İktidar halka çok görüyor!

İktidar halka çok görüyor!

Türkiye'de zamların sağanak sağanak yağdığını kaydeden Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ömer Faruk Yazıcı, “İktidar ise memuruna, işçisine ve halkına sadaka verir gibi maaş artışı öngörüyor. Adalet, sadece bir kesime değil, herkese lazım” dedi

ZORLU GÜNLER GELİYOR!

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ömer Faruk Yazıcı, ülke gündemine dair Merhaba Gazetesi'ne özel açıklamalarda bulundu. Ülkenin ekonomi ve adalet başlıklarında çok büyük sıkıntılar yaşadığını dile getiren Yazıcı, Türkiye'de acilen güven ortamının oluşturulması gerektiğine de vurgu yaptı. Lüks Adalet Sarayları, cezaevleri inşa ederek adaletin tesis edilemeyeceğini söyleyen Yazıcı, önümüzdeki süreçte ekonomik olarak ise daha zorlu günlerin yaşanacağının da altını çizdi.

SON SEÇİMDE İKTİDARA MESAJ VERİLDİ

**Türkiye'nin son 18 yılını değerlendirecek olursanız, neler söylemek istersiniz?

-18 yıllık bir iktidar var. Biz, iktidarı değerlendirirken sadece yanlışlarını söyleyecek değiliz. Yaptıkları olumlu ve milletin faydasına olan icraatları da söylemek mecburiyetindeyiz. Saadet Partisi'ni diğer partilerden ayıran özelliği de bu. Bizim muhalefet anlayışımız, fayda merkezlidir. Hiçbir partiyi, lideri hasmımız olarak belirlemedik. Onların hiçbirini bir düşman olarak da görmedik. Konuştuğumuz her söz milletimizin ve memleketimizin yararına olacak seviyededir. Sayın Genel Başkanımız Karamollaoğlu'da bu prensiple gerekli eleştirilerini iktidara yöneltiyor. 18 yıllık iktidarın özellikle betonlaşma yörüngesinde ciddi yatırımları oldu. Vatandaş, yollarda daha kolay seyahat edebilir bir konfora ulaştırıldı. Kamu binaları yenilendi. Birtakım sosyal alanlar Türkiye genelinde oluşturuldu. Bazı baskı unsuru yapılan birtakım başörtüsü, İmam Hatipler ve benzeri problemler ortadan kaldırıldı. İşin sonuna baktığımızda 18 yıllık bir sürede yapılan iyi işler yetersiz kaldı ve geleceğimizi adeta sıkıntıya sokacak ölçüde hizmetler oldu. Bugün Türkiye genelinde yapılan bazı köprüler ve bazı otobanların, geçmişte yapıldığı gibi değil, insanları sıkıntıya sokacak düzeyde olduğunu görebiliriz. Geçiş ücretleri çok pahalı. Havaalanları, şehir hastaneleri konusunda çeşitli taahhütlerde bulunuldu. Birilerine hasta, geçiş, yolcu garantisi verildi. Aslında bu uygulama ile vatandaşımızın geleceği ipotek altına alınmış oldu. Bu hizmet türü doğru bir yaklaşım değil. Sayın Genel Başkanımız “Üretime yönelik olmayan bütün yatırımları durduracağız” çıkışı, aslında Türkiye'de bir dönüm noktasıdır. Evet havaalanları, otobanlar, köprüler, hızlı trenler, sağlık açısından değerlendirilecek olursa şehir hastaneleri güzel. Ama bu yatırımların hiçbirinin planı yapılmadı, öncelikleri belirlenmedi. Fizibiliteleri yapılmadan bu yatırımlar yapıldı. Verilen taahhütler ile yapım masrafları daha da yüksek bir miktar haline geliyor. Biz, işin bu yönünü eleştiriyoruz. Biz, bu gerçekleri topluma anlatırken zorlanıyoruz. Çünkü güçlü bir algı yönetimi yapıyorlar ve çok güçlü tanıtım ağları var. Vatandaş, gördüğüne daha çok inanır. Ama vatandaş, o gördüğünün yarın bir gün başına bela olacağını ancak o gün gelince anlar. 18 yılın sonunda vatandaş bu 18 yılın problemlerini yaşamaya başladı ve sorunları bizzat vatandaş kendisi yakından görmeye başladı. Son seçimlerde verilen mesajın anlamı da buydu.

AK PARTİ'Yİ YANDAŞ MEDYA AYAKTA TUTTU

**Peki tüm bu olumsuzluklara rağmen 18 yıl boyunca AK Parti'yi iktidarda tutan sebepler neler oldu?

-Medya, önemli bir güçtür. Propaganda imkânıdır. AK Parti iktidarının kendisi açısından en önemli sırt dayadığı yer yandaş medya oldu. Eğer ahlak merkeze alınmamışsa, siz dünyadaki bütün yayın organlarına da sahip olsanız, vatandaş er yada geç neyin doğru neyin yanlış olduğunu farkeder. Bugün dijitalleşen dünyada bir insan 15 dakika içinde ünlü de olabilir rezil de olabilir. AK Parti, 18 yıl boyunca medyanın desteğini alarak, bugünlere geldi ama artık bu da AK Parti'ye bir fayda sağlamıyor. Vatandaş, farklı mecralarda problemlerini dillendiriyor ve gerçekleri oradan öğrenebiliyor. Vatandaşa 18 yıl boyunca sürekli olumlu mesajlar verildi ve olumlu görseller izlettirildi. Ama bu bile insanların ve hayatın gerçeklerini yok etmeye belli bir süreden sonra katkı sağlamıyor. Vatandaşta 18 yıl boyunca oluşturulan algı sonucunda bir güvensizlik oluştu. AK Parti, medya üzerinde birtakım yayın politikaları anlamında baskı oluşturdu. Bu baskı fiili de olmayabilir. Doğrusu psikolojikti. Her ilde ilçede baskılar yaygınlaştı. İktidarın dün evet dediğini alkışlayan ve destekleyen yayıncılık anlayışı ile, bir gün sonrasında aynı konuya hayır diyene de aynı şevkle ve ölçüyle destekleyen bir yayın politikasından vatandaş sıkıldı. Vatandaş, bu tarz yayıncılık yapan medya kuruluşlarına gönlünü kapattı. “Bugün medyada biz ne dersek bizi alkışlarlar anlayışının kazandırmadığını” düşünmenin bir kazanım olduğunu iktidar sahipleri de artık görmelidir.    

TÜRKİYE'DE GÜVEN ORTAMI ARANIYOR

**Türkiye'de adalet ve ekonomi konusunda yanlış giden şeyler neler? Neden özellikle bu iki konuda çok zorlu günlerden geçiyoruz?

-Maalesef... Bugün Türkiye'nin en büyük problemi ekonomi. Ekonomik problemler vatandaşın artık daha net yaşadığı bir tablodan da anlaşılabiliyor. İşsizlik ciddi anlamda toplumun her kesiminde yaygınlaşıyor. Ekonominin bu noktaya nasıl geldiğine değinmek gerekir. Saadet Partisi olarak biz, ekonomik olarak birtakım veriler yayınlandığında, birtakım göstermelik yatırımlar yapıldığında bu ülkenin güçlenmesi için üretime dayalı ve üretimi merkeze alan bir ekonomik sistemle ancak bunun mümkün olabileceğini söylüyorduk. Ülke olarak üretim yapamazsak, başka ülkelerin liderlerinin attığı tweet ile ekonomimiz sarsılabilir. Güçlü üretimle ihracat yapamazsak istihdam alanı oluşturamayız. Vatandaş, bugün geçinemiyor. Türkiye'de zamlar sağanak sağanak yağıyor. Memura ve işçiye yapılan zamlara bakın. İktidar; işçisine ve memuruna sadaka verir gibi bir zam oranı açıklıyor. Bu tabloda Türkiye gelecek süreçte çok daha büyük sıkıntılar yaşayacak endişesi var bizde. Tabi bunu söylerken, vatandaşımızı geleceğimize dair ümitsizlendirmek için söylemiyorum. Bunu söylememizdeki maksat iktidar sahiplerinin önlem alabilmesi içindir. Eğer iktidar gidişatı göremiyorsa vatandaş yetkisini idare değil, irade sahiplerine vermelidir. Türkiye'deki bu problemlerin çözümü için en yetkili parti ise Saadet Partisi'dir. Geçmişte olduğu gibi, gelecek zamanda da Saadet Partisi, Türkiye ekonomisini güçlendirecek adımları atacaktır. Ekonominin iyi olması sadece bu saydıklarımızla mümkün olamaz. Bir ülkenin ekonomisinin iyi olabilmesi için o ülkede huzurun da tesis edilmesi gerekir. Eğer bir ortamda huzur varsa yatırımcı da yatırım yapar. Güvenin olmadığı ortamda yatırımcı parasını saklar. Bugün bunların hepsine yakından şahit oluyoruz. Yatırımcıların endişesi var. İnsanlar önünü göremiyor. Gelelim işin adalet boyutunu. Adaletin Türkiye'de ivedilikle tesis edilmesi lazım. Adalet başlığı adı altında güzel güzel Adalet Sarayları inşa ediliyor. Lüks cezaevleri yapılıyor. Her bölgede adliyeler yeniden inşa ediliyor. Adalet, böyle tesis edilemez. Dünyanın en büyük Adalet Sarayı da yapılsa, eğer adalet teraziniz bir milim şaşarsa, o yapılan Adalet Saraylarının adalete hiçbir katkısı olmaz. Yargıya, adalet sistemine vatandaş tarafından güvensizlik var. Toplum, kendini güvende hissetmiyor, huzuru yok.  Adalet, sadece bir kesime değil, her kesime sağlanmalıdır.

ERKEN SEÇİM İZLENİMLERİ VAR

**Türkiye'deki siyasi gidişatı nasıl görüyorsunuz? Ne oluşumlar konuşuluyor, gelecekte bir erken seçim bekliyor musunuz?

-Kurulması muhtemel yeni partilerin varlığı önemli. Türkiye'nin son yerel seçimlerle birlikte “siyasal ikliminde” bir değişiklik olduğu görülebiliyor. Değişim talepleri ile birlikte yeni oluşumların çıkması muhtemel görünüyor. Geçmişte iktidar partisi içinde önemli görevler yapmış bazı siyasi isimlerin bugün yeni oluşumlar çerçevesinde birtakım açıklamalar yaptıklarını takip ediyoruz. Saadet Partisi, bugün iktidara aday olan en güçlü partidir. Eğer bugün Türkiye'de birtakım sıkıntılar olduğuna inanılıyorsa, yine diyorum bu sıkıntıların tek çözüm noktası Saadet Partisi'dir. Yeni oluşumlara karşı bir söz söylemeyi de doğru bulmayız. Ama yeni oluşumlar yeni Saadet Partisi ile Türkiye'yi içinde bulunmuş olduğu sıkıntılı günlerden daha müreffeh günlere ulaştırmak çok daha mümkün. Bu durumun gerçekleşebilmesi içinde Saadet Partisi'nin 50 yıldır benimsediği politikalara sahip bir anlayışla ilerlenmesi gerekir. Yeni oluşumlar karşısında sayın Cumhurbaşkanının da bazı açıklamaları var. Erdoğan, “Ümmeti bölmeyin” diyor. “Mendakkadukka” diye bir tabir var. İnsan, ektiğini biçer. İnsan, ettiğini bulur. Sayın Cumhurbaşkanının zamanında yenilikçi hareket adı altındaki bölünme bugün, yıllar sonra kendi içlerinde oluyor. Adaleti, üretime dayalı ekonomik sistemi, liyakati, ahlakı önceleyen kişilerle önümüzdeki süreçte Saadet Partisi kongresi ile beraber sesimize ses, gücümüze güç katarak iktidar adayı olduğumuzu milletimize göstereceğiz. Sayın Genel Başkanımız önümüzdeki günlerde bütün siyasi liderlerle de bir araya gelecek. Çeşitli fikir alışverişlerinde bulunacak. Gelelim erken seçim meselesine. Türkiye, halkı, kurumları, vatandaşları ve ekonomisi seçimlerle çok yoruldu. İktidar, ekonomik problemleri vatandaşa daha az hissettirebilmek uğruna farklı gündemler arayışına girdi. Bu arayışlar tükenirse, seçim bir koz olarak ortaya konulabilir mi? Olabilir. Yapılan son siyasi hamleler, erken seçim olacakmış izlenimi de vermiyor değil! Erken seçim olmasını da Saadet Partisi olarak doğru bulmuyoruz.

RÖPORTAJ: EMRE ÖZGÜL

4-2-074.jpg

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.