Maymun Gibi Yakalanmak
Çocuklarla…
Sevgili yavrularım,
Hepinizin çok çok sevdiği şeyler vardır değil mi? Bunlar, şekerdir, çikolatadır veya bir başka yiyecektir.
Sizler biraz büyüyünce sevdiğiniz şeyler de değişmeye başlar. Zamanımızda çok para kazanmak, iyi evlerin sahibi olmak, güzel arabalara binmek gibi…
Ancak bu çok sevilen ve yenen şeylerin özellikle çocukların dişlerinde çürümeler, vücutlarında alerji denilen şişkinlikler ve kaşıntılar yaptığını da biliyorsunuz değil mi?
Büyükler de ise çok para kazanmak uğruna başkaların haklarına el uzatmak çalmak, hakkı olmayan bir parayı almak şeklinde karşımıza çıkabilir.
Atalarımız (bizden önce ki büyüklerimiz) “Çok söz yalansız, çok mal haramsız (başkasının hakkının karışması şekli) olmaz” demişlerdir.
Sevdiğimiz yiyecekleri çokça yemek nasıl sizi rahatsız ederse, çok param olsun diyerek başkasının hakkını çiğneyenler, dünyada da cezalandırılır, ahirette (öbür dünyada) de.
Hâlbuki değer mi başlarının hakkını üzerimize geçirip de sonra cezalar çekmeye…
Adına “hırs, aşırı istek” dediğimiz bu duygumuzu frenlemeye mecburuz.
Bunu, “başkasının hakkını alamam” diyerek veya “haksızlığın ağır cezasını çekemem” diyerek frenlememeliyiz.
İşte bu frenlemeye; “Hakkına razı olmak” denmektedir.
Hırslı olmaya ve hırslı olanın cezalandırılmasına ait bir güzel örnek şu şekildedir.
HIRSLI MAYMUNU YAKALAMAK
Asya'da hırslı maymunları yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak varmış.
Bir Hindistan cevizi oyulur ve iple de bir ağaca bağlanırmış.
Hindistan cevizinin altından da bir yarık açılır ve cevizin içerisine tatlı bir yiyecek maddeleri konurmuş.
Bu yarık, bir maymunun sadece eli açıkken girebileceği büyüklükte olurmuş. Maymun eğer elini yumruk yapmışsa bu yarıktan elini çıkartması mümkün olmazmış.
Bir gün bir maymun bu tuzaktan habersiz, yerde duran cevizin içinde ki tatlının kokusunu almış ve tatlı yiyeceği almak için elini cevizin içine sokmuş.
Tatlı yiyeceği avucuyla kavramış, ama bu arada eli yumruk şekline dönmüş. Elini içine soktuğu cevizin yarığı küçük olduğundan elini bir türlü cevizden dışarı çıkartamamış.
Maymun elini cevizin içinden kurtarabilmek için çırpınırken, karşıdan kendini yakalamak için gelen avcıları görmüş. Elini kurtarıp kaçmak istemiş ama cevizden elini kurtaramadığı ve cevizin bir iple bir ağaca bağlı olması sebebiyle kaçıp oradan uzaklaşamamış.
Aslında maymunu avcı değil, tatlı yiyeceğe olan bağımlılığı tutsak etmiş.
Yapılması gereken, yiyeceği kavradığı elinde ki yiyeceği bırakmak ve elini açarak yarıktan dışarı çıkarmak ve oradan uzaklaşmak olduğu halde, maymunların zihninde aç gözlülüğü o kadar güçlüymüş ki bu tuzaktan kendini kurtulabilen maymun çok azmış.
HIRSLI OLMAMALIYIZ
Evet, sevgili çocuklar,
Dünyanın malına, parasına, zevklerine pek hırslı olmamalıyız. Çalışmalı, çabalamalı elde edeceğimiz helal para, helal mal ile yetinmeli ve kanaatkâr olmalıyız.
Elbette zengin olmalı, başkalarını yanımızda çalıştırarak onların geçimlerini sağlamalarına da yardımcı olmalıyız.
Ama başkalarının mallarını kendi mallarımıza geçirerek “avucunu yumruk yapan maymun” gibi olmamalı, avcıların (yasaların) bizi yakalanmalarına fırsat vermemeliyiz.
Bize sorulacak bir hesapta yüzümüz kara çıkmamalıdır.
Bir düşünür bu konu da diyor ki;
“Bizi tuzağa düşüren ve orada kalmamıza sebep olan şey, arzularımız ve zihnimizde onlara bağımızın çok oluşudur”
Yapmamız gerek şey, elimizi açıp benliğimizi ve bağımlı olduğumuz şeyleri bırakmak ve dolayısıyla özgür olabilmektir.
Sevgili yavrularım,
Hepinizin çok çok sevdiği şeyler vardır değil mi? Bunlar, şekerdir, çikolatadır veya bir başka yiyecektir.
Sizler biraz büyüyünce sevdiğiniz şeyler de değişmeye başlar. Zamanımızda çok para kazanmak, iyi evlerin sahibi olmak, güzel arabalara binmek gibi…
Ancak bu çok sevilen ve yenen şeylerin özellikle çocukların dişlerinde çürümeler, vücutlarında alerji denilen şişkinlikler ve kaşıntılar yaptığını da biliyorsunuz değil mi?
Büyükler de ise çok para kazanmak uğruna başkaların haklarına el uzatmak çalmak, hakkı olmayan bir parayı almak şeklinde karşımıza çıkabilir.
Atalarımız (bizden önce ki büyüklerimiz) “Çok söz yalansız, çok mal haramsız (başkasının hakkının karışması şekli) olmaz” demişlerdir.
Sevdiğimiz yiyecekleri çokça yemek nasıl sizi rahatsız ederse, çok param olsun diyerek başkasının hakkını çiğneyenler, dünyada da cezalandırılır, ahirette (öbür dünyada) de.
Hâlbuki değer mi başlarının hakkını üzerimize geçirip de sonra cezalar çekmeye…
Adına “hırs, aşırı istek” dediğimiz bu duygumuzu frenlemeye mecburuz.
Bunu, “başkasının hakkını alamam” diyerek veya “haksızlığın ağır cezasını çekemem” diyerek frenlememeliyiz.
İşte bu frenlemeye; “Hakkına razı olmak” denmektedir.
Hırslı olmaya ve hırslı olanın cezalandırılmasına ait bir güzel örnek şu şekildedir.
HIRSLI MAYMUNU YAKALAMAK
Asya'da hırslı maymunları yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak varmış.
Bir Hindistan cevizi oyulur ve iple de bir ağaca bağlanırmış.
Hindistan cevizinin altından da bir yarık açılır ve cevizin içerisine tatlı bir yiyecek maddeleri konurmuş.
Bu yarık, bir maymunun sadece eli açıkken girebileceği büyüklükte olurmuş. Maymun eğer elini yumruk yapmışsa bu yarıktan elini çıkartması mümkün olmazmış.
Bir gün bir maymun bu tuzaktan habersiz, yerde duran cevizin içinde ki tatlının kokusunu almış ve tatlı yiyeceği almak için elini cevizin içine sokmuş.
Tatlı yiyeceği avucuyla kavramış, ama bu arada eli yumruk şekline dönmüş. Elini içine soktuğu cevizin yarığı küçük olduğundan elini bir türlü cevizden dışarı çıkartamamış.
Maymun elini cevizin içinden kurtarabilmek için çırpınırken, karşıdan kendini yakalamak için gelen avcıları görmüş. Elini kurtarıp kaçmak istemiş ama cevizden elini kurtaramadığı ve cevizin bir iple bir ağaca bağlı olması sebebiyle kaçıp oradan uzaklaşamamış.
Aslında maymunu avcı değil, tatlı yiyeceğe olan bağımlılığı tutsak etmiş.
Yapılması gereken, yiyeceği kavradığı elinde ki yiyeceği bırakmak ve elini açarak yarıktan dışarı çıkarmak ve oradan uzaklaşmak olduğu halde, maymunların zihninde aç gözlülüğü o kadar güçlüymüş ki bu tuzaktan kendini kurtulabilen maymun çok azmış.
HIRSLI OLMAMALIYIZ
Evet, sevgili çocuklar,
Dünyanın malına, parasına, zevklerine pek hırslı olmamalıyız. Çalışmalı, çabalamalı elde edeceğimiz helal para, helal mal ile yetinmeli ve kanaatkâr olmalıyız.
Elbette zengin olmalı, başkalarını yanımızda çalıştırarak onların geçimlerini sağlamalarına da yardımcı olmalıyız.
Ama başkalarının mallarını kendi mallarımıza geçirerek “avucunu yumruk yapan maymun” gibi olmamalı, avcıların (yasaların) bizi yakalanmalarına fırsat vermemeliyiz.
Bize sorulacak bir hesapta yüzümüz kara çıkmamalıdır.
Bir düşünür bu konu da diyor ki;
“Bizi tuzağa düşüren ve orada kalmamıza sebep olan şey, arzularımız ve zihnimizde onlara bağımızın çok oluşudur”
Yapmamız gerek şey, elimizi açıp benliğimizi ve bağımlı olduğumuz şeyleri bırakmak ve dolayısıyla özgür olabilmektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.