Asiye Saç

Asiye Saç

KALBİMİZİN EBABİLLERİ

KALBİMİZİN EBABİLLERİ

Ben senin için saçımı süpürge ettim sen benim için ne yaptın ki?

Dağınık, bakımsız, beceriksiz olmana, aşağılayıcı sözlerine sevdiğini bile söylememene rağmen sabrediyorum hâlâ aynısın anlamıyorsun...

Orucum, açım sinirliyim tepenin tasını attırmayın...

Merhaba Canım dost; Yine tanıdık cümlelerle geldim. Bir çoğumuzun hayatının merkezinde olan bazılarımızın da sıkça muhatap olduğu cümleler bunlar.

Peki hatayı nerde yapıyoruz? Düşündünüz mü hiç? Biz en başta sevgiyi yanlış anlıyoruz. Üslubumuz bozuksa istersen çiçeklerle donat dünyanın en sevecen insanı sen ol çokta bir işe yaramıyor üslup çürük olunca. Mutluluğumuzu papatyanın eksik kalan yaprağında ararsak o eksik hiç bir zaman tamamlanmaz.

Sevgili Nilgün Bodur’un bir sözü vardı çok manidar:

“Değersiz hissettiğiniz yerde durmayın! Kapısını çaldığınız kişi sizi Hac dan annesi gelmiş gibi karşılaşıyorsa gözlerinde ışık dudağında gülümseme yoksa, birde üstüne niye kapıyı çaldın der gibi bakıyorsa bir daha o kapıyı çalmayın. En büyük yanlışı verdiğimiz sevgiyi almaya çalışırken yaparız, verince almaya hakkımız var sanırız. Verdiğimiz zeytin çekirdeğini yanlışlıkla yutanın altına zeytinyağı çıkar ümidiyle boş teneke koyarız. Ama o değer çaba karşılığı verilmez....” Karşılık beklediğin şey sevgiyse şayet o tam olarak ticarete girer. Şunu yapsaydın severdim ,şöyle olsaydı belki daha çok severdi. Uslu bir çocuk olursan seni severim , yaramaz çocukları kimse sevmez. Çocuklarımızı bu öğretilmiş çaresizlikle büyütüyoruz. Feda edersek kendimizden ödün verirsek sevgiyi hak edeceğimizi düşünüyoruz. Eğer siz bir şeylerden Feda ederken karşınızdaki bundan Kâr ediyorsa orada bir sevgi ticareti vardır. Mutluluk insanın kapısını hafifçe tıklar eğer amacınız kâr etmekse o sesi duymazsınız. Günlerce belki de yıllarca sırtınızda taşırken en iyi sizsinizdir yorulup indirdiğiniz de en nankör siz olursunuz. Mutluluğu yükseklerde, olmayacaklarda aramadan önce ufak şeylerle mutlu olmayı deneyin, sabredin dua edin ve tüm samimiyetinizle bekleyin kırılacaksınız, yaralara alacak belkide günlerce ağlayacaksınız, ama geçecek. O yüzden evlatlarımızı her zaman sevin. Sadece başarılı olduğunda değil başarısız olduğunda da, uslu uslu duran çocuğu herkes sever asıl marifet şartsız koşulsuz her hali ile sevmek. Çünkü sevmek koşulsuz sevmek her kalbin yapabileceği iş değil. Tencerenin dibi tuttu diye içindeki yemekten vaz geçersiniz tencereden değil.

Asaf hâlet çelebi “Kunâla” şiirinde eşine şöyle sesleniyor;

Tam 40 yılda seni buldum. Mutluluk gönül işleri denilince hep şu gelir toplumun aklına bir insan olacak ve o direk doğru insan olacak. Maalesef bu her zaman pek de mümkün olmuyor. Kırk yıl bekleyip de doğru insan bulunamaya biliyor. Ki konu gönül işleri olunca kişinin yanlışı da doğru oluyor. Bu hafta bu konu hakkında çok serzenişler duydum ve gözlemledim siz kıymetli okurlarım ile de paylaşmak istedim.

Kalbimizin Ebabilleri Sabırdır, duadır, Sevmektir, samimiyettir. Öyle ya her kalp Allah’ın evidir Ve her nefis o eve saldıran Ebrehe gibidir.

Sevginin üslubunu bilen, kalbinizi okuyabilen, yormayan, kırmayan asla pişmanlık duymayacağınız gönüllere misafir etsin Rabbim.

Kalan ömrünüz geçen ömrümüzden daha hayırlı olması duası ile.....

Önceki ve Sonraki Yazılar
Asiye Saç Arşivi