Bizim gibi normal insanlar bir anne ve babanın beraber olması ile dünyaya gelir ve Allah’ın takdir ettiği ömür sona erince de ölür ve bu dünyadan ayrılır.

Hz. İsa (AS) ise dünyaya gelişi ve dünyadan ayrılışı itibariyle sıra dışı bir insandır. Tabi bu “sıra dışı” tabirinin İslami literatürdeki karşılığı “mucize”dir.

Evela Hz. İsa’nın anneannesi olan İmran’ın hanımı, Hz. Meryem’e hamile olunca doğacak çocuğunu erkek tahmin ederek onu Allah için Beyt-i Makdis’e adamak istemiş, ancak çocuk kız olunca biraz tereddüd etse de yine adağını yerine getirip onu mabede teslim etmiş.

Aradan yıllar geçtikten sonra da Hz. Meryem hiçbir erkekle alakası, beraberliği olmadan tam bir mucize olarak Hz. İsa’yı dünyaya getirmiştir.

O zaman bu işi akılla izah edemeyen kimseler kendisine kötü gözle bakarak, iftira etmek istedilerse de Hz. İsa beşikte iken yine mucize olarak konuşmuş durumu izah etmiştir.

Vaktiyle Hz. Adem’i ortada anne de, baba da yokken topraktan yaratan Allah, Hz. İsa’yı da böyle dilemiş, böyle yaratmıştır.

Daha sonra, önceden pek çok peygamberin katili olan yahudiler tarafından Hz. İsa da öldürülmek istenmiş ama Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle Allah yine bir mucize olarak onu göğe çekmiş ve onların elinden kurtarmıştır.

Dolayısıyla Hz. İsa’nın dünyaya gelişi gibi, dünyadan ayrılışı da ayrı bir mucizedir.

Birkaç gün sonra kutlanacak olan Yılbaşı gecesi doğduğu iddia edilen Hz. İsa’nın gerçekten o gün doğup doğmadığı ise tartışmalıdır ve kesin değildir.

 Bazı hristiyanlar Hz. İsa’nın 24 Aralığı 25 Aralığa bağlayan gece, bazıları da 5 Ocağı 6 Ocağa bağlayan gece doğduğunu söylerler. Bu geceler de hristiyan aleminde farklı farklı “Noel” olarak kutlanır. Hatta Hz. İsa’nın doğum günü gibi doğum yılı da kesin sabit değildir. Onun doğum yılının Miladın sıfır yılı olduğu da tartışmalıdır.

Aradan 2 bin küsür sene geçmiş bir insanın doğum tarihinin çok net olarak bilinmemesinde şaşılacak bir taraf yoktur, çok normaldir. Zira bırakın 2 bin veya 2 yüz sene öncesini, halen hayatta olup da yaşı 90’a 100’e varmış ve tevellidi Rumi takvime göre olan pek çok insanın bile doğum tarihi de, yaşları da kesin belli değildir.

Hatta bırakın böyle yaşlıları pek çok orta ve genç yaştaki insanın bile doğumlarında “gerçek doğum tarihi, nüfus cüzdanında yazan tarih, mahkeme kararıyla değişmiş tarih…” gibi ihtilaflar hep olagelmiştir.

Konya’da eskiler arasında da “Ben leylekler göçerken doğmuşum, bağ bozulurken, pekmez kaynadılırken, İsmet Paşa başa geçince, doğmuşum” ya da “Seferibirlikte 3 yaşındaymışım, Dedem Yemen’e gitmiş o sene ben doğmuşum, emmimin oğluynan benim aramda 4 yaş var…” gibi uzayıp giden ve içinden çıkılması güç doğum tarihleri vardır.

Neticede Hz. İsa da kesin olmamakla beraber bugünlerde dünyaya gelmiş bir peygamberdir. Peki biz bir peygamberin doğum günü varsayılan günü veya geceyi nasıl geçirmeliyiz, inşallah bunu da Çarşamba günkü yazımızda anlatacağız.