Nursel Akgün: Eğitim Sistemimiz Üzerine 

BBP Konya İl Başkan Yardımcısı Nursel Akgün 

Eğitim Sistemimiz Üzerine 

Pandeminin etkisiyle online eğitim süreci ile devam eden okullar nihayet açılıyor. Öğretmenlerin bekçilerden daha az maaş aldığı bir ülkede, onlardan insanüstü bir fedakarlık bekleyerek çocuklarımızı kendilerine emanet ediyoruz. Ekonomik ve sağlık kaygılarını bir kenara koyup canla başla çalışacaklarına da inanıyoruz.

İlköğretimden üniversitesine kadar birçok kurumumuzda çocuklarımız da arkadaşlarıyla, öğretmenleriyle buluşacaklar. Aşılanma oranının henüz istenilen seviyeye getirilemeyişi birtakım riskleri de beraberinde getirmektedir.

Bir türlü oturtulamayan ders ve sınav sistemleri, yeteneklerine göre ilköğretim sonrasında yönlendirilemeyen gençlerimiz , nüfusun büyük bir çoğunluğunun devlette iş garantisini önemsemesi gelecek nesillerimiz açısından ciddi sorunları beraberinde getirmektedir.

Sınavlarda sıfır puan alan öğrenci sayısı tehlikenin boyutunu ve eğitim sisteminin yanlışlığını ortaya koymaktadır. Oy alma uğruna 2000 nüfuslu beldelere bile yüksekokullar açarsanız üniversiteli işsizler ordusu oluşturmak çok kolaylaşacaktır. İhtiyaç fazlası açılan üniversiteler neticesinde atanamayan öğretmenler, mühendisler, intihara kalkışan çok sayıda üniversiteli gençler ne yazık ki kanayan yaralarımızdan sadece bazılarıdır.

Öte yandan yeterince yurt hizmeti olmayan şehirlerde ev kiralarındaki anormal artış da çocuğunu başka şehirlerde okutmak zorunda kalan ailelerin yükünü arttırmıştır.

Her aile çocuğunu en iyi yerlerde okutmak, en iyi mesleklere kazandırmak ister. Unuttuğumuz bir nokta var ki mühendis babanın çocuğu kötü bir mühendis olmak zorunda değil, iyi bir duvar ustası da olabilir.  Doktor annenin çocuğu yetenekleri doğrultusunda orta tamircisi olabilir.

Eğitim sistemi yanlış ve eksik ancak biz anne babalarda bu yanlış ve eksik sistemde çocuklarımızın yeteneklerini, ilgi alanlarını göz ardı ederek onlara meslek dayatması yapmamalıyız. Çocuğumuz hangi alanda başarılı olacaksa, yeteneği varsa o alana yönlendirmemiz gerekir.

Eğer aileler ve Milli Eğitim yetkilileri bakış açılarını değiştirip köklü çözümler oluşturmazsa çok hızlı bir şekilde yol aldığımız tüketim toplumu sürecinden çıkamayız. Oysa yaşadığımız coğrafya ve sahip olduğumuz genç nüfus potansiyeli, bizim ülkemiz için üretim toplumu olmaya çok müsait.

Bugün buğdayını, samanını dışardan alan bir ülke haline geldiysek bunlar hep eğitimle başlayan tarımla devam eden yanlış politikaların sonucudur. Titreyip, silkelenip kendimize dönme ve küllerimizi savurup, içimizdeki koru harlayıp harekete geçme zamanımız gelmiştir.

Doğru insanlar ve doğru politikalarla eğitim sistemimizi düzeltebiliriz. Eğitimin düzelmesi, ekonomi ,tarım ve birçok alanda iyileşmeyi de beraberinde getirecektir. Daha güzel günlerde, BİRLİKTE olmak ümidiyle esen kalın.