Şadan Sezgin

Şadan Sezgin

Konya Kitap Fuarı

Konya Kitap Fuarı

 

18-27 Ekim tarihleri arasında Selçuklu Kongre Merkezinde vakıf ve hizmet şehri Konya’da kültürel bir hizmet düzenlenmiştir.

Otobanlar yapılmadan ve o yolun daha işlek olduğu dönemde İstanbul yolu olarak bilinen şimdi ise Afyon yolu olarak anılan ana caddenin üzerine kurulan Selçuklu Kongre Merkezi plan olarak çok güzel tasarlanmış. Otopark genişliği de haftasonu olmasına rağmen yeterli denilebilecek seviyedeydi. Otoparkın her bölmesinde görevlilerin olması ve o bölüm dolmadan diğer bölüme araçların salınmaması ise bu alanın daha iyi kullanılmasını sağlamış.

Kongre merkezinin kapısına geldiğinizde sizi önce acıkanlar için fastfood tarzı seyyar lokanta karşılıyor. Takım elbiseli, ciddi bakışlı, gözlerinden zerre bile kaçmadığını düşündüğümüz özel güvenlikçiler ile karşılaşmadan evvel de üzerinizi arayan elektronik aletlerin içinden siz ve çantalarınız ayrı ayrı geçiyorsunuz.

Güvenli birisi olduğunuz teknolojik tarama aletlerinden onaylanıp, gözüm üzerinde bakışını güvenlikçilerden aldıktan sonra ilk iş meşhur yayınevlerin olduğu alana gitmek oluyor. O alanın girişinde ise çok güzel şekilde tasarlanmış bir kumbara sizi karşılıyor. Bu kumbara; kitap kumbarası… Kitap hibe etmek isteyen insanlarımız tarafından doldurulmuş kumbara şehrin insanlarına hizmet verecektir.

Yayınevlerinin olduğu bölümü gezerken; ‘Beyan’ yayınlarından çıkan eserleriyle üzerimizde çok emeği olan, bize kitabı sevdiren ve kendisini ortaokul talebesiyken Alâeddin Keykubat Salonunda dinleyip tanıma imkânı bulduğum Üstad İhsan Süreyya SIRMA ile karşılaştım. Bir gün evvelki sohbetini kaçırmış olmamın telafisini o gün karşılıklı muhabbet ederek giderdik, böyle de daha iyi oldu… Üstad ile muhabbetimiz “Müslümanların ahlâk zayıflığı ve birbirlerine yaptığı edepsizlikler” üzerine gelişti. Konu daha da detaylanınca “Karaman’da bir grup arkadaşla maarif üzerine konuşurken konu buraya, buradan da size geldi. İhsan Süreyya SIRMA da zamanında bir dostundan sağlam bir darbe almış” diye. Üstad; hafifçe gülerek bana döndü ve şöyle dedi: “Evladım dünya böyledir. İnsanlarda inişli çıkışlı grafik çizebilir. Önemli olan yapmamak ve yapılmamasını sağlamaktır. En azından ikinci kez yapılmamasını”. Üstad, Efendimizin (sav) hadisinden aldığı ilhamla üstadca bir söz söyledi.

Daha sonra Üstad’ın Karaman’a selamını whatsapp’da bulunan birkaç Karamanlı gruba attım. Gençlerin ve öğretmenlerin olduğu gruptan arkadaşlarım “Hocayı Karaman’a davet edelim” dediler. Gençlerin bu talebini Üstad’a bildirdikten sonra; “takvimimizi ayarlayalım, kısmet olursa geliriz” dedi. Üstad’dan söz aldık. Kısmet diyelim…

Üstadı seven Konyalı hemşehrilerim hep bir ağızdan anlaşmışlar gibi hepsi aynı teklifi sundular hocaya. Teklif şuydu: “Hocam saat 17:00’dan sonra müsaitseniz sizi ‘Konya pilavına’ götürelim”.

Ana salondan çıkışta ise Üstad Nuri PAKDİL adına kurulan köşede bir defter açılmış ve gelen ziyaretçiler merhum hakkında gönlünden geçenleri oraya yazıyor. O defter de Konya Kitap Fuarından kalacak en güzel hatıralardan birisi olacaktır.

Ülkemizin birçok şehrinden gelen ve pek tanınmamış olan ama halkla samimi şekilde ilişki kuran yazarlarla tanışıp onlardan da imzalı kitaplar aldık. Kayserili yazar Süleyman KOCABAŞ’ın ‘Bilinmeyen Yönleriyle 28 Şubat Nasıl Başladı Nasıl Bitti? (Bazı Hatıralarım)’ adlı eserini inceledikten sonra kendisine şu soruyu yönelttim. “Hocam 28 Şubat hakkında kısaca ne dersiniz?” O da; “Millete yapılan darbe” dedi. “Hocam bu klasik söylem daha derin ne söylersiniz” dedim. “Bu milletin kendi ayakları üzerinde durmasını, ekonomik yönden özgürleşmesini, bazı kaymak tabakaların daha fazla kaymak bağlamasını ve bizim aslımıza dönmemizi engellemek için yapıldı” dedi. “Şimdi oldu” hocam deyip kitabı cild çizgisinden kırıp imzalaması için hocaya takdim ettik.

 

Sosyal hayatta en büyük yardımcılarından birisi olan tekerlekli sandalyesi ile kitap fuarına fanilerden en büyük yardımcısı annesiyle birlikte gelen genç şairlerden Berkan Ali VURAL’ın “Mavinin Gizemi” adlı kitabını almayı da ihmal etmedik.

Konferans salonlarıyla, temizliğiyle, kafeteryalarıyla –çay ocağı olmasını tercih ederdik-, ilk yardım bölümüyle, güvenlik, danışmanlık ve otopark hizmetleriyle; kitapların dışında el sanatlarıyla, konserleriyle, oyunlarıyla da birçok kişiye hitap eden bu fuarın ülkemizin her şehrinde olmasını ümit ederiz.

Seneye Karaman’da da ikinci kitap fuarının daha planlı ve daha nitelikli olması yönünden şimdiden planlamanın yapılmasını talep ederiz; yetkili makamlardan.

Ümidimizi ve talebimizi belirtikten sonra sizlere kitap fuarında alma imkânı bulduğum bir kitabı tanıtarak yazımızı bitirmeye çalışalım.

Daha önce kitabından alıntılar yaparak köşe yazısı yazdığımız “Geçmişten Günümüze Konya’nın Gülleri- Deliler, Meczuplar” adlı kitabın yazarı Ali IŞIK’ın yeni eseri. Kitabın adı “ÂhMine’l Mevt-Konya Ahiret Kapıları Kitabeleri”. İlgi alanlarımdan birisi olan mezar taşları üzerine derin bir araştırma olan bu eseri okuyuculara tavsiye ederim.Nasip olursa bu hususta bir yazı da kaleme alırız. Kitabın arka kapağında ise şöyle diyor Ali IŞIK: “Tümsekleri ile birbirlerine benzeyen mezarlardan her birinde yatanların farklı meziyet ve hizmetlerini olanca genişliği ile değerlendirir ve değer ölçülerimizi korumasını bilirsek, mezarlık adının anlamındaki enginliği tümüyle kavramış oluruz. Ve dahası… Tabiata nakşedilmiş bir tapu senedi mesabesindeki bu alanlar, her biri sosyal bilimlere bir kaynak, bir belge durumunda olan, aynı zamanda söz ve çizginin hayat verdiği sanat harikalarını saklayan açık hava kütüphaneleri ve müzeleri konumundadırlar. Bunun için buraların korunup en güzel şekilde geleceğe aktarılmasını sağlamak medeni millet olmanın gereklerindendir”.

Kitap fuarında gezimizi, muhabbetimizi ve alışverişimizi tamamlayıp yorgun şekilde evimize dönerken: “Yazar olmak ne kadar zor! Her türlü eleştiriyi kaldıracaksın” dedi, hatunum ve şöyle devam etti derinleşen gözlemleriyle: “Her türlü övgüyü de…”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şadan Sezgin Arşivi