Lütfi Çelik: Şikayet Üzerine Gereği Düşünüldü

Lütfi Çelik: Şikayet Üzerine Gereği Düşünüldü

Siyasi Partilerin Selçuklu’daki İlçe Başkanları; siyasi görüşlerini, fikirlerini, ilçenin sorunlarını ve çözüm önerilerini Merhaba Gazetesi “Siyasetin Nabzı” sayfaları için kaleme aldı

Tüm şikayeti olan dost ve hemşerilerime selamların en güzeli olan Allah'ın selamı ile selamlarım esenlikler ve mutluluklar dilerim. Bize fikir ve düşüncelerimizi açıklama fırsatı veren Merhaba Gazetesi yönetim ve ekibine teşekkür ederim. Evet toplum olarak her konuda ama her konuda şikayetçiyiz ve aslında çözüm yollarını da bilmekteyiz. Fakat ne hikmetse bir araya gelip, elimizi taşın altına koyup, şikayetçi olduğumuz konularda bir türlü çözüm üretmemekteyiz. Karşılıklı oturduğumuzda farklı görüşlere sahip olan insanlarla beraber mangalda kül bırakmayacak şekilde konunun hallini çözdüğümüz halde, iş uygulamaya gelince bir türlü bir araya gelip çözüm üretemiyoruz. Bilmiyorum bu yazının ne kadar faydası olur ama biz Saadet Partisi olarak üzerimize düşen sorumluluk gereği fikir ve düşüncelerimizi ortaya koymaya ve hatta bu konularda elimizi taşın altına koymaya varız. Belki okuyanlar soracaktır şikayetiniz nedir diye. Bizim şikayetimiz de toplumun içinde yaşadığımızdan dolayı toplumun şikayetlerinin aynısıdır. Yani İŞSİZLİK, EKONOMİK, GEÇİM, SIKINTISI, TRAFİK, EĞİTİM, İNSAN İLİŞKİLERİNİ YOZLAŞMASI, gibi daha birçok konuda toplumumuzdaki şikayetleri biz de bu toplumun bir ferdi olarak yaşamaktayız. Kanaatimce bu tip sorunların çözümü için ciddi bir şekilde kafa yorduğumuzda işin geldiği nokta, başlıca eğitim problemini çözmekten geçiyor. Belki yazımda bizim de şikayetçi olduğumuz zannedilebilir. Genel olarak değerlendirip ama lokal bir çözüm sunmak istiyorum. Bugün trafikteki sıkıntımız da insanların birbirine karşı tahammülsüzlüğü,  işsizlik, ekonomi yine eğitim ile çözülür. Sonuçta biz ciddi bir eğitim programını uygulamaz isek ülke olarak zikrettiğimiz bütün problemleri, dün söylediğimiz gibi yarın da söylemeye, dedikodusunu yapmaya devam eder dururuz. Peki ne yapacağız? Kanaatimce eğitim konusunda gençlerimizi daha çok mesleki ve teknik eğitime, meslek liselerine yönlendirmek gerekir. Biz liseye giderken 3308 sayılı bir kanun çıkmıştı 1986 yılında kanun gereği meslek liselerine giden öğrencilerin haftanın 3 günü staj eğitimi yaptırılmadaydı ve acizane bu sistemden geçen bir sürü arkadaşımız edindiği mesleki yeti ile beraber bugün mesleklerini icra etmektedirler. Fakat sıkıntı şudur ki sistem daha sonra tam işletilmediğinden dolayı bazı arkadaşlarımız bu sistemin dışına çıkıp farklı mesleklere yönlenmiş. İşin özü şu kısacası çocuğu ortaokul seviyesinde ailesi, rehberlik öğretmeni, sınıf öğretmeniyle beraber oturup hangi mesleği istediğini, çocuğun yeteneğinin daha çok hangi alanda olduğunu ve ülkede gelecekte hangi mesleklerde yoğunlaşması gerekir? Hangi mesleklerde eksiklik vardır? Bu konuda değerlendirme yapılıp, aile ve çocuk bilgi ve becerisine göre o mesleğe yönlendirilmelidir. Örnek verecek olursak lokal olarak herkesin gözdesi olan tıp fakültesi yani doktorluk veya iyi bir mühendislik, mimarlık, makine, elektrik mühendisliği veya sözel bölüm dediğimiz avukatlık, muhasebecilik, pazarlama, satın alma gibi bütün bunlar da ortaokul seviyesinden başlanarak her bir meslekte her bir dalda insanların yetişmesini sağlamamız gerekmektedir. Örnek olarak doktorluğu verelim. Doktorluğu kazanabilmek için bugünkü eğitim sisteminde sınavdan en yüksek puan alması gerekiyor ama zaman içerisinde bu kazanan arkadaşlardan doktorluğu bırakanlar var. Çünkü karakterine, yapısına veya becerisine uygun olmamaktadır. Halkımız doktorluk, mühendislik, avukatlık gibi meslekleri istemesinin temel sebebi ekonomik olarak daha rahat iş bulması ve gelir seviyesini yüksek olmasından dolayı ailelerin tercihidir ama belki çocuğumuz ressam olmak istiyor veya bisiklet tamircisi. Sormak istiyorum, belki bir bisiklet tamircisi ile bir doktorun gelir seviyesi bu kadar mı farklı olması gerekir? Diyeceksiniz ki ne demek istiyorsun?  Diyeceğim şudur doktor olacak çocuk ailesi ile konuşulursa sağlık meslek lisesine başlayacak orada iğne vurmaktan, pansuman yapmaya işin pratiğini ve teorisini öğreneceği bir eğitimle liseyi bitirecek. Başarılıysa kendi içerisinde sınavla teknikerliğe geçecek. Tekrar 2 yıllık yüksek okulu bitirdikten sonra yine kendi içinde sınavla 4 yıllık tıp fakültesini, orada yine kendi içinde başarılıysa doktora öğrenimini de uzmanlığa geçecek. Orada başarılı olursa, istiyorsa öğretim görevlisi olur, istiyorsa herhangi bir hastanede branşı ile alakalı çalışmasını yapar. Bu örnekleme bütün birimler için geçerli olması gerekir. Bir bisiklet tamircisi de olmak istiyorsa da bir sanayici olmak istiyorsa da tüm meslek kollarında aynı sistemden geçerek mesleğine kavuşur. Burada şu sıkıntıdan da kurtulmuş oluruz hem kalifiyeli eleman yetiştirmiş oluruz hem de kendi meslek dallarında ast üst ilişkisinde yaşanan sıkıntılardan da kurtulmuş oluruz. Böyle bir sistemi kurar ve işletirsek herkes bir üst pozisyonda görev yapan ve ekonomik olarak kendisinden fazla kazananın bunu hak ettiğini bilir.  Böyle olunca bir teknisyen “ben teknisyenim, teknikerliği kazanamadım, onun için tekniker benim üstündür, o daha iyi biliyor bu işi” diye düşünür. Bir tekniker, bir mühendise için “ben mühendisliği kazanamadım, mühendisliği kazanan arkadaş benden daha yetenekli ve etkindir bir mühendis” diye bakar. Bir öğretim görevlisi arkadaş için bir profesör için aynı şeyi düşünür ve dolayısıyla da herkes mesleğinde uzmanlaşmış ve kabullenmiş ve buna göre de maaş oranları, gelir seviyeleri belirlenir ve herkes bunu vicdanen kabul etmek zorunda kalır. Çünkü aynı şartlarda, aynı eğitimle sınavlara girerek, aynı branşta ya teknisyen olabilirsin veya o işin profesörü.  Bu toplumdaki çatışmayı da engeller. Bunun yanında mesleki eğitim verilirken ahlaki eğitim de beraber yürütülürse yukarıda bahsettiğimiz bütün şikayetlerimizin son bulacağını umut ediyorum. Tüm bunların sonucunda hem özel sektörün kalifiye eleman bulamama sorunu, hem genç işsizlik sorunu çözülebileceği gibi ülke ekonomisi açısından üretimin artması, çeşitlenmesi ve kalitenin ve katma değerin artırılması sağlanır. Önce ahlak ve maneviyat ilkesini de eğitimde öncelersek, toplum olarak karşılaştığımız birçok sosyal sorunun önüne geçmiş veya asgariye indirmiş oluruz. İnşallah bu proje ile toplumumuzun gelecek yüzyıllara daha huzurlu ve müreffeh bir şekilde hazırlayacağımız kanaatindeyim. Sevgi, saygı ve selamlarımı sunarım.

DUYURU: “İŞSİZLİK, EKONOMİK, GEÇİM, SIKINTISI, TRAFİK, EĞİTİM, İNSAN İLİŞKİLERİNİ YOZLAŞMASI, gibi daha birçok konuda toplumumuzdaki şikayetleri biz de bu toplumun bir ferdi olarak yaşamaktayız.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.