Petrol Savaşı
Batı’da sanayinin gelişmesi ve petrolün sanayide kullanılması dünyada yeni bir savaşın başlamasına neden oldu. O da; Petrol Savaşı. Ama bu savaşın adına hiçbir zaman petrol savaşı denmedi. Petrol politikası öyle sinsi bir biçimde yürütüldü ki, bu savaşın içinde olan devletler bile bunun nedenini anlayamadı. Hâlâ bunun nedenini anlayamamış devletler ve insanlar mevcuttur. Çünkü yürütülen politika gizlilik üzerine kurulmuştur. Bu nedenle çıkarılan savaşlar da amaca ulaşmak için gündeme hep değişik konular getirilmekteydi. Ortadoğu petrol bölgelerinin ele geçirilmesi için, Osmanlı Devleti üzerinde büyük oyunlar oynandı.
Batılı sömürgeci ülkeler, Birinci Dünya Savaşı’nı sudan bahanelerle, sömürge plânları gereği olarak çıkardılar. Savaşın çıkarılmasındaki amaç, Osmanlı Devleti’ni yıkmak, Osmanlı topraklarını paylaşarak, zengin petrol bölgelerini ele geçirmekti. Batılı güçler, Birinci Dünya Savaşı sonunda, istedikleri emellerine ulaştılar. Batı, Osmanlı’dan sonra, İslâm Dünyası’nı bir ahtapot gibi sömürmeye başladı.
Batının İslâm Dünyası’nda yürüttüğü petrol politikası ve gizli hâkimiyeti, Körfez Savaşı ile daha açık bir biçimde ortaya çıktı. Irak, 2004 yılında tamamen işgal edildi. Petrolcüler, İran, Suriye ve Türkiye üzerindeki işgal plânlarını çok ustaca yürütmektedirler.
Çünkü Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi, dünyanın en zengin petrol yataklarından birine sahiptir. Adıyaman ili petrol zenginliği bakımından bölgenin merkez üssüdür. 1954’de Adıyaman petrol araştırmalarına katılan bir İngiliz bayan mühendisin, petrol üzerine yapılan oturumda 15 dakikalık konuşmasının beşinci dakikasında söylediği söz ölümüne neden olmuştur. İngiliz bayan mühendis; “Burada öyle zengin, öyle kaliteli petrol var ki, Adıyaman geleceğin altın şehri olacak. Çünkü çok zengin petrol yataklarına sahip” sözü sonucu susturularak, derhal kürsüden indiriliyor. Daha sonra da İngiliz bayan mühendis kaza süsü ile sondaja çarptırılarak ağır bir yara alıyor ve hastanede ölüyor. Petrolle ilgili bilgileri açığa vurduğu için İngiliz bayan mühendis bir petrol kurbanı oluyor. Çünkü Batılı güçler, petrol savaşını çok sıkı bir gizlilik içinde yürütmekte idiler. Ancak 1991 Körfez Savaşı’ndan sonra bu gizlilik perdesi bir anda aralandı. 1992 yılında Amerikalı Petrol Şirketi Retog, Türkiye’de bulunan petrol rezervlerinin haritalarını dahi kapsayan, dört ciltlik bir rapor yayınladı. Bu ABD Petrol Şirketi raporunda Güneydoğu Anadolu’yu ve Bitlis, Van, Adıyaman, Tunceli illerini “Türkiye Kürdistanı” olarak değerlendirmiştir. Retog Şirketi’nin “Yeraltı Jeolojisi ve Petrol Araştırma Fırsatları, Türkiye Kürdistanı” adlı raporda “ 500 bin ölçekli harita, kuyular, büyük petrol ve gaz sahaları, 52 ayrıntılı kuyu jurnali, 517 kuyu bilgi kayıtları, yerüstü coğrafi bilgiler, Bouguer yer çekim bilgileri, Türkiye, Suriye ve Irak’ın sismik derinlik haritaları ile bu ülkeler de çalışan petrol sahalarının ayrıntılı haritaları” yer almaktadır.
Halbuki daha önce Türkiye’nin Amerikan şirketlerine yaptırdığı araştırmalarda, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde kayda değer petrol olmadığı şeklinde raporlar verilmiştir. Shell firması tarafından 1967 yılında Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde açılan bir kuyu “petrol yok” diye kapatılmış, ancak aynı yerde 1991 yılında yapılan sondaj neticesinde petrol bulunmuştur.
Amerikalı Petrol Şirketi Retog’un 1992 yılında yayınladığı raporda, yer alan bir bölümde ilginç açıklamalara yer verilmiştir. Daha önceleri Ortadoğu’nun güney bölgelerinin petrol bakımından zengin olduğu görüşleri üzerine durulmakta idi. Ancak Retog’un raporunda Ortadoğu’nun, Türkiye’nin Güneydoğu Bölgesi toprakları da dahil olmak üzere, kuzey bölgelerinin petrol bakımından zengin olduğu belirtilmiştir. 1991 Körfez Savaşı’ndan sonra bir ABD petrol şirketi, Silopi’de 197 bin metrekare bir alanda petrol arama izni almıştır.
Batı, petrol savaşını sürdürmektedir. Bugün Irak ve Türkiye toprakları üzerinde Kürt ve Ermeni devleti kurma çabaları gündem konusudur. Batı bu sinsi plânını arada bir açığa vurmaktadır. Bu sinsi plânlar Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin bölünerek, yeni bir sömürge devletin; Kuzey Irak ile Türkiye’nin Güneydoğusunu da içine alarak, kurulacağı şeklinde, Batı’da tezgâhlar hazırlanmaktadır. Bu bölgede oluşturulması düşünülen yeni devletlerin gizli haritaları bile zaman zaman Batı basınında yer alarak, duyurulmaktadır.
ABD ve Batılı ülkeler, Ortadoğu’da ve Türkiye üzerinde çok sinsi plânlar yürütmektedirler. Batının İslâm Dünyası’nda yürüttüğü petrol savaşı çok kanlıdır.
Petrol savaşını sürdürenler; canidir, acımasızdır.
PETROL SAVAŞI SÜRÜYOR…
20.yüzyılın ikinci yarısında savaşların en önemlisi petrol oldu. Petrol bu özelliğini 21.yüzyılda da sürdürmektedir. Çünkü petrole bağımlı olan Batı’nın, sahip olduğu petrol kaynakları tükenmiştir. Bu nedenle petrolcüler sömürü çarklarını sürdürebilmek için, daha çok ülkenin başını yakmaya karar vermişlerdir.
Petrolcüler, Ortadoğu’da bulunan Müslüman Ülkeleri’ni işgal için harekete geçmişlerdir. Önce Irak işgal edildi. Şimdi sırada İran ve Suriye var. Yarında bir başka Müslüman Ülkesi...
Müslümanlar, petrol sömürgecilerine karşı ciddi tedbirler almak zorundadırlar. Yoksa su gibi Müslüman kanı akacaktır. Petrolcüler, petrol peşindedir. Petrolcülerin eli silahlı ve kanlıdır. Churchill, 1936’da İngiliz Avam Kamarası’nda yaptığı konuşmada; “Bir damla petrol, bir damla kandan daha değerlidir” demiştir. Petrol savaşı sürüyor…
Batılı sömürgeci ülkeler, Birinci Dünya Savaşı’nı sudan bahanelerle, sömürge plânları gereği olarak çıkardılar. Savaşın çıkarılmasındaki amaç, Osmanlı Devleti’ni yıkmak, Osmanlı topraklarını paylaşarak, zengin petrol bölgelerini ele geçirmekti. Batılı güçler, Birinci Dünya Savaşı sonunda, istedikleri emellerine ulaştılar. Batı, Osmanlı’dan sonra, İslâm Dünyası’nı bir ahtapot gibi sömürmeye başladı.
Batının İslâm Dünyası’nda yürüttüğü petrol politikası ve gizli hâkimiyeti, Körfez Savaşı ile daha açık bir biçimde ortaya çıktı. Irak, 2004 yılında tamamen işgal edildi. Petrolcüler, İran, Suriye ve Türkiye üzerindeki işgal plânlarını çok ustaca yürütmektedirler.
Çünkü Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi, dünyanın en zengin petrol yataklarından birine sahiptir. Adıyaman ili petrol zenginliği bakımından bölgenin merkez üssüdür. 1954’de Adıyaman petrol araştırmalarına katılan bir İngiliz bayan mühendisin, petrol üzerine yapılan oturumda 15 dakikalık konuşmasının beşinci dakikasında söylediği söz ölümüne neden olmuştur. İngiliz bayan mühendis; “Burada öyle zengin, öyle kaliteli petrol var ki, Adıyaman geleceğin altın şehri olacak. Çünkü çok zengin petrol yataklarına sahip” sözü sonucu susturularak, derhal kürsüden indiriliyor. Daha sonra da İngiliz bayan mühendis kaza süsü ile sondaja çarptırılarak ağır bir yara alıyor ve hastanede ölüyor. Petrolle ilgili bilgileri açığa vurduğu için İngiliz bayan mühendis bir petrol kurbanı oluyor. Çünkü Batılı güçler, petrol savaşını çok sıkı bir gizlilik içinde yürütmekte idiler. Ancak 1991 Körfez Savaşı’ndan sonra bu gizlilik perdesi bir anda aralandı. 1992 yılında Amerikalı Petrol Şirketi Retog, Türkiye’de bulunan petrol rezervlerinin haritalarını dahi kapsayan, dört ciltlik bir rapor yayınladı. Bu ABD Petrol Şirketi raporunda Güneydoğu Anadolu’yu ve Bitlis, Van, Adıyaman, Tunceli illerini “Türkiye Kürdistanı” olarak değerlendirmiştir. Retog Şirketi’nin “Yeraltı Jeolojisi ve Petrol Araştırma Fırsatları, Türkiye Kürdistanı” adlı raporda “ 500 bin ölçekli harita, kuyular, büyük petrol ve gaz sahaları, 52 ayrıntılı kuyu jurnali, 517 kuyu bilgi kayıtları, yerüstü coğrafi bilgiler, Bouguer yer çekim bilgileri, Türkiye, Suriye ve Irak’ın sismik derinlik haritaları ile bu ülkeler de çalışan petrol sahalarının ayrıntılı haritaları” yer almaktadır.
Halbuki daha önce Türkiye’nin Amerikan şirketlerine yaptırdığı araştırmalarda, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde kayda değer petrol olmadığı şeklinde raporlar verilmiştir. Shell firması tarafından 1967 yılında Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde açılan bir kuyu “petrol yok” diye kapatılmış, ancak aynı yerde 1991 yılında yapılan sondaj neticesinde petrol bulunmuştur.
Amerikalı Petrol Şirketi Retog’un 1992 yılında yayınladığı raporda, yer alan bir bölümde ilginç açıklamalara yer verilmiştir. Daha önceleri Ortadoğu’nun güney bölgelerinin petrol bakımından zengin olduğu görüşleri üzerine durulmakta idi. Ancak Retog’un raporunda Ortadoğu’nun, Türkiye’nin Güneydoğu Bölgesi toprakları da dahil olmak üzere, kuzey bölgelerinin petrol bakımından zengin olduğu belirtilmiştir. 1991 Körfez Savaşı’ndan sonra bir ABD petrol şirketi, Silopi’de 197 bin metrekare bir alanda petrol arama izni almıştır.
Batı, petrol savaşını sürdürmektedir. Bugün Irak ve Türkiye toprakları üzerinde Kürt ve Ermeni devleti kurma çabaları gündem konusudur. Batı bu sinsi plânını arada bir açığa vurmaktadır. Bu sinsi plânlar Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin bölünerek, yeni bir sömürge devletin; Kuzey Irak ile Türkiye’nin Güneydoğusunu da içine alarak, kurulacağı şeklinde, Batı’da tezgâhlar hazırlanmaktadır. Bu bölgede oluşturulması düşünülen yeni devletlerin gizli haritaları bile zaman zaman Batı basınında yer alarak, duyurulmaktadır.
ABD ve Batılı ülkeler, Ortadoğu’da ve Türkiye üzerinde çok sinsi plânlar yürütmektedirler. Batının İslâm Dünyası’nda yürüttüğü petrol savaşı çok kanlıdır.
Petrol savaşını sürdürenler; canidir, acımasızdır.
PETROL SAVAŞI SÜRÜYOR…
20.yüzyılın ikinci yarısında savaşların en önemlisi petrol oldu. Petrol bu özelliğini 21.yüzyılda da sürdürmektedir. Çünkü petrole bağımlı olan Batı’nın, sahip olduğu petrol kaynakları tükenmiştir. Bu nedenle petrolcüler sömürü çarklarını sürdürebilmek için, daha çok ülkenin başını yakmaya karar vermişlerdir.
Petrolcüler, Ortadoğu’da bulunan Müslüman Ülkeleri’ni işgal için harekete geçmişlerdir. Önce Irak işgal edildi. Şimdi sırada İran ve Suriye var. Yarında bir başka Müslüman Ülkesi...
Müslümanlar, petrol sömürgecilerine karşı ciddi tedbirler almak zorundadırlar. Yoksa su gibi Müslüman kanı akacaktır. Petrolcüler, petrol peşindedir. Petrolcülerin eli silahlı ve kanlıdır. Churchill, 1936’da İngiliz Avam Kamarası’nda yaptığı konuşmada; “Bir damla petrol, bir damla kandan daha değerlidir” demiştir. Petrol savaşı sürüyor…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.