Konya kan kaybetti!

Konya kan kaybetti!

“Konya'da restore edilmeyi bekleyen çoğu tarihî yapılar yol, meydan ya da yeşil alan yapmak için yıkılıp yok edildi” diyen Yazar Ahmet Kuş, “Tarihî eserlere karşı bu kıyım dönemi uzun yıllar devam etti. Bu süreçte Konya ciddi anlamda kan kaybetti"

Fotoğraf Sanatçısı Araştırmacı Yazar Ahmet Kuş Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi’nin tertip ettiği konferansta Konya’nın yüz yılına ışık tutan bir sunum yaparken, birbirinden değerli fotoğrafların yer aldığı sergi büyük ilgi topladı. Cumartesi akşamı Kılıçarslan Konferans Salonunda yapılan programa TYB Konya Şubesi Başkanı Prof. Dr. Hayri Erten, Onursal Başkan Ahmet Köseoğlu, Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bilal Kuşpınar, Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Çaycı ile yazarlar katıldı.

KONYA’DA FOTOĞRAFÇILIK

Resimden daha kolay ve pratik bir belgeleme yöntemi olan fotoğrafın Osmanlı’nın belli başlı şehirlerinde hızlı bir şekilde yaygınlaştığını ve olağanüstü ilgi gördüğünü kaydeden Kuş, “İlk fotoğrafhanelerden biri de Konya’da bulunuyordu. Garabet Kirkor Solakyan adlı bir gayrimüslimin 1895 yılında açtığı fotoğrafhaneyi sonraki yıllarda kalfası Hasan Behçet çalıştırdı ve ne yazık ki 15 Mayıs 2009 tarihinde kapandı” ifadelerini kullandı. Daha önceleri fotoğrafhanelerin gün ışığı ile çekim yapabilmek için binaların çatı katlarında, teraslarda açıldığını ifade eden Kuş, “Elektriğin yaygınlaşmasıyla fotoğrafhane sayısı arttığı gibi ve zemin katlara, hatta bodrumlara indi” şeklinde konuştu. Konya’da gayrimüslimler kadar Türklerin de fotoğrafçılığa ilgi gösterdiğine işaret eden Kuş, 1920’li yıllardan itibaren Foto Hamid, Foto Afitap, Foto Ektem, Foto Sağlık gibi Müslüman fotoğrafçıların yer edindiğini anlattı. Ayrıca tarihî Konya fotoğraflarının önemli bir kısmının Sultan II. Abdülhamid’in görevlendirdiği fotoğrafçılar tarafından çekildiğini anlatan Kuş, “Sultan, Osmanlı coğrafyasını fotoğraflamak için Lazario ve Berggren’i görevlendirmiş, bu sanatçılar Konya’yı da fotoğraflamışlardır. Bu fotoğraflar Yıldız Sarayı Arşivinde bulunuyor. Yıldız’ın Fotoğraf Arşivinde bugün 962 albüm ve 35 bin 535 fotoğraf yer alıyor” diye konuştu.


 

ESKİ KONYA İLE YENİ KONYA’YI HARMANLAYAN SERGİ

Fotoğraf sergisi hakkında da bilgiler veren Kuş konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “1895 yılında demiryolunun Konya’ya ulaşmasıyla ticari hayat canlandı, tren Konya ekonomisini ve sosyal hayatı büyük oranda etkiledi. Kente ulaşımın kolaylaşmasıyla yeni oteller açıldı ve seyyahların sayısı arttı. Şehrin ekonomisi, ticareti ve sosyal hayatı trenin gelmesi bir milattır. Biz de Konya’nın son yüz yılındaki değişimleri göstermeye gayret ettik. Şehirdeki mimari değişim fotoğraflarda net olarak gözlemlenebilmektedir.” 1893 yılı nüfus sayımına göre Konya merkez nüfusunun 98 bin 398 iken, kentte 4 bin Rum, bin 566 Ermeni vatandaş yaşadığını; Rumlar’ın Gazialemşah, Ermeniler’in ise Çiftemerdiven Mahallesi’nde oturduklarını anlatan Kuş, “Bir Selçuklu başkenti bakiyesi olan Konya’nın, Osmanlı coğrafyasın da çoğu şehre göre birçok açıdan gelişmiş bir şehir olduğunu anlatırken, “Konya’nın o zamana göre yenilik teşkil eden şehir içi tramvayı bile vardı. Vali Avlonyalı Ferit Paşa, 1906 yılında Selanik’ten atlı tramvay tren istasyonu getirterek şehrin hizmetine kazandırmıştı” dedi.

DİKEY YAPILAŞMA KENTİ BOZDU

Cumhuriyetin kurulmasından sonra her alanda olduğu gibi şehirleşme alanında da yeni anlayışların kabul gördüğünü anlatan Kuş, bu konuda şunları söyledi: “Restore edilmeyi bekleyen çoğu tarihî yapılar yol, meydan ya da yeşil alan yapmak için yıkılıp yok edildi. Tarihî eserlere karşı bu kıyım dönemi uzun yıllar devam etti. Bu süreçte Konya ciddi anlamda kan kaybetti, abidevî yapılar birer birer ortadan kaldırılıp yerine ucube yapılar dikildi. Osmanlı döneminden kalan köşkler ve geleneksel Konya evleri çoğu zaman sahipleri tarafından yıkıldı. Bu yıkımlar sebebiyle Konya, tarihî şehir görünümünü büyük oranda kaybetti.” Yüksek katlı apartmanların nüfus artışına çözüm olarak görülmesinin yanlışlığına değinen Kuş, 1980’li yıllarda konut kooperatiflerinin kurulmasıyla birlikte mimari anlamda şehrin görünümü daha da değişti. Birinci Ulusal Mimarlık Akımı kapsamında yapılan binalar haricinde, Cumhuriyet döneminde mimarlık anlamında bir medeniyet telakkisi ortaya konulamadı. Bu dönemde yapılan çoğu kamu binası, hatta sivil yapılar bile estetik açıdan berbat bir düzeydedir” diye konuştu. Son yılların vahim hatalarından birinin de eski mahalle adlarının değiştirilmesi olduğunu dile getiren Kuş, “Bu, şehrin hafızasının yok edilmesiyle eşdeğer bir hatadır. Mahalle, sokak ve semt gibi yer adları bir coğrafyanın nüfus cüzdanı gibidir. Yer adlarının değiştirilmesi şehrin hafızasına vurulmuş büyük bir darbedir. Bu hatalardan dönülmesini diliyoruz” diyerek sözlerini tamamladı. Fotoğraf Sanatçısı Ahmet Kuş’a katılım belgesini takdim eden Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bilal Kuşpınar, sunumu ve fotoğraf sergisi için de teşekkür etti. TYB Konya Şubesinin 2019 etkinliklerinin ikinci bölümü 31 Ağustos’ta başlayacağı belirtilerek sergi ziyaretçilere açıldı.

HABER MERKEZİ


 

Foto altı:

Ahmet Kuş

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum