Şevki Çobanoğlu

Şevki Çobanoğlu

IMF ile İlişkiler ve Hükümetlerin Gidişi

IMF ile İlişkiler ve Hükümetlerin Gidişi

Krize giren, dış ödeme zorlukları içinde düşen ekonomiler için acı reçeteler yazan IMF, “Stand-By Anlaşmaları” ile kısa bir süre hükümetleri sevindirmektedir. Ancak aynı IMF, kredi verdiği hükümetleri ayakta tutmak için çaba göstermemektedir. Hangi hükümet IMF ile ilişkilerini iyi götürmek için çırpınmışsa, o hükümet ya ihtilalle ya da seçimle iktidardan düşmüştür. Çünkü IMF, anlaşma yaptığı bir hükümeti sonuçta tüketmektedir.
Türkiye’de, 1946’dan başlayarak 2002’ye kadar IMF ile ilişkilere giren bütün hükümetler hüsrana uğramış ve gitmiştir.
İşte IMF ile ilişkiler ve giden hükümetler:
Peker -Ağustos 1946: CHP’nin Recep Peker Hükümeti, ilk olarak Türkiye’yi IMF ile tanıştıran hükümet olmuştur. Türk Lirası yüzde 115 devalüe (değeri düşürülmüş ) edilmiştir. CHP, 14 Mayıs 1950 seçimlerinde kaybetmiştir.
Menderes- Ağustos 1958: DP’nin Adnan Menderes Hükümeti, IMF ile “Stand-By Anlaşması” imzalayarak Türk Lirası yüzde 230 oranında devalüe edilmiştir. 27 Mayıs 1960 ihtilali ile Menderes hükümeti devrilmiştir. Adnan Menderes’te idam edilmiştir.
Demirel-1970: AP’nin Süleyman Demirel Hükümeti, ödemeler dengesi meselesini aşamadı. Demirel, IMF yetkilileri ile görüşmek üzere ABD’ye gitti. Sonuçta Türk Lirası yüzde 60 oranında devalüe edildi. Süleyman Demirel, 12 Mart 1971’de hükümetten düştü.
Demirel-1977: AP’nin Süleyman Demirel Hükümeti, IMF ile yeni bir “Stand-By Anlaşması” imzaladı. Türk Lirası yeniden devalüe edildi. 1 ABD doları 35 lira olurken, arkadan zamlar geldi. Yapılan yerel seçimlerden Adalet Partisi oy kaybı ile çıktı. AP’den ayrılan milletvekilleri ile Bülent Ecevit hükümet olurken, Demirel hükümeti düştü.
Ecevit-1978: CHP’nin Bülent Ecevit Hükümeti, büyük umutlarla işbaşına geldi. Ancak Ecevit ödemeler dengesi meselesini aşamadı. Her ne kadar Ecevit, IMF ile anlaşma yapmayacağını söylemesine rağmen, sonunda IMF’nin isteklerine boyun eğdi. Piyasada kara-borsa ve kuyruklar yaşandı, halkın büyük tepkisi oldu. Sonuçta; yapılan milletvekili ara seçimlerini kaybeden Ecevit, hükümetten düştü.
Demirel-24 Ocak 1980: Ekonomi tamamen kilitlenmişti. AP’nin Süleyman Demirel Hükümeti, kilitlenen ekonomiyi açmak umuduyla IMF ile üçüncü kez “Stand-By Anlaşması” imzaladı. 1 ABD doları 70 Türk Lirası oldu. Ardından zamlar geldi. Terör azgınlaştı. Hükümet, ekonomide ve güvenlikte kontrolü elden kaçırdı. Nihayet 12 Eylül 1980’de askeri darbeyle Demirel Hükümeti düşürüldü.
Çiller-5 Nisan 1994: DYP-CHP Koalisyonu ile kurulan Tansu Çiller Hükümeti, 5 Nisan 1994’te devalüasyon ve zam ağırlıklı sözde “istikrar paketi“ açtı. Bu paket ekonomide şok etkisi yaptı. Verilen “acı reçete” ile halk zehirlendi. Tansu Çiller, 10 yıl aradan sonra 1994’te IMF’nin sert disiplinini kabul etmek zorunda kaldı. Nihayet 24 Aralık 1995’te erken genel seçime gidildi. Hükümeti oluşturan DYP ve CHP büyük oy kaybına uğradı. Seçim sonrası zoraki bir ANAYOL azınlık hükümeti kuruldu. Ancak ANAP-DYP arasında kurulan ANAYOL Mesut Yılmaz Hükümeti üç ay sonra yıkıldı.
Erbakan-28 Şubat 1997: Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi (RP-DYP) tarafından 29 Haziran 1996’da Refahyol Koalisyonu ile kurulan Necmettin Erbakan Hükümeti (54.ncü Hükümet), IMF isteklerine boyun eğmedi. Koalisyonun büyük ortağı RP, millî politikalara ağırlık verdi ve millî kaynakların değerlendirilmesi yoluna gitti. Refahyol Hükümeti, IMF ile ilişkilerini iyi götürmediği, IMF’ye boyun eğmediği için 28 Şubat 1997 süreci başlatılarak, hükümeti yıkma plânları yapıldı. 29 Haziran 1997’de görevi Tansu Çiller’e devretmek üzere Necmettin Erbakan Hükümeti istifa etti. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümeti kurma görevini Tansu Çiller’e vermeyince Refahyol Koalisyonu sona erdi.
Ecevit-8 Temmuz 2002: 18 Nisan 1999 Genel Seçimlerinden sonra
DSP-MHP-ANAP Koalisyonu ile kurulan Bülent Ecevit Hükümeti, IMF politikalarına boyun eğerek, üç yıllık bir “Stand-By Anlaşması” imzalamıştır. IMF politikalarını uygulayan 57.nci Bülent Ecevit Hükümeti döneminde, 21 Şubat 2001’de Türkiye’de büyük bir ekonomik kriz oldu. Hükümet sıkı kur politikasından dalgalı kur politikasına geçince ekonomi çöktü. Böylece Türkiye ekonomisi, eşi görülmemiş bir kaos içine sürüklendi. Piyasalar bozuldu. Hükümet çaresiz kaldı. Güya bozulan ekonomik dengeleri kurmak üzere ABD’den Kemal Derviş, Türkiye’ye davet edildi.
2 Mart 2001’de ABD’den gelen Kemal Derviş, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı olarak göreve getirildi. Kemal Derviş, IMF’den yeni borçlar almak için yola koyuldu. IMF’nin istekleri doğrultusunda “15 günde 15 kanun” diye dayatılarak, Türkiye’nin bağımsızlığına ipotekler kondu. Çıkarılan şeker kanunu ile pancar üretim alanları daraltıldı, tütün kanunu ile tütün ekim alanları daraltıldı. IMF’den alınan borçlar ile ülkemiz daha fazla borçlara boğuldu. Ekonomi iyice çöktü ve Hükümet’te halkın gözünden düştü. Bu durumu gören IMF çevreleri hükümeti yıkmak için harekete geçti. Önce milletvekili istifaları ile başlayan operasyonda DSP ikiye bölündü. Gelişen bu durum karşısında, 20.7.2002 tarihinde Bülent Ecevit, “Uluslararası çökertme hareketinin DSP’deki istifalarla ortaya çıktığını” açıklamıştır. Bu olaylar sonrasında 31.7.2002 tarihinde erken seçim kararı alınarak, 57.nci Bülent Ecevit Hükümeti fiilen bitmiştir.
Kemal Derviş, 10 Ağustos 2002 tarihinde görevinden istifa etmiştir. 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan Erken Genel Seçimlerinde DSP-MHP-ANAP % 10’luk ülke barajını aşamayarak TBMM’ne girememişlerdir.
R. Tayyip Erdoğan- 3 Kasım 2002: Ak Parti, 3 Kasım 2002’de yapılan Erken Genel Seçimlerinde tek başına iktidara gelmiştir. Türkiye, Kasım 2002’den beri Ak Parti Hükümetleri tarafından idare edilmektedir.
Ak Parti Hükümetleri, IMF ile ilişkilerini sürdürürken, IMF’siz bir ekonomi politikası içi yol arayışına girmiştir. 2002’den 2009 yılı sonuna kadar IMF ile “Stand-Bay Anlaşmaları” çerçevesinde ilişkiler yürütürken, 2010 yılına geldiğinde Başbakan Recep Tayip Erdoğan tarafından Mart 2010’da “IMF’siz yolumuza devam edebiliriz” açıklaması yapılmıştır.
Recep Tayip Erdoğan Hükümeti, IMF ile “Stand-Bay Anlaşmaları”ndan kurtularak, Eylül 2009’da ortaya konan “Orta Vadeli Program”larla yola devam etme kararı almıştır. “Orta Vadeli Program” çerçevesinde 31 Aralık 2009’da ekonomide yeni tedbirler alınmıştır. Türkiye ekonomisinde, 2010 yılında “Yeni Çıpa” diye tabir edilen “Orta Vadeli Program” uygulamasına geçilmiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şevki Çobanoğlu Arşivi

Vergi

31 Mayıs 2014 Cumartesi 06:00