İlki başardı, destek yok!

Kompozit kasa, treyler, dorse ve karasör imalatı için 2008 yılında AR-GE çalışmalarına ağırlık veren Gözde Hidrolik Yöneticisi Mustafa Filiz, dünyada ilk olan ürünleri için gerekli desteği bulamadıklarını söyledi. 2002 yılında Galipoğlu Hidromas A.Ş. Türkiye yetkili bayiliğini alarak iş hayatına başlayan Gözde Hidrolik, hidrolik sektörünün yanında kendi geliştirdiği ve 2008 yılında çeşitli AR-GE çalışmaları ile patentlerini aldığı kompozit kasanın AR-GE süreci ve seri üretimi için gerekli desteği bulamıyor. Geliştirdiği sistem ile dünyada bir ilk olan kompozit kasa, taşımacılık sektöründe katı sıvı ve gaz haldeki yüklerin taşınmasında kullanılan araç üzeri monteli ya da çekici tarafından çekilen karasörler,  dorseler, silobaslar, arazözler, tankerler vb. kasaların ölü ağırlığını düşürüp yük taşıma kapasitelerini artırmaya yönelik önemli bir yenilik olarak görülüyor. Kompozit malzemeden mamül treyler, dorse, karasör kasa imalatı ve yine aynı malzemeden olan aydınlatma, bayrak ve reklam (totem) direkleri AR-GE çalışmaları yaptıklarına dikkat çeken Gözde Hidrolik Sahibi Mustafa Filiz, dünyada ilk olan bu ürünlerin geliştirilip seri üretime geçmesi için birçok kurum ve kuruluşa başvurduğunu söyledi.

HİÇBİR OLUMLU KARŞILIK ALAMADI

Özellikle TUBİTAK, KOSGEB ve Sanayi Ticaret Bakanlığı’na müracaat edildiğini ifade eden girişimci Mustafa Filiz, bu süreçte yaşadıklarını şu şekilde özetledi: “Bu projelerimiz dünyada bir ilk ve inanılmaz ürünler. Bunun için biz 2008 yılından bu yana kendi öz sermayemiz ile patentli 2 proje geliştirdik. Ancak öz sermayemiz belirli aşama sonrası daraldı. Dolayısıyla bu ürünlerin AR-GE süreci ve seri üretimi için fikrimizi TUBİTAK, KOSGEB ve Sanayi Ticaret Bakanlığı ile paylaştık. Ancak hiçbir olumlu gelişme olmadı. Aksine yapılan görüşmelerde trajikomik hadiseler yaşadık. İlk önce TÜBİTAK ile görüştük TÜBİTAK proje ile hiç ilgilenmeden şirket değilsek ve mühendis çalıştırmıyorsak bizimle muhatap olamayacakları cevabını verdi. Yani TÜBİTAK proje odaklı değil firma odaklı destekler veriyor. Eğer TÜBİTAK’ın aradığı kriterler de bir firma iseniz projeniz çokta önemli değil. Ama bir şirket değilseniz mühendisleriniz yoksa petrole alternatif bir yakıt da bulsanız patentini de alsanız TÜBİTAK gibi bir kuruluştan bu ülkede ne yazık ki destek alamıyorsunuz. Ardından KOSGEB’e başvurduk. 6 ay sonra projemiz kurula alındı ve projemiz  ‘AR-GE projesi olmayıp üretime yönelik proje’ olduğu gerekçesi ile dosyamız geri çevrilip rakamın küçültülmesi istendi. Böyle büyük bir AR-GE çalışmasına proje desteğini 33 bin TL gibi komik bir hibe desteğine küçültüp tekrar sunmamıza rağmen iki buçuk aydır hala cevap beklemekteyiz. Bunun yanı sıra Sanayi Odası’na gittik, Sanayi Odası ise 500 milyarlık makine alırsak KDV ödeme desteklerinin olduğunu beyan etti. Daha sonra ise aidat ödediğimiz Konya Ticaret Odasına gittik. KTO ise böyle bir desteğinin olmadığını söyledi. Sanayi Bakanlığı’na ise geçen yıl yaptığımız başvuruda bizi KOSGEB’e yönlendirmişti. Bizde bunun için 7-8 bin TL civarında masraf yaparak KOSGEB’e başvurmuştuk. Cevap beklemekteyken ve bir sonuç çıkmamışken, aynı Sanayi Bakanlığı tekrar olayı bildirmemize rağmen bu yıl da bizi BİMER SANTES adında başka bir destek programına yönlendirdi. Şimdi bir o kadar da masraf yapıp SANTES’e mi başvurmamız gerek merak ediyorum. Biz destek beklerken bizi devamlı farklı yerlere yönlendiren Sanayi Bakanlığı yeni masraflar, yeni zaman kayıpları ve yeni eziyetlerle bizi karşı karşıya bırakıyor. Bu önemli projeler ülkemize önemli bir katma değer kazandıracakken yurtdışından yurtiçinden sipariş almamıza rağmen atıl durumda bekliyor.” Filiz, yetkililerin buna bir çözüm bulması gerektiğini ve girişimcilerin önünün açılmasını, hantal bürokrasinin hızlandırılması gerektiğini de sözlerine ekledi.