Slo Dede -1
Slo Dede; Kürt kardeşlerimizden bir gazidir. Birçok savaşlara girip çıktıktan sonra, Mardin ve Antep taraflarında istiklal mücadelesi veren şanlı askerlerimizden Kurmay Albay Kenan Bey’i tanımış ve onunla beraber Eskişehir Cephesine gelmiştir. Yaşı 70’ten fazladır. Slo Dede, Garp Cephesinde rastladığı gazeteci Ahmet Emin Yalman’a şöyle sorar: “Muharebelerde altımda üç kısrak öldü. Bu kısraklar benden canlarının hesabını isteyecekler mi? Elbette isteyecekler. Fakat o hayvanlar bana sorsunlar: Eğer kendilerini fena bir yola sürdümse benden haklarını istesinler. Eğer hak yoluna vatan yoluna sürdümse ne diyecekleri var? Ben bütün Türk vatanının hayrı için atımı daha pek çok süreceğim… Ya mezarım buralarda kalacak, ya da İzmir’i Yonandan alıp, oradan memleketime gideceğim” (1)
Yavuz Sultan Selim, Kürt ilim adamı ve aşiret reisi İdris Bitlisî’ye altı tuğralanmış (mühürlenmiş) boş kâğıtlar gönderirmiş. (2) Benim adıma istediğin gibi tasarrufta bulun diye.
Bu itimat ve güvene binaen Sultan Abdülhamit Merhum Hamidiye Alaylarını bu milletten yani Kürtlerden teşekkül ettirmiştir.
İstiklâl Savaşı yılları. Düşman Ankara’ya 70 km. olan Polatlı İlçemizin dış mahallelerine girmiş. Meclis Hükümet merkezinin Kayseri’ye taşınmasını müzakere ediyor. Yine Slo Dede gibi Millet-i Ekrat’tan (Kürt milletinden) Dersim (Tunceli) mebusu Diyap Ağa kürsiye çıkıyor ve şöyle diyor: “Efendiler biz buraya kaçmaya mı geldik, yoksa düşmanla kavga edip ölmeye mi? Kaderde ölmek varsa kaçmakla bundan kurtulamayız. Eğer ölürsek burası ikinci bir Kâbe olur.” (3)
Erzurum Milletvekili Durak Bey de şöyle demiştir: “Arkadaşlar nereye gidiyorsunuz? Cephe neredeyse meclis de onun arkasında toplantıya devam etmelidir. Düşman bizi burada kendisini yenmek için önlemler düşünürken bulmalıdır. Yerimiz cephedir. Geriye bir tek adım atamayız.”
Eski Deniz Kuvvetleri Komutanlarımızdan Oramiral Hilmi Fırat, yine eski bakanlarımızdan Ali Naili Erden Bey’e şahit olduğu şu enteresan olayı anlatmış:
“Efendim dün gece Hamburg’da inşa edilen bir gemimizi teslim aldıktan sonra onuruma verilen yemekte çok üst rütbeden bir ecnebi subay bana hitaben yaptığı konuşmada şöyle dedi: Sayın komutanım, Hıristiyanlar dinlerinin Asya’ya yayılmasını engellediğinizden, Slavlar da sıcak denizlere inmelerini önlediğinizden sizleri sevmezler. Şimdi siz 50 milyonsunuz ve eğer toplum olarak karnı tok, sırtı pek olursanız bu 50 milyon silah demektir ki, bununla dünyanın dengesi bozulur. Bunu düşmanlarınız gibi, dostlarınız da istemezler. Bu nedenledir ki, sizler hep dıştan alacağınız yardımlarla yaşar durumda olmalısınız. Hiçbir zaman kendi ayaklarınız üzerinde durmamalısınız, hep dizlerinizin üzerinde yaşamalısınız. Bunun için de Türkiye devamlı bir kargaşa içinde olmalıdır. Bunun nasıl olacağını sorarsanız söyleyeyim: Bu Abaza, bu Çerkez, bu Gürcü, bu Laz, bu Arap, bu Kürt diyerek bir birine kırdırırız.” (4)
Birinci Dünya ve İstiklâl Savaşlarında 9 cephede Türk-Kürt ayırımı yapılmadan savaşılmış ve milyonlarca şehit verilmiş, hâlâ şehitlerimiz aynı çukurların içinde beraber, bir birine sarılmış vaziyette yatmaktadırlar. Ama Haçlının ifsat ve iğfaline aldanan bazılarının yani; bu insanların torunlarının akılsız, idraksiz olanlarının bugün yaptıklarına bakın! Kıyamette ilk önce dedeleri onların yakalarından tutacaklar. Bu olaylar Cennet Vatanımız üzerinde gözü olan ve Anadolu’yu tekrar Hıristiyanlaştırmak isteyen Haçlıların oyunlarından başka bir şey değildir. Akıl ve basiret sahibi olan insanlar bu gerçeği, şu misallerden de anlayabilirler:
1901 yılında ABD ye başkan seçilen Theodore Roosveld başkanlık seçimleri öncesinde: “Dünyada ezmek isteğim iki güç var. Birincisi Osmanlıdır” demiştir. (5)
Yakın tarihte birbirinin ezelî ve ebedî düşmanı gibi görünen ABD ve Rusya’nın devlet başkanları Regan ve Gorbaçov Cenevre’de buluşup şu kararları almışlardır. Bunlar birbirlerinin can düşmanı olsalar bile, Komünizm-Kapitalizm diye ikinci, üçüncü dünya devletlerini kamplara ayırıp birbirine kırdırsalar da, söz konusu Türk olunca can dostu olup, ittifak edip, aleyhimize kararlar alabilmektedirler:
“1-Dünyada İslâmiyet hızla yayılmakta ve Müslüman ülkelerde de maddi ve mânevi bir kalkınma var. Bu mutlaka önlenmeli.
2-İslâm dünyasındaki dini uyanış “İslâmî görünen” sapık inançlara kanalize edilmeli.
3-İslâm ülkelerinin kendi aralarındaki her türlü ilişkiler ve dayanışmalar önlenmeli.
4-Önümüzdeki asrın potansiyel lider ülkelerinden Türkiye’nin güçlenmesine mani olunmalı ve muhtemel bir İslâm dünyası liderliğine geçit verilmemeli.
5-Türkiye’nin hem İslâm âlemi, hem de Batı ile arası açılarak tecrit edilmesi mutlaka sağlanmalı.” (6)
------------------------
1- A. Emin Yalman, “Yakın Tarihte Gördüklerim”, Pera Yay. İst. 1997, c. 1, s. 752.
2- Sur Dergisi, sayı: 246, s. 45.
3- Bütün Dünya Dergisi (Başkent Üniversitesi Kültür Yayını) sayı: 2007/08, s. 32.
4- Bütün Dünya Dergisi (Başkent Üniversitesi Kültür Yayını) sayı: 2007/09, s. 36.
5- Tarih ve Düşünce Dergisi, Ağustos 2000, sayı: 10, s. 33.
6- M. Fahri Can, “Türkiye Uyutuluyor”, Tarih ve Med. Derg. Eylül 1998, sayı: 54, s. 5.
Yavuz Sultan Selim, Kürt ilim adamı ve aşiret reisi İdris Bitlisî’ye altı tuğralanmış (mühürlenmiş) boş kâğıtlar gönderirmiş. (2) Benim adıma istediğin gibi tasarrufta bulun diye.
Bu itimat ve güvene binaen Sultan Abdülhamit Merhum Hamidiye Alaylarını bu milletten yani Kürtlerden teşekkül ettirmiştir.
İstiklâl Savaşı yılları. Düşman Ankara’ya 70 km. olan Polatlı İlçemizin dış mahallelerine girmiş. Meclis Hükümet merkezinin Kayseri’ye taşınmasını müzakere ediyor. Yine Slo Dede gibi Millet-i Ekrat’tan (Kürt milletinden) Dersim (Tunceli) mebusu Diyap Ağa kürsiye çıkıyor ve şöyle diyor: “Efendiler biz buraya kaçmaya mı geldik, yoksa düşmanla kavga edip ölmeye mi? Kaderde ölmek varsa kaçmakla bundan kurtulamayız. Eğer ölürsek burası ikinci bir Kâbe olur.” (3)
Erzurum Milletvekili Durak Bey de şöyle demiştir: “Arkadaşlar nereye gidiyorsunuz? Cephe neredeyse meclis de onun arkasında toplantıya devam etmelidir. Düşman bizi burada kendisini yenmek için önlemler düşünürken bulmalıdır. Yerimiz cephedir. Geriye bir tek adım atamayız.”
Eski Deniz Kuvvetleri Komutanlarımızdan Oramiral Hilmi Fırat, yine eski bakanlarımızdan Ali Naili Erden Bey’e şahit olduğu şu enteresan olayı anlatmış:
“Efendim dün gece Hamburg’da inşa edilen bir gemimizi teslim aldıktan sonra onuruma verilen yemekte çok üst rütbeden bir ecnebi subay bana hitaben yaptığı konuşmada şöyle dedi: Sayın komutanım, Hıristiyanlar dinlerinin Asya’ya yayılmasını engellediğinizden, Slavlar da sıcak denizlere inmelerini önlediğinizden sizleri sevmezler. Şimdi siz 50 milyonsunuz ve eğer toplum olarak karnı tok, sırtı pek olursanız bu 50 milyon silah demektir ki, bununla dünyanın dengesi bozulur. Bunu düşmanlarınız gibi, dostlarınız da istemezler. Bu nedenledir ki, sizler hep dıştan alacağınız yardımlarla yaşar durumda olmalısınız. Hiçbir zaman kendi ayaklarınız üzerinde durmamalısınız, hep dizlerinizin üzerinde yaşamalısınız. Bunun için de Türkiye devamlı bir kargaşa içinde olmalıdır. Bunun nasıl olacağını sorarsanız söyleyeyim: Bu Abaza, bu Çerkez, bu Gürcü, bu Laz, bu Arap, bu Kürt diyerek bir birine kırdırırız.” (4)
Birinci Dünya ve İstiklâl Savaşlarında 9 cephede Türk-Kürt ayırımı yapılmadan savaşılmış ve milyonlarca şehit verilmiş, hâlâ şehitlerimiz aynı çukurların içinde beraber, bir birine sarılmış vaziyette yatmaktadırlar. Ama Haçlının ifsat ve iğfaline aldanan bazılarının yani; bu insanların torunlarının akılsız, idraksiz olanlarının bugün yaptıklarına bakın! Kıyamette ilk önce dedeleri onların yakalarından tutacaklar. Bu olaylar Cennet Vatanımız üzerinde gözü olan ve Anadolu’yu tekrar Hıristiyanlaştırmak isteyen Haçlıların oyunlarından başka bir şey değildir. Akıl ve basiret sahibi olan insanlar bu gerçeği, şu misallerden de anlayabilirler:
1901 yılında ABD ye başkan seçilen Theodore Roosveld başkanlık seçimleri öncesinde: “Dünyada ezmek isteğim iki güç var. Birincisi Osmanlıdır” demiştir. (5)
Yakın tarihte birbirinin ezelî ve ebedî düşmanı gibi görünen ABD ve Rusya’nın devlet başkanları Regan ve Gorbaçov Cenevre’de buluşup şu kararları almışlardır. Bunlar birbirlerinin can düşmanı olsalar bile, Komünizm-Kapitalizm diye ikinci, üçüncü dünya devletlerini kamplara ayırıp birbirine kırdırsalar da, söz konusu Türk olunca can dostu olup, ittifak edip, aleyhimize kararlar alabilmektedirler:
“1-Dünyada İslâmiyet hızla yayılmakta ve Müslüman ülkelerde de maddi ve mânevi bir kalkınma var. Bu mutlaka önlenmeli.
2-İslâm dünyasındaki dini uyanış “İslâmî görünen” sapık inançlara kanalize edilmeli.
3-İslâm ülkelerinin kendi aralarındaki her türlü ilişkiler ve dayanışmalar önlenmeli.
4-Önümüzdeki asrın potansiyel lider ülkelerinden Türkiye’nin güçlenmesine mani olunmalı ve muhtemel bir İslâm dünyası liderliğine geçit verilmemeli.
5-Türkiye’nin hem İslâm âlemi, hem de Batı ile arası açılarak tecrit edilmesi mutlaka sağlanmalı.” (6)
------------------------
1- A. Emin Yalman, “Yakın Tarihte Gördüklerim”, Pera Yay. İst. 1997, c. 1, s. 752.
2- Sur Dergisi, sayı: 246, s. 45.
3- Bütün Dünya Dergisi (Başkent Üniversitesi Kültür Yayını) sayı: 2007/08, s. 32.
4- Bütün Dünya Dergisi (Başkent Üniversitesi Kültür Yayını) sayı: 2007/09, s. 36.
5- Tarih ve Düşünce Dergisi, Ağustos 2000, sayı: 10, s. 33.
6- M. Fahri Can, “Türkiye Uyutuluyor”, Tarih ve Med. Derg. Eylül 1998, sayı: 54, s. 5.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.