ve istihbarat servisi var. Onlar gerekeni zaten yapıyor ve yapmaya devam edecek. Olaya vatandaşlar müdahil olursa kaos çıkar. Bu da birilerinin işine gelir. Yukarıda da bahsettiğim gibi çözüm "defolup gitsinler" değil, "entegrasyon sürecini" hızlandırma olacaktır...