İslamofobi
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmed Görmez, Türk İslâm Birliği (DİTİB)'in Almanya’nın Köln kentinde düzenlediği Kutlu Doğum Haftası etkinliğinde özet olarak şöyle demiştir: “Siyasetin çok kültürlülükleri yönetememeye başlamıştır. Yeryüzünde büyük kitlelerin büyük bir sevda ile iman ettiği dinin bir kıtada varlığının güvenlik sorunu haline gelmesi veya getirilmesi kabul edilemez.”
Siyasetin çok kültürlükleri yönetmesi mümkün değildir; çünkü kapitalizm, sosyalizm ve demokrasi gibi bütün ideolojilerin kaynağı, Yahudilik, Hıristiyanlık ve putperestlik dinleridir. Dolayısıyla bütün ideolojilerin temeli zulme dayanmaktadır. Hangi ideolojiyi ele alırsanız alın şu ideolojinin temeli zulme dayanmıyor diyebilir misiniz? Demokrasi de öyledir. Aristo, “Demokrasi yanlış yönetim biçimidir” demektedir. Bu durumda siyasetin çok kültürlükleri yönetmesi mümkün olur mu? Bu gerçeği aklıselim sahibi müslim ve gayrimüslim bütün ilim adamları bilmektedir. Öyleyse gerçek yüksek perdeden neden dile getirilmemektedir? Bir düşünün.
Sayın Görmez’in dediği gibi İslâm dininin bir kıtada varlığının güvenlik sorunu haline gelmesi veya getirilmesi kabul edilemez. Çünkü İslâm’ın söz sahibi olmadığı bir kıtada güvenlikten bahsedilemez. İdeolojilerin bizatihi kendisi zulümdür. Mesela kapitalizm, dünyanın iliğini sömürmektedir. İslamofobi, bu sebepten dolayı zaman zaman canlandırılarak dünyanın dikkati başka tarafa çevrilmeye çalışılmaktadır. Günümüzde Ortadoğu’da oynanan oyunun temelinde yatan gerçek budur.
İslamofobi, “İslâm korkusu,” İslâm dinine ve onun müntesiplerine tahammül edememekten kaynaklanan düşmanlık, kin, nefret ve intikam duygusu, demektir.
İslâm dini korkulacak bir din değildir: çünkü bu din rahmet dinidir, Allah kelamıdır ve fıtrata uygun bir dindir. Düşmanın kalbine korkuyu salan Allah’u Teâlâ’dır; bunun sebebi, küffarın tabiatı gereği İslâm dinine düşman olmasıdır.
Haçlı zihniyeti, dün olduğu gibi bugünde inancının gereği İslamofobi duygusunu canlı tutarak İslâm’ın kıtaları kucaklamasına engel olmaya çalışmaktadır. Ortadoğu’yu sömürerek çeşitli örgütlerin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. İslâmî değerlere ve Hz. Peygamber’e hakaret ederek, Müslümanları kışkırtmaktadır. v.s. ÇARLE HEPDO Dergisi’nin Hz. Peygamber’e saldırmasının sebebi budur.
Sen saldıracaksın, Müslümanlar da aferin sana demesini mi bekliyorsun, ey garp âlemi! Öyle şey olur mu? Haddini bil. Bilmezsen bildiririz.
Ehlikitabın, İslamofobi duygusuna sahip olmasının sebepleri şunlardır: Allah’ın ayetlerini inkâr etmeleri ve beğenmemeleridir.
Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “İnkâr edenlere gelince, onların hakkı yıkımdır. Allah, onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır.” (Muhammed:8)
“Bu, Allah'ın indirdiğini beğenmediklerinden ötürüdür. İşlerini Allah bunun için boşa çıkarmıştır.” (Muhammed:9)
Allah’ın yolundan alıkoymalarıdır. Ehli kitap, ekonomide, askeri alanda ve eğitim alanında üstünlüğü elinde tutmak istemesinin sebebi budur.
Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “İnkâr edip Allah yolundan alıkoyanları, sonra da inkârcı olarak ölenleri Allah şüphesiz ki bağışlamayacaktır.( Muhammed:34)
Allah’ın kelamını eğri göstermeye çalışmalarıdır. Bütün emekleri bunun içindir. Medya ve eğitim ve öğretim buna göre planlanmaktadır. Tanzimat’tan itibaren İslâm coğrafyasında medya ve maarif buna göre düzenlenmiştir.
Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “De ki: Ey ehl-i kitap! (Gerçeği) görüp bildiğiniz halde niçin Allah'ın yolunu eğri göstermeye yeltenerek müminleri Allah yolundan çevirmeye kalkışıyorsunuz? Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir. (Âl-i İmrân:99)
Sonuç olarak diyoruz ki, siyasetin çok kültürlükleri yönetebilmesi için temeli vahye dayanması gerekir. Ey akıl sahipleri bu gerçeği yüksek perdeden ne zaman haykırıp dünyayı zalim garbın elinden kurtaracaksınız? Hoşça kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.