Hüseyin Saydam: Eğitim Sistemi S.O.S veriyor

Hüseyin Saydam: Eğitim Sistemi S.O.S veriyor

Saadet Partisi Konya İl Başkanı Hüseyin Saydam, "20 yılda eğitim-öğretimin tamamen canına okudular. Mevcut idarecilerimiz 20 yıldır iktidardalar. Eğitim sistemi S.O.S veriyor" dedi

Saadet Partisi Konya İl Başkanlığı okulların yüz yüze eğitim kararı ve yeni eğitim öğretim yılının başlamasından dolayı parti il binasında basın açıklaması düzenledi. Basın açıklamasında konuşan Saadet Partisi Konya İl Başkanı Hüseyin Saydam, “Kimi yeteneğine göre ölçmüşler de ona göre meslek sahibi olmuş, ona göre iş bulmuş? İyi ki ülkemizde yaygın bir marketler zinciri var da avukatlarımız, öğretmenlerimiz, mühendislerimiz oralarda iş bulabiliyorlar. Bu eğitim sistemi sos vermektedir” dedi.

“EĞİTİM ÖĞRETİMİN TAMAMEN CANINA OKUDULAR”

Parti olarak eğitim politikalarına önem verdiklerini belirten Saydam, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğitim yılı birçok problemi ile birlikte başlamış oldu. Zaten yıllardır problemleri bitmeyen, değişen iktidarlar elinde oyuncak edilmiş bir eğitim sistemimiz var. Diyelim ki geçmişte koalisyonlar dönemi vardı. Durmadan iktidarlar değişiyordu. İktidarla birlikte eğitim sistemi de, zihniyeti de değişiyordu. Pe ki son 20 yıldır ne var? Tek başına bir iktidar var. Bu dönem, problemleri en aza indirilmiş bir eğitim sistemi kurulabilirdi. Ama maalesef bu dönem eğitimimiz koalisyonlar döneminden de geriye gitti. Ülkemizi idare edenler, her meseleyi berbat ettiler. Her şey berbat oldu da! Eğitimin-öğretimin tamamen canına okudular. Mevcut idarecilerimiz 20 yıldır iktidardalar. Bir nesil tamamen, araya hiç başka iktidar girmeden, şu anki iktidarın kontrolünde yetiştiler. Doğumundan itibaren kreşi, anaokulu, ilköğretim, ortaokul, lise, her yerde övündükleri her yere açtıkları üniversiteler, imam-hatip okulları. Bu iktidarın bununla alakalı hiç bir bahanesi olmamalı. İş veremediniz tamam, meslek sahibi yapamadınız ona da tamam. Haydi bunları bir kenara bırakalım en azından ahlâken eğitimli bir toplum yetiştirebilirdiniz. Ama onu da yapmadınız. İşe maddi tarafından bakacak olursak, Ahlak ve Maneviyat tarafını bir kenara bırakalım; geldiğimiz süreçte tamamen umutsuz, bunalıma girmiş, gelecek kaygısı içerisinde hareket eden ve ülkeyi terk etmeyi düşünen bir nesil oluştu. Bu da ülkemiz geleceği açısından gerçekten endişe verici.”

“AŞI VE PCR TESTİ DAYATILMAMALI”

Pandemiyle birlikte problemlerin bir kat daha arttığına dikkati çeken Saydam, şunları ifade etti: “Okullarına ihtiyaçları arttı. Okul idarecisi hocalarımız bir çabanın gayretin içerisinde. Rabbim yardımcıları olsun. Bu arada şu hususu da ifade etmekte fayda buluyoruz. Her alanda dayatılmaya çalışılan özellikle de okulların açılmasını bahane ederek eğitim camiasına dayatılan aşı ve pcr testi dayatmasını da kesinlikle doğru bulmuyoruz. Sağlık Bakanımızın, Bilim Kurulu üyelerinin bile kesin faydasının olup olmadığını bilmedikleri, sonuçları alınmamış adına aşı dedikleri sıvının dayatılmasını doğru bulmuyoruz. Bu konuda kesin olarak aşı olanların hastalığa yakalanmayacağı söylenmemektedir. Aşı olanların da hastalığa yakalanabileceği, sadece hastalığı hafif atlatacağı söylenmektedir. Hafif atlatacağı söyleniyor da, o da kesin değil. Eğer bu böyle ise, yani aşı olanlar da bu hastalığa yakalanabiliyorsa, bu mantığa göre o halde aşı olanlardan da PCR testi istenmelidir.”

“BETONA VERDİKLERİ ÖNEM KADAR İNSANIMIZA ÖNEM VERMEMİŞTİR”

Öğrencilerin gelecek kaygısı taşıdığını ifade eden Saydam, sözlerini şöyle tamamladı: “Öğrencilerimizin farklı farklı problemleri var. Gelecek kaygıları var. Velilerimizin problemleri var. Doğru dürüst verilemeyen bir eğitimin ekonomisi de velilerimizin canını yakmaktadır. Birçoğu ithal gelen, sağlıksız kırtasiye ürünleri, okul kıyafetleri, okulların karşılanamayan ihtiyaçları doğrultusunda küçük görünse bile toplanan paralar, servis ücretleri, ek ders kitapları, internet giderleri gibi birçok kalem velilerimizi kara kara düşündürmektedir. Yine bu kadar masrafın sonunda çocuğunun geleceği kaygısı da işin başka bir boyutu. Hepsi ayrı ayrı problem. Günlerce konuşmak gerekir Bu eğitim sistemi sos vermektedir. Ülkemiz adına endişe vericidir. Bir taraftan sanayici ve iş insanları nitelikli, yetişmiş, kalifiye işgücü bulamadığından yakınırken diğer tarafta diploma sahibi iş arayan (veya iş aramaktan ümidini kesmiş) yüz binlerce gencin olması, eğitimin iyi planlanmadığını göstermektedir. Uzun vadeli bir vizyonla eğitimin planlandığı, okul kontenjanları ve puanlarının buna göre belirlendiği, gençlerin temel eğitimden sonra yeteneklerine göre yönlendirildiği, açık olan alanlara aile ve öğrencilerin tercihini sağlamak için gerekli teşviklerin yapıldığı bir eğitim sisteminde ne iş insanları kalifiye eleman aramak durumunda kalır ve ne de gençler işsizlikten yakınır. Ülkemizde 15-34 yaş grubunda 10. milyon genç, iş gücü içerisinde değildir. 11 milyon genç “Ne eğitimde ne istihdamda” diye tabir edilen ve son zamanlarda “ev genci” diye anılan bu gençler ne okuyor ne de çalışıyor. Resmi rakamlara göre 797 bin üniversite mezunu işsiz gencimiz varken, 1 milyon 211 bin üniversite mezunu gencimiz de iş gücüne dahi katılamamaktadır. Geldiğimiz son noktada iktidar betona verdikleri önem kadar insanımıza önem vermemiştir. Ülkede betona yapılan yatırım kadar, insana yapılacak yatırım düşünülmemiştir. İnsanımızın eğitimi için, onun geleceği için herhangi bir planlama, bir fizibilite yapılmamıştır.”

SAİT ÇELİK

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum