Ey Cân
Can kulağını aç da dinle! Bak, neler inecek özüne. Allah'ın Kitabı, Rasûlü'nün Sünnetinden cân huzmeleri süzülecek kalbine! Bak, neler var oralarda… Nice binler hakikat ve marifet. Her biri binler can katacak cânına…
Ey Cân!
Düşünür müsün sana can vereni? Nedir acep o can? Nedir canlarda cân olan? Bil ki O'na gideceksin bir gün. Geldiğin gibi. Ama geldiğin gibi git olur mu? Tertemiz, pırıl pırıl… Canında O Cânı bularak… O muhabbete ererek… Hasretiyle yan da git…
Ey Cân!
Can kulağını bir daha aç! Bak neler duyacaksın!
Hani topraktın bir zamanlar… Şekle kondun… Sonra bir cân üflendi sana. Canlandın... Baktın etrafına… Bir şeyler öğrenmeye çalıştın. Sana can veren, sana öğretti dilediği kadar. Secdeye davrandın… İmtihanı kazandın… Sonra birisi düşman oldu sana. Belki de unuttun… Sonra ete, kemiğe büründün; kan oldun, can oldun. Evet, Cân… Sonra da aldandın dünyaya… Unuttun sana can vereni, canlı tutanı, canlarla kılanı. Çünkü birisi daha karıştı işine… O isteğin, arzun, heveslerin… Nefsin… Berbâd etti seni, seni istemeyen, seninle mücadele eden şeytanın ve nefsin… Unutturdu sana cân bahşedeni… Bakıp-gördüreni, işittirip-düşündüreni… Yedirip-içireni…
Âh can!
Bu muydu yapacağın kendine? Nasıl da zulmettin kendine! Hani atandı yıllarca ağlayıp gözyaşı döken! Sonra affedilen… Örnek almaz mısın ondan?
Hadi gel!
Canda cânı bulanlardan bir şeyler al!
Âlimlerden ilim,
Âriflerden marifet,
Hakîmlerden hikmet,
Şâkirlerden şükür,
Zâkirlerden zikir,
Daha neler neler…
Eğer bunları birisinde bulursan, o sana yeter…
Ey Cân!
Ey gama bürünen, ey hüzünlenen!
Nedir bu gam, bu hüzün?
Dünyaya mı yoksa bütün bunlar? Geç ondan! Değer mi hiç! Hani sen dünya için yaratılmamıştın! Hani ebediyete gidecektin! Ne çabuk unuttun? Nedir bu halin? Bitmeyecek mi sandın dünya hayatın? Gam ve kederler de bitecek bir gün ve sona erecek dünya sürgünün…
Ey gaflete bürünen!
Bilesin ki dünya üç gündür. Biri dün idi, öldü. Biri yarın; bilinmez ki sana var mıdır? Biri de bugün. Yani şu an. Haydi, ne durursun; O'na arzet halin! Dününü temizle, yarının için iste, bugününü dolu kıl! Bil ki, değmez dünya hüzne. Var ya sende O'na îman, O'nu tanıma… O halde aldırma! Gaflete dalma, uyan!
Ey Cân!
Açtın mı can kulağını?
Duydun mu bütün bunları?
Haydi, durma öyleyse!..
Ey Cân!
Düşünür müsün sana can vereni? Nedir acep o can? Nedir canlarda cân olan? Bil ki O'na gideceksin bir gün. Geldiğin gibi. Ama geldiğin gibi git olur mu? Tertemiz, pırıl pırıl… Canında O Cânı bularak… O muhabbete ererek… Hasretiyle yan da git…
Ey Cân!
Can kulağını bir daha aç! Bak neler duyacaksın!
Hani topraktın bir zamanlar… Şekle kondun… Sonra bir cân üflendi sana. Canlandın... Baktın etrafına… Bir şeyler öğrenmeye çalıştın. Sana can veren, sana öğretti dilediği kadar. Secdeye davrandın… İmtihanı kazandın… Sonra birisi düşman oldu sana. Belki de unuttun… Sonra ete, kemiğe büründün; kan oldun, can oldun. Evet, Cân… Sonra da aldandın dünyaya… Unuttun sana can vereni, canlı tutanı, canlarla kılanı. Çünkü birisi daha karıştı işine… O isteğin, arzun, heveslerin… Nefsin… Berbâd etti seni, seni istemeyen, seninle mücadele eden şeytanın ve nefsin… Unutturdu sana cân bahşedeni… Bakıp-gördüreni, işittirip-düşündüreni… Yedirip-içireni…
Âh can!
Bu muydu yapacağın kendine? Nasıl da zulmettin kendine! Hani atandı yıllarca ağlayıp gözyaşı döken! Sonra affedilen… Örnek almaz mısın ondan?
Hadi gel!
Canda cânı bulanlardan bir şeyler al!
Âlimlerden ilim,
Âriflerden marifet,
Hakîmlerden hikmet,
Şâkirlerden şükür,
Zâkirlerden zikir,
Daha neler neler…
Eğer bunları birisinde bulursan, o sana yeter…
Ey Cân!
Ey gama bürünen, ey hüzünlenen!
Nedir bu gam, bu hüzün?
Dünyaya mı yoksa bütün bunlar? Geç ondan! Değer mi hiç! Hani sen dünya için yaratılmamıştın! Hani ebediyete gidecektin! Ne çabuk unuttun? Nedir bu halin? Bitmeyecek mi sandın dünya hayatın? Gam ve kederler de bitecek bir gün ve sona erecek dünya sürgünün…
Ey gaflete bürünen!
Bilesin ki dünya üç gündür. Biri dün idi, öldü. Biri yarın; bilinmez ki sana var mıdır? Biri de bugün. Yani şu an. Haydi, ne durursun; O'na arzet halin! Dününü temizle, yarının için iste, bugününü dolu kıl! Bil ki, değmez dünya hüzne. Var ya sende O'na îman, O'nu tanıma… O halde aldırma! Gaflete dalma, uyan!
Ey Cân!
Açtın mı can kulağını?
Duydun mu bütün bunları?
Haydi, durma öyleyse!..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.