Sıcak havaya dikkat

Futbolun tüm ülkelerde yaygın olduğunu belirten Özgünen, “İster amatör isterse profesyonel düzeyde olsun oyuncular çeşitli dönemlerde oldukça zorlu çevresel koşullarda maç yapmak zorunda kalabiliyorlar. Bu zorlu koşulların içerisinde ise özellikle sıcaklığın oldukça önemli yeri bulunuyor” dedi. Özgünen, 2007’de Türkiye Futbol Federasyonunun desteği ve Çukurova ile Ankara Üniversitelerinin katılımı ile gerçekleştirilen “Yüksek Çevresel Sıcaklığın Futbolcu Performansına Olan Etkileri” araştırmasında, Ankara bölgesinden gelen yarı profesyonel futbolcuların nisan, haziran ve temmuz aylarında Adana’da oynadıkları maçlar sırasında çeşitli fizyolojik değişkenliklerini ölçtüklerini anımsattı.
Nisan ayında maç yapan futbolcularda en yüksek kaydedilen vücut sıcaklıklarının ortalamasının 38,8 derece iken haziranda 39,1, temmuzda ise 39,6 dereceye yükseldiğini tespit ettiklerini anlatan Özgünen, şöyle konuştu: “Sıcakta maç yapan futbolcuların sahaya çıkma öncesi ve sonrası vücut ağırlıklarındaki değişimin yüzde 3 seviyesine kadar artış gösterdiğini gözlemledik. Sıcak hava ve yüksek nemli ortamda şiddetli fiziksel etkinlik gerçekleştirildiğinde futbolcuda su-tuz kaybı, vücut sıcaklığının artışı ile kalp ve damar sisteminde olması gerekenin üzerinde zorlanma gibi olumsuzluklar ortaya çıkabilir.”
LİGLERİN BAŞLAMASI
Özgünen, özellikle Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde maç yapacak takımların sıcaklıktan kaynaklanabilecek olumsuz durumlara karşı önlem almaları gerektiğini belirtti. Yüksek seviyedeki liglerde maçların akşam, hatta gece başlatılması ile çevreden kaynaklanan olumsuz etkilerin en aza indirilmesine çalışıldığını ifade eden Özgünen, şöyle devam etti: “Diğer yandan devre ortalarında verilen su molaları bir noktaya kadar futbolcuların sıvı eksikliklerini gidermelerine yarar sağlayabilir. Ancak önemli olan futbolcuların maça çıkmadan önce gerekli önlemleri almış olmasıdır. Futbolcuların düzenli olarak, yeterli miktarda sıvı almış olduklarından emin olmaları gerekmektedir.
Sıvı alımını bir seferde yüksek hacimde gerçekleştirmek yerine susuzluk hissinin oluşması beklenmeden gün içinde düzenli ve azar azar sıvı alınması daha doğrudur. Kişinin suya ihtiyacı olup olmadığına işaret eden bir diğer gösterge ise idrar rengidir.  İdrarın koyu sarı veya sarı olması kişide olası sıvı eksikliğini gösterir. Yeterli sıvı alan bir bireyin idrarı açık sarı ya da şeffaf görünümde olur. Ayrıca futbolcularda günlük kilo takibinin yapılması ile vücut ağırlığındaki ani düşüşler tespit edilerek, sağlık sorunları baş göstermeden gerekli müdahalelerin yapılması sağlanabilir.”
Yeterli sıvı alımı konusunda önlemin yanında sıcak havada gerçekleştirilen fiziksel etkinlik sonucunda vücut sıcaklığındaki artışın potansiyel olumsuz etkilerinden futbolcuları tam olarak koruyamayabileceğini vurgulayan Özgünen, sözlerini şöyle tamamladı: “Sıcak iklimde yaşayan ve antrenman yapan futbolcular, daha ılıman iklimde yaşayıp sıcak ortama gelen ve maç oynayanlara kıyasla sıcaklıktan daha az etkilenirler. Bu nedenle sıcak ve nemli iklim takımlarının yaşadıkları ortamı düzgün kullanabilme durumunda serin iklimden deplasmana gelen rakiplerine karşı avantajlı duruma geçebilme olasılığı var. Aksi biçimde ılıman iklimde yaşayan ve antrenman yapıp daha sıcak ve nemli ortamda maç yapacak olan takımların alabileceği en etkili önlem, futbolcularının mümkün olduğunca sıcak ortama uyumunu sağlamaktır. Bunun için de kontrollü ve yavaş bir antrenman tekniği izlenmeli.”