Nevzat Laleli

Nevzat Laleli

Önce Selam, Sonra Kelam

Önce Selam, Sonra Kelam

Çocuklarla… yazı serisi

Sevgili kardeşlerim,
Yanınıza gelen bir arkadaşınız hemen söze başlayıp size; “kanka bana bir iyilik yap ve benim fen derslerine çalışmamda bana yardımcı ol” dese.
Başka bir arkadaşınız da; “Selam sana, değerli arkadaşım. Fen derslerine birlikte çalışabilir miyiz?” dese.
Hangi konuşma sizi daha çok memnun eder? Niçin?
Bir insan, bir başka insan yanına gelince önce ona selam vermesi sonra da söyleyeceği şey neyse, onu söylemesi, en azından onun insanlığının bir gereğidir, değil mi?
Bu, aynı zamanda “ahlak veya görgü kuralları”nın da bir gereğidir…
Atalarımız bunu, yukarıda başlıkta gördüğünüz birkaç kelime ile özetlemişler ve “Önce selam, sonra kelam” demişler.
Selamın ne olduğunu biliyorsunuz. Kelam ise konuşma, söz söyleme demektir.
Yani sakın selam vermeden konuşan kimse olmayın, konuşmanızdan önce karşınızda ki insana değer verin ve ona önce selam verin, demişler.
Atalarımız bu sözün bir başka açıklaması gibi olan davranışlarında, “yanlarına gelen bir insan eğer selam vermeden söze başlamışsa, onu dinlememişlerdir.”
Sevgili kardeşlerim,
Bir cansız eşyanın yanına veya bir hayvanın yanına gitsek belki ona selam vermeye biliriz. Hâlbuki çoğumuz bir hayvanın yanına gittiğimizde bile ona güzel sözler söylemeyi adet edinmişizdir.
Bir kedinin yanına gelince; “Sevgili tekirim, nasıllar bakalım?” demez miyiz? Onun başını ve sırtını okşamaz mıyız? Bir ineğin yanına gelince; “Sarı kızım bugün nasıllar bakalım?” diye konuşmaz, onun vücudunu okşayıp sevmez miyiz? Bilhassa evcil hayvanlar için bu ve bezeri söz ve hareketlerde bulunmaz mıyız?
Bakın kediler için yazılmış bir şiirde atalarımız ona ne demişler.
“Pisipisi, gel pisi/ Var mı senin gibisi./ Gel boynuna bakayım/ Mavi boncuk takayım./ Pırıl pırıl gözlerin/ Mırıl mırıl sözlerin./ Eve neş’e verirsin./ Beni eğlendirirsin.”
Ama eğer biz, bir insanın yanına gelmişsek önce ona selam vermek her halde bizim insanlığımızın bir gereğidir.



Sevgili çocuklar,
Selam vermek ve almak Allahın bir emridir. Hatta bu emir, “selamı aynısıyla veya daha güzeli ile alın” şeklinde ifade edilmektedir.
Selam kelimesi içinde Allah’ın, “Es Selam” adının anılması, onun zikredilmesi manalarını taşır.
Peygamberimiz, bizlere; “Bir yere girerken de çıkarken de selam veriniz. Çıkarken verdiğiniz selam girerken verdiğinizden daha önemsiz değildir” buyurmuştur.
Arkadaşlarınızı yanına geldiğinizde nasıl selam vermişseniz çıkarken de aynı şekilde selam vermelisiniz.
Selam aynı zamanda duadır. Selam verdiğiniz kimseye; “Allah sana saadet (mutluluk) versin, huzurlu bir hayat versin” demiş oluruz.
Selam, karşımızdaki insana, “Benden sana zarar gelmez. Benden emin olabilirsin” diye sanki parola söylemektir.
Özetle selam o kadar önemlidir ki bunu anlatmaya kelimeler yetmemektedir.
Bir çok şiirini gençlerimizin ezberlediği son devrin şair ve yazarlarından Necip fazıl Kısakürek, selam konusunda bakınız ne güzel söylemektedir;
“Ne bir harf, ne bir kelam./ Esselam, esselam…”
Sevgili çocuklar,
Bazı yerlerde selam verilmez. Onlar da şuralardır.
İbadet eden ve namaz kılmakta olanlara, Kur'an-ı kerim okuyana ve dinleyenlere, avret yeri (edep yerleri) açık olanlara, tuvalette abdest bozmakta olanlara, banyoda hamamda yıkananlara selam verilmez.
Tamam mı, sevgili kardeşlerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nevzat Laleli Arşivi