Özkara, Tütüneker, Ataseven
Hüsnü Özkara'nın her fırsatta, her kötü sonuçta oyuncusunu sahiplenen ve arkalarında olduğunu gösterir söz ve tavırları saygı hak eden bir durum...
Özkara bu konuda hiç kolaycılığa kaçmadı, yöneticilerini ve oyuncularını taraftarların ya da basının önüne atmadı...
Ağebey olmanın hakkını sonuna kadar verdi...
Hami rolünü iyi üstlendi...
Konya'da kaldığı sürece ve Konya'dan ayrıldıktan sonra da bu tavrını değiştirmedi...
Bu ağabeyliğin, bu hamiliğin semeresini bugün alamadı belki...
Ama zaman, Hüsnü Özkara'nın tavrını mutlaka ödüllendirecektir!
Salih Eken için de kurabiliriz bu cümleleri...
Tabi ki, iki kulübün başkanları için de...
Kulüplerinde kötü giden şeylere rağmen...
Kolaycılığa kaçmayıp, soğukkanlı kalmayı bildiler...
Eylem ve söylemleri ile aklın yolundan şaşmadılar...
Allah var, bu manada iyi teknik adam ve iyi yönetici tavrı sergilediler...
Aksini söyleyen çarpılır...
xxx
Şimdi...
Sezon başına dönelim isterseniz...
Yıllardır ekonomik sorunlarla boğuşan, bundan önceki başkan ve yönetimle iyice dip yapan bir takımın 13-14 transfer birden yapması, (hem de bir önceki sezon başarılı olmasına rağmen) kimilerine göre hem şaşırtıcı hem yanlış...
Düz mantık ile bakarsak, haksız da sayılmazlar!
Oyuncuların maliyetleri ne kadar makul olursa olsun ekonomik tablo ile örtüşmeyen bir durum var ortada...
Bir taraftan borçları tüketme, bir taraftan da “Süper Lig”i kovalama hedefi doğru bir hedef değildi...
Ama arz ve talep ve de beklentiler “yüksek” olunca, gelinen nokta istenildiği gibi olmadı Konyaspor'da...
Şu da bir gerçek ki, genç oyunculardan beklentiler ne kadar yüksek olursa olsun, Pawelek, Perez, hatta eleştirdiğimiz Robak'tan yoksun bir takımda, sadece genç oyunculara bel bağlayarak yola çıkmak, tanksız tüfeksiz savaşa gitmek gibi bir şey olurdu...
Ekonomik sıkıntılar da cabası...
Anlayacağınız mevcut potansiyelleri ile gençlerin bu lige yetmeyecekleri bir gerçekti...
Yönetim ve teknik ekip, belki de kendilerince makül ve doğru olanı yaptı...
Ama maya tutmadı...
Yeni teknik adamla tutar mı?
Bekleyip göreceğiz.
xxx
Hüsnü Özkara'dan boşalan koltuğa Uğur Tütüneker oturdu...
Salih Eken'in yerine ise Mevlüt Ataseven getirildi...
İki teknik adamın da ateşten gömlek giydiği gerçeği “ayın ondördü” gibi ortada...
İki kulübü yönetenlerin de, iki kulübe gönül verenlerin de, beklentileri yüksek tutmamaları en doğru futbol aklı olacaktır...
Özellikle de Konyaspor cephesi...
Kısa vadede Uğur Tütüneker'den şapkadan tavşan çıkartmasını beklemesinler...
Bu takımı uçurmasını kaçırmasını da...
Tabi ki Mevlüt Ataseven'den de...
Bu iki teknik adamın, kurum tarafından hareket alanları kalite ve yeterlilikten yoksunsa, kendi yeterlilik ve kalitelerinin çok alıcısı olacağını sanmıyorum...
Hocaların kalite ve yeterliliklerine asla itirazım yok...
Ben toplam kaliteden söz ediyorum...
Şunu söylemeye çalışıyorum; Hem Uğur Tütüneker hem de Mevlüt Ataseven, kurumun imkanları dahilinde saha içinde başarılı olabilecekler ya da olamayabilecekler...
Başarılı olabildikleri ölçüde de, şehrin dinamiklerinden destek alabilecekler...
Tabi ki yönetenler de...
İster kabul etsinler, ister etmesinler, acı ama gerçek bu...
Özellikle de bizim şehrimizde...
xxx
Hoşa giden şeyler yazmadığımız ortada...
Yerin altında değil, üstünde yaşama isteğimizden kaynaklanıyor bu tür yazıları yazmak...
Açıkçası zorumuzdan değil, kulüplerimizin pozisyonlarından...
Bizlerin kasvet içeren yazılar yazması, Konyaspor'un ve Anadolu Selçukluspor'un bizlere yansıttıklarından...
Gönül hep güzel şeyler yazmak istiyor, iki kulübün başarılarını paylaşmak istiyor ama...
Olmuyor işte...
Şehir ve şehrin takımı buna Müsaade etmiyor...
Yoksa biz istemiyor değiliz...