MGV İstikametin Koruyucusu
Hatıralar canlanıyor
Ülkemizi, İslam âlemini ve dünya insanlığını ilgilendiren günlük iç ve dış siyasi konular bizim için çok büyük önem taşımaktadır. Çünkü inancımızın esası; “Hakkı, hak bilip onu tutmak ve batılı da batıl bilip ondan uzaklaşmak…” şeklindedir.
Âlimlerimiz, her sohbetlerinin sonunda, dinleyenlerine bir tembihat daha yapma ihtiyacı duyarlar ve “Aman… Evladım. Ne olursan ol, sakın istikametten ayrılma…” derler. Burada istikamet, “Hak yolunda olmak, hakkın yanında bulunmak…” demektir.
Her gün beş kere kıldığımız namazlarda okuduğumuz Fatiha süresinde, “…ihtinassıratal müsteğiym” diyoruz. Bu “rabbimiz bizi, sırat-ı müstegime (doğru yola – hak yola) ilet demektir.
Namaz kılan bir insan, kıldığı namazında bu duayı yapıyor olması, bu duayı yapmadan namazının geçerli olmaması, “hak yolun” ibadetler demek olmadığı açık bir işaretidir.
İbadetler dışında bizim yanlışlardan, yanlışların peşinde gitmekten (kuvvetli olsalar dahi…) sakınmamız, mutlaka hakka tabi olanlarla birlikte olmamız (zayıf olsalar dahi) şarttır.
Hazreti Ebu Bekir (r.a) efendimiz, Halife (Devlet Başkanı) olunca ilk hutbesinde; “Bundan böyle benim nezdimde (yanımda) haksız olanlarınız güçlü de olsalar zayıf, haklı olanlarınız zayıf da olsalar güçlüdürler” buyurması, hak’kın nasıl anlaşılması gerektiğine dair güzel bir örnektir.
Resim; Ankara’da bürokratlara ve ticaret sahiplerine yapılan MGV yıllık bilgilendirme toplantısında Hocamız Prof. Dr. Necmettin Erbakan konuşurken.
Arkasında ki panoda “MGV’nin 77 ilde şubesi, 900 ilçede Temsilciliği, 900 Belde de bürosu, 130 Öğrenci yurdu, 70 bin üniversiteli öğrencisi ve 400 bin civarında ki üyeleriyle dünyanın en büyük gençlik kuruluşu…” olduğu yazılıdır.
Hâlbuki Siyonizm’in elinde ve kontrolünde ki dünya medyası (televizyon, gazete, radyo ve dergiler), haber ve yorumlarını tamamen kendilerine göre hazırlayıp, insanlığı yanlış yollara sürüklemektedirler. Çünkü onlar için insanlığın içine düştüğü buhranlar önemli değildir. Onlar sadece kendilerine din yaptıkları, yanlış ideallerinin gerçekleşmesine çalışmaktadırlar.
Bu konuda verilecek iki örnek iddiamızı açıklamaya yetecektir. İlki Amerika’da yaşanılan bir olay, nasıl manüpile (ters yüz) edilerek halka ve hayvan severler derneklerine yansıtılmıştır.
Amerika’da bir parkta iyi giyimli ve iri yarı bir genç oturmaktadır. Hemen karşısında bir kanepeye bir anne ve bir küçük kız gelirler.
Çocuk değil mi, oynamak maksadıyla annesinin yanından biraz ayrılır.
O esnada nereden çıktığı belli olmayan bir köpek ve çocuğun üzerine saldırır.
Hemen yerinden fırlayan bu iri yarı delikanlı, köpeği yakalar ve tuttuğu gibi yere çarpar. Köpek yerde hareketsiz kalmıştır. Çocuk kurtulmuş ancak çok korkmuş ve ağlamaktadır.
Olayı biraz uzaktan seyreden bir gazeteci, hemen fotoğraf makinesine davranır ve olayın değişik fotoğraflarını çeker. Sonra da delikanlının yanına gelerek;
Yarın gazetemde çıkacak bu haber ile ilgili manşeti, “Bir Amerikalı asilzadenin kahramanlığı” olarak atmak istiyorum, ne dersiniz? şeklinde olur. Delikanlı;
“Ama ben Amerikalı değilim ki…” der. Gazeteci;
“O halde nerelisiniz?” Delikanlı;
“Pakistanlıyım.”
Gazeteci bu cevap üzerine delikanlının yanından ayrılır.
Ertesi günü söz konusu gazetede çıkan bu konu ile ilgili manşet şu şekildedir.
“Müslüman terörist, parkta bir köpek öldürdü”
Bu olay sadece Batı’da oluyor zannetmeyin, ülkemizde de bu benzeri birçok olayı yaşadık, yaşamaktayız. 70’li yılların bir acı anısını Hasan Aksay Bey anlatmıştı.
Hasan Aksay, Adanalı olup ilahiyatçıdır. Yıllarca Adana milletvekilliği ve yazarlık yapmış bir ağabeyimizdir. Milli Nizam ve Milli Selamet Partilerinin kurucularındandır. Şu anda İstanbul’da ikamet etmektedir.
Adana’nın Bahçe kazası müftüsü, evinde keçi beslemektedir.
Bir gece eve giren hırsızlar evden bazı eşyalarla birlikte keçiyi de çalar götürürler.
Olay polise ve basına intikal eder. Ertesi gün gazetenin birinde haber şu şekilde çıkmıştır. “Bahçe müftüsü keçi çaldı”
Milli Gençliğin istikametinin doğru olmasını sağlamak için aylık şube ve bölge başkanları şura toplantısında, normal çalışmalarımızın yanı sıra o aya ait iç ve dış siyasi konulara ait bir otorite (konunun uzmanı) getirilerek, şube başkanlarımızın bilgilenmesi sağlanır, onların bu sağlam bilgilerle illerine ve ilçelerine dönerek çevrelerini ikaz etmeleri temin edilirdi. Aynı zamanda şube başkanlarımız bu toplantılardan tam tatmin olmuş olarak illerine dönmüş olurlardı.
Bu konuşmacılardan birisi, bir ara bizim Gaziantep şube başkanlığımızı da yapmış olan Gaziantep milletvekili Bedri İnce tahtacıydı.
Bedri İncetahtacı, TBMM insan hakları komisyonu başkanı iken, kaza süsü verilmiş bir suikastın sonucunda şehit edilmiştir.
Ülkemizi, İslam âlemini ve dünya insanlığını ilgilendiren günlük iç ve dış siyasi konular bizim için çok büyük önem taşımaktadır. Çünkü inancımızın esası; “Hakkı, hak bilip onu tutmak ve batılı da batıl bilip ondan uzaklaşmak…” şeklindedir.
Âlimlerimiz, her sohbetlerinin sonunda, dinleyenlerine bir tembihat daha yapma ihtiyacı duyarlar ve “Aman… Evladım. Ne olursan ol, sakın istikametten ayrılma…” derler. Burada istikamet, “Hak yolunda olmak, hakkın yanında bulunmak…” demektir.
Her gün beş kere kıldığımız namazlarda okuduğumuz Fatiha süresinde, “…ihtinassıratal müsteğiym” diyoruz. Bu “rabbimiz bizi, sırat-ı müstegime (doğru yola – hak yola) ilet demektir.
Namaz kılan bir insan, kıldığı namazında bu duayı yapıyor olması, bu duayı yapmadan namazının geçerli olmaması, “hak yolun” ibadetler demek olmadığı açık bir işaretidir.
İbadetler dışında bizim yanlışlardan, yanlışların peşinde gitmekten (kuvvetli olsalar dahi…) sakınmamız, mutlaka hakka tabi olanlarla birlikte olmamız (zayıf olsalar dahi) şarttır.
Hazreti Ebu Bekir (r.a) efendimiz, Halife (Devlet Başkanı) olunca ilk hutbesinde; “Bundan böyle benim nezdimde (yanımda) haksız olanlarınız güçlü de olsalar zayıf, haklı olanlarınız zayıf da olsalar güçlüdürler” buyurması, hak’kın nasıl anlaşılması gerektiğine dair güzel bir örnektir.
Resim; Ankara’da bürokratlara ve ticaret sahiplerine yapılan MGV yıllık bilgilendirme toplantısında Hocamız Prof. Dr. Necmettin Erbakan konuşurken.
Arkasında ki panoda “MGV’nin 77 ilde şubesi, 900 ilçede Temsilciliği, 900 Belde de bürosu, 130 Öğrenci yurdu, 70 bin üniversiteli öğrencisi ve 400 bin civarında ki üyeleriyle dünyanın en büyük gençlik kuruluşu…” olduğu yazılıdır.
Hâlbuki Siyonizm’in elinde ve kontrolünde ki dünya medyası (televizyon, gazete, radyo ve dergiler), haber ve yorumlarını tamamen kendilerine göre hazırlayıp, insanlığı yanlış yollara sürüklemektedirler. Çünkü onlar için insanlığın içine düştüğü buhranlar önemli değildir. Onlar sadece kendilerine din yaptıkları, yanlış ideallerinin gerçekleşmesine çalışmaktadırlar.
Bu konuda verilecek iki örnek iddiamızı açıklamaya yetecektir. İlki Amerika’da yaşanılan bir olay, nasıl manüpile (ters yüz) edilerek halka ve hayvan severler derneklerine yansıtılmıştır.
Amerika’da bir parkta iyi giyimli ve iri yarı bir genç oturmaktadır. Hemen karşısında bir kanepeye bir anne ve bir küçük kız gelirler.
Çocuk değil mi, oynamak maksadıyla annesinin yanından biraz ayrılır.
O esnada nereden çıktığı belli olmayan bir köpek ve çocuğun üzerine saldırır.
Hemen yerinden fırlayan bu iri yarı delikanlı, köpeği yakalar ve tuttuğu gibi yere çarpar. Köpek yerde hareketsiz kalmıştır. Çocuk kurtulmuş ancak çok korkmuş ve ağlamaktadır.
Olayı biraz uzaktan seyreden bir gazeteci, hemen fotoğraf makinesine davranır ve olayın değişik fotoğraflarını çeker. Sonra da delikanlının yanına gelerek;
Yarın gazetemde çıkacak bu haber ile ilgili manşeti, “Bir Amerikalı asilzadenin kahramanlığı” olarak atmak istiyorum, ne dersiniz? şeklinde olur. Delikanlı;
“Ama ben Amerikalı değilim ki…” der. Gazeteci;
“O halde nerelisiniz?” Delikanlı;
“Pakistanlıyım.”
Gazeteci bu cevap üzerine delikanlının yanından ayrılır.
Ertesi günü söz konusu gazetede çıkan bu konu ile ilgili manşet şu şekildedir.
“Müslüman terörist, parkta bir köpek öldürdü”
Bu olay sadece Batı’da oluyor zannetmeyin, ülkemizde de bu benzeri birçok olayı yaşadık, yaşamaktayız. 70’li yılların bir acı anısını Hasan Aksay Bey anlatmıştı.
Hasan Aksay, Adanalı olup ilahiyatçıdır. Yıllarca Adana milletvekilliği ve yazarlık yapmış bir ağabeyimizdir. Milli Nizam ve Milli Selamet Partilerinin kurucularındandır. Şu anda İstanbul’da ikamet etmektedir.
Adana’nın Bahçe kazası müftüsü, evinde keçi beslemektedir.
Bir gece eve giren hırsızlar evden bazı eşyalarla birlikte keçiyi de çalar götürürler.
Olay polise ve basına intikal eder. Ertesi gün gazetenin birinde haber şu şekilde çıkmıştır. “Bahçe müftüsü keçi çaldı”
Milli Gençliğin istikametinin doğru olmasını sağlamak için aylık şube ve bölge başkanları şura toplantısında, normal çalışmalarımızın yanı sıra o aya ait iç ve dış siyasi konulara ait bir otorite (konunun uzmanı) getirilerek, şube başkanlarımızın bilgilenmesi sağlanır, onların bu sağlam bilgilerle illerine ve ilçelerine dönerek çevrelerini ikaz etmeleri temin edilirdi. Aynı zamanda şube başkanlarımız bu toplantılardan tam tatmin olmuş olarak illerine dönmüş olurlardı.
Bu konuşmacılardan birisi, bir ara bizim Gaziantep şube başkanlığımızı da yapmış olan Gaziantep milletvekili Bedri İnce tahtacıydı.
Bedri İncetahtacı, TBMM insan hakları komisyonu başkanı iken, kaza süsü verilmiş bir suikastın sonucunda şehit edilmiştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.