“Ne Kadar(ını) Anladık?
Ayşe okuldan geldiği zaman annesini mutfakta yemek hazırlandığını görür. “Anneciğim biliyor musun bugün okulda ne oldu?” diyerek heyecanla anlatmaya başlar. Anlatması bitince de; “Anneciğim sence burada kim haklı?” der. Annesi de “Hangi konuda?” deyince Ayşe “Anne sabahtan beri anlatıyorum ya! Sen her zaman böylesin! Beni hiç dinlemiyorsun!” diyerek üzgün ve kırgın bir şekilde odasına gider
Derdini anlatamayan ve anlaşılmadığını düşünen çocuklar, anne babalarıyla iletişim problemi yaşayacaklardır. Çünkü iletişim, saygıya dayanmaktadır. Anne babalar, çocukların anlattıklarına dinleme adına saygısı göstermezlerse iletişim problemi yaşamaya devam edeceklerdir. Yemek yaparken, internete girerken ya da televizyon seyrederken bir taraftan da çocuğu dinlemeye çalışmak çocuğun dinlenilmediğini gösterir. Bir öğrencimiz babasıyla iletişimini şu şekilde anlatmaktadır:
Babamla bir konuda konuşmak istediğimde; “Seni dinliyorum oğlum!” der. Bunun üzerine ben de başlarım anlatmaya. Fakat babam bir taraftan beni dinlerken bir taraftan da elinde televizyon kumandasıyla kanal kanal gezer. Konuşmamın sonunda baba bu konuda ne diyorsun dediğimde;
“Hangi konuda?” der. Ben de istemeyerek tepki verdiğimde ise:
“Öf ya, ağız tadıyla bir haber dahi seyrettirmiyorsunuz!” diyerek tepki gösterir.
Çocuklarla iletişim problemi yaşamayan anne baba yok gibidir. Çünkü anlaşılamamaya bağlı olarak yaşanan sıkıntılar, çağlar öncesinde olduğu gibi günümüzde de iletişim problemi olarak karşımıza çıkmaktadır.
İletişim; kişinin duygu, düşünce ve bilgilerini sözlü ya da sözsüz olarak karşısındakilere aktarmasıdır. İletişimde dil kadar beden dili, konuşma şekli, kullanılan sözcükler, ses tonu, jest ve mimiklerde çok önemlidir.
Yanlış ve yetersiz iletişim, aile ve çocuk arasında sorunlara yol açmaktadır. İşlerin yoğunluğu ve işlerin vermiş olduğu yorgunluk gibi nedenlerden dolayı bazı anne babalar, çocuklarına gereken zamanı ayır(a)mamaktadırlar.
Anlaşılamamanın Nedenleri
Problemleri kapı aralıklarında çözmeye çalışmak, söylenenleri dinlemek yerine verilecek cevabı düşünmek, konuşurken suçlayıcı ve aşağılayıcı bir dil kullanmak, geçmişte verip de tutamadıkları sözleri sürekli gündemde tutmak, duygu ve düşünceleri dikkate almamak, olumsuz olarak damgalamak, uzun uzun nasihat etmek ve nutuk çekmek, sen dilini yerli yersiz kullanmak, çocukların ihtiyaçlarını ve gelişim dönemlerini dikkate almamak gibilerini sayabiliriz.
Anlaşılmama Problemi Yaşamamak için
Çocuklara uygun şekilde model olmalıdırlar. Çünkü iletişim kurarken dinleme becerilerine dikkat etmeyen anne babaların çocukları da iletişim becerilerini kazanamayacaklardır.
Çocuklarla kurulacak iletişimde ben dilini kullanmak gerekir. Bu anlamda çocuğu suçlayıp kendisini savunmaya geçecek şekilde değil, yapılanlar karşısında duygu ve hissettiklerini çocuklara güzel bir şekilde ifade etmek gerekir. Sen dilini kullanarak çocukları suçlamak yerine; duygu ve düşünceler ben dili kullanarak ifade edilmelidir. “Şu şekilde davranınca kendimi kötü hissediyorum, ödevlerini zamanında yapmadığın için endişeleniyorum, böyle söylemen beni üzüyor…” gibi
Çocuklarla iletişim kurarken ve onları dinlerken aktif dinleme (zaman ayırmak, empati, geri bildirim, beden dili, fikirlerine saygı duymak) becerilerinin kullanılması çocuğun okul başarısını artıracaktır.
Çocukları yargılamadan, eleştirmeden ve uzu uzun nasihat etmeden bir yetişkin gibi konuşulması gerekir. Çocuklarla konuşurken: “Ben senin yaşındayken, benim zamanımda, ben senin yerinde olsaydım…” gibi cümlelerden kaçınmak gerekir.
Psikolojik halleri göz önünde bulundurmalı. Çocuklar sıkıntılı ve üzgün oldukları zaman genelde konuşmak istemezler. Bu durumda konuşması için çocukları zorlamak yerine; “Canın herhalde konuşmak istemiyor; ama konuşmak istersen ben seni, her zaman dinlemeye hazırım...” mesajı, iletişim adına çocukların sıkıntılarını anne babalarıyla paylaşmalarına olanak sağlayacaktır.
Bunların yanında;
Çocukların anlattıklarına yeni bir şeyler eklemek yerine anlattıklarını kısa özetler şeklinde geribildirim olarak verilmeli.
Öğüt vermek yerine, onun sıkıntılarına benzer sıkıntılar yaşanmışsa bunu paylaşıp anlatmak daha faydalı olacaktır. Yaşadığı sıkıntıların herkes tarafından yaşandığını yalnızca ona özgü olmadığını bilmesi çocuğu rahatlatacağı bilinmeli.
Özellikle çalışan anne babalar, çocuklarla nitelikli zaman geçirmeli.
Çocuklarla iletişim konusunda hala sıkıntılar devam ediyorsa özeleştiri yapılmalı. Sıkıntının kaynağı ilişki biçimimi mi, olaylara bakış açısı mı, ruh hali mi… düşünülmeli.
Sonuç olarak dinlenildiğini ve anlaşıldığını düşünen çocuklar iletişim problemi yaşamayacaklarında okul başarılarını da artacaktır. Onun için anne babalar, dünyanın en değerli hazinesi olan kendi çocuklarıyla iletişim kurarken onları yargılamadan, eleştirmeden, uzu uzun nasihat etmeden bir yetişkin gibi konuşmaları onların okul ve toplumsal hayattaki başarılarını artıracaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.