Nevzat Laleli

Nevzat Laleli

Mutluluğunuz, Mutluluğumuzdur

Mutluluğunuz, Mutluluğumuzdur

Yuvamız yazı serisi

Yüksek öğrenim yapmış kızını, Amerika’da çalışan ve yine yüksek öğrenim yapmış bir gence veren bir kız babasının, kurulan yuvanın devamı için yaptığı çabaları ve damadına yazdığı mektubu okuyacaksınız.
Bir yıl Amerika’da evliliklerini mutlu bir şekilde sürdüren bu yeni evliler, yurda döndükten sonra damadın ailesinin zaman zaman devreye girmesiyle mutlulukları bozulmuş ve bu mutlu çift, birbiri ile kavga eder duruma gelmişlerdir.
Yine böyle bir kavga gecesi, iki genç çiftin arasını bulmak için damadının evine giden kayın baba orada yaptığı konuşmayı bir mektupla tekrar damadına aktarmak istemiştir.
Yeni evlenen geçlere yardımcı olur ümidiyle bu mektubu bilgilerinize sunarım.
“Değerli Damadım,
Kaleme aldığım bu notlar, o gece sizinle birlikteyken konuştuğumuz konulardır. O gün sıkıntılı bir ortamda belki akılda kalmayabilir diyerek, konuştuklarımızı yazılı hale getirdim. Mutluluğunuza bir katkısı olur diye düşünerek sana göndermek istedim.
ÖFKE YUVAYI DİNAMİTLER
Eğer dikkat ettiysen bu sıkıntılı ortam, sizin Ankara’ya dönmenizden sonra başladı. Ve bu hal 1 yıldır zaman zaman devam etmektedir. Ondan önceki dönemde sizin Amerika gibi el diyarında olmanıza ve sevdiklerinizden uzak bulunmanıza rağmen pek yaşanmamış veya bize intikal etmemişti.
Ümit ederim ki, “bu değişikliğe sebep olan etkenler nelerdir?” diye düşünür onu bulur ve düzeltirsin. Böylece yuvanı karı – kocayı mutluluğa kavuşturmuş olursun. Ancak benim bu konuda aşağıda yazacağım hususlara dikkat etmen halinde de yine mutluluğu yakalaman mümkündür.
Değerli Damadım,
Kızgınlık ve öfke, insanın nefsinden gelir ve ayrıca bunu şeytan da dürtükler. “Şeytanların her akşam yaptıkları toplantıda, Baş Şeytan’ın eşler arasında kavga çıkaran ve onların huzursuzluk ortamına iten şeytanın en büyük ödülle ödüllendirildiğini…” İmam-ı Gazali Hazretleri yazmaktadır.
Aslolan insanın öfkesini yenebilmesi ve bu haliyle çevresindekilere (en yakını olan eşine) zarar vermemesidir. Öfke anında insanın çevresindekilere verdiği zarar, onların reaksiyonları ile karşılaşır ve aynı şiddette yapana geri döner. O zaman da evin tadı kaçar ve o mutluluk yuvası, bir işkence adasına dönüverir.
Atalarımız, “Öfke gelir göz kararır. Öfke gider yüz kararır” derken öfkeden sonra yaşanan pişmanlığın fayda vermediğini anlatmaktadırlar.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) de bir hadis-i şeriflerinde; “Gerçek pehlivan hasmını yenen değil, öfke anında öfkesini yenendir” buyurarak öfkenin mutlaka yenilmesi gerektiğine işaret etmişlerdir.
Öfke anında onu yenebilmek için yine Peygamberimiz; “Öfkelenen eğer ayaktaysa oturmasını, oturuyorsa uzanıp yatmasını…” öğütlemiştir. Öfkeyi yenmenin bir başka ilacı ise “Öfke anında hemen bir abdest almak ve iki rekât namaz kılmaktır” buyrulmuştur.
KALBLERİ GÜZEL SÖZLER FETH EDER
Sevgili Damadım,
Atalarımız; “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” demişlerdir.
Görebildiğim kadarıyla eşler olarak birbirinize seslenirken, “tatlı dil ile söylemek” formatını (şeklini) kullanmamaktasınız. Birbirinizi kıracak kelimeler kullanarak daha işin başında, aranızda bir gerginlik oluşturmakta, probleminizi çözmeye uğraşacağınıza bu sefer kırgınlıkları ortadan kaldırmaya çalışmaktasınız. Her ikinizin de problem olarak ortaya koyduğu şeylerin aslında ihtilaflarınız olmayıp, kırgınlığınıza sebep olan hareketler olduğu görülmektedir.
Birçok kişi tanıdım ki eşlerine hitap ederlerken; “Sultanım, Başımın tacı, gönlümün ilacı, Sevgilim, Evimin Sultanı, Hatunum…” gibi kelimeler kullanarak daha baştan eşlerinin gönüllerini feth etmekte sonra da verilecek mesajın onun tarafından daha kolayca algılanması sağlanmaktadır.
Hele (kızgınlık anında da olsa) “Materyalist, feminist…” gibi itham ve hakaret içeren kelimeler, karşında kim olursa olsun kırılacaktır. Eşine kırılan bir hanım ise hemen savunma durumuna geçmesi kaçınılmazdır. Nitekim kızımın bu kelimelere ne kadar alındığı, o gece ki ifadelerinde görülmüştür.
Bir önemli konu da aile reisi olarak evinde çıkan bu türlü dargınlık ve kırgınlıkları başkalarına (hele babana ve annene) yansıtmaman, sıkıntıları mümkün mertebe kendi imkânlarınla çözmendir.
O gece o yaşlı adamın taa uzak yerden koşarak gelmesi, bir miktar oturduktan sonra gece yarısı tekrar kendi evine geri dönmesi doğru bir hareket olmamıştır.
Ayrıca eşin de bir insandır ve her insan gibi onun da bir takım hata ve kusurlarının bulunması tabiidir.
Eşinin hata ve kusurlarını örtmez, onları her an ailene aktarırsan, onların kalbinde eşine karşı bir dargınlık ve buğz’un doğmasına sebep olursun.
Siz karı koca olarak bir müddet sonra barışırsınız ama ailenin eşine karşı besledikleri kötü duyguları bir anda kaldıramazsınız. Bu hal ise aile bütünlüğünüzün bozulması anlamını taşır. Bu durumda sen, ya ana – babana veya eşine karşı taraf tutmaya mecbur kalırsın ki bu iki hal de senin huzursuzluğa düşmen ve üzüntü çekmen demektir.
PEYGAMBERİMİZİN VEDA HÜTBESİ
Değerli Damadım,
e-posta adresine, Peygamberimizi 100.000 Sahabeye hitaben yaptığı ve sözlerinin gelecek kuşaklara ulaştırılmasını tembih ettiği “Veda Hutbesi'nin” slaydını göndererek son vermek istiyorum. Bu mübarek hutbenin, düşüne düşüne ve tekrar tekrar okunmasını teklif ve tavsiye ederim.
Mutluluğunuzun daim olmasını ve öteki âlemde de devam etmesini niyaz eder, gözlerinden öperim. Bilmelisin ki “sizin mutluluğunu, bizim mutluluğumuzdur”
Kayın (kaim) Baban”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nevzat Laleli Arşivi