Erdoğan'dan TBMM'ye fezleke çağrısı

Erdoğan'dan TBMM'ye fezleke çağrısı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis'teki dokunulmazlık fezlekeleriyle ilgili açıklama yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis’teki dokunulmazlık fezlekeleriyle ilgili, “Bu fezlekeler parlamentonun raflarında çürümemeli. Gereği yapılmalı. Bu parlamento içerisinde parlamento bunlara nasıl tavır koyacak millet de bunu görecek” dedi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi öncülüğünde "Suriye'de Savaşa Hayır" bildirisi yayımlayan, 200'den fazla aydın, sanatçı, yazar ve aktiviste yönelik eleştirilerine devam ederek, "Çukur açanı açtığı çukura gömerek, imza atanı attığı imzanın utancına gark ederek hepsinin üstesinden geleceğiz" diye konuştu.

Cumhurbaşkanlığı Sarayın'da düzenlenen 21. Muhtarlar Toplantısı'nda konuşan Erdoğan, "Türkiye'yi terör örgütü DAEŞ'e yardım ediyor gibi göstermek millete düşmanlık değil midir?" dedi

Erdoğan'ın konuşması özetle şöyle:

"Ülke ve millet olarak kritik günlerden geçtiğimiz bu günlerde bu toplantının birliğimizin bir sembolü olduğuna inanıyorum. Bugün yaşadığımız hadiselerin arkasında bizi yeniden o acı günlere döndürmek var. Bir dönem hakimiyet alanı 24 milyon kilometrekare bulan Osmanlı, 1913'te bile 5 milyon metrekare toprağa sahipti. Cumhuriyetimizi kurduktan sonra 780 bin kilometrekare Hatay'ı da sınırlarımıza kattıktan sonra elimizde kalmıştır.

Bugün birileri çıkmış bu büyük parçanın bir kısmını bizden koparmak için içeride ve dışarıda oyunlar yapıyor. 79 milyon vatandaşımızın tek birini dahi gözden çıkarma, bir karış vatan toprağı verme lüksümüz yoktur. 780 bin kilometre kare bizim son sınırımızdır. Bu topraklardan tek bir santim bile feda etme hakkına sahip değiliz. Eğer milli bütünlüğümüze gölge düşürecek bir şey olursa şehitlerimiz, gazilerimiz bizden davacı olur. Bugün bölgemizde ve dünyanın dört bir yanında umudunu Türkiye'ye bağlamış yüz milyonlarca insan bizden davacı olur.

Biz güçlüyüz diyenler var ya, onların güçleri garip gurebaların yanında değil. Biz ilk günden beri Somali'ye ulaştık, devlet, hükümet olarak, STK'lar olarak orada bulunduk. 80 bin kilometrekarelik alanda bir büyükelçilik inşa ediyoruz. Bütün bunlarla birlikte, ülkesine ve milletine zarar verecek davranışlarda olan yok mu, elbette var.

Bir kısmı cehaletten böyle konuşuyor. Bir kısmı kafasının içindeki ihanet çukurunda debeleniyor. Hepsinin geçmişleri ve zihin dünyalarında bir arıza mutlaka vardır. Bu kişiler kendilerini ne bu millete, ne bu ülkeye ait hissetmiyorlar. Bunlar arasında ülkemize saldıran eli silahlı teröristler var. Uluslararası toplumda Türkiye'yi müşkül durumda göstermek için malzeme üretenler var. Somali bugün Türkiye'nin gözünün içine bakıyor. Bize güçsüz diyenlerin gücü mazlumların, mağdurların yanında değil biz her türlü teröre rağmen Somali'nin yanında bulunduk. Türkiye'yi terör örgütü DAEŞ'e yardım ediyor gibi göstermek millete düşmanlık değil midir? Türkiye güçlü bir ülkedir. Çukur açanı açtığı çukura gömerek,İmza atanı attığı imzanın utancına gark ederek hepsinin üstesinden geleceğiz

Tüm  dünyaya, özellikle de batı ülkelerine soruyorum. Hangi ülke Türkiye’deki terör eylemlerinin, canlı bombaların, sınır ihlallerine maruz kalıp da Türkiye kadar itidalli, soğukkanlı davranabilir. 11 Eylül sonrası ABD’de, İngiltere’de metro saldırısının ardından, Fransa’da çeşitli eylemler sonrası yaşananları gayet iyi biliyoruz. Son olarak Avrupa ülkelerinin mülteci sorunu karşısında yaşadıkları panik hala devam ediyor. Öyle mi, koskoca bir ülkeye bir avuç mülteci gidiyor, bugün bizim sadece Kilis ilimize gelen mülteci sayısı kendi nüfusunun üstünde. 130 bin civarında. Kilis’in nüfusu 127 bin. Hale bak ya. Ama Kilis halkı, niye bu mülteciler buraya geldi demiyor. Onlar muhacir, biz ensarız diyor. Gönlünü açıyor.

Herhangi bir terör tehdidinden öte, canını kurtarmak, kendini bir geleceğe adamak üzere bir çaba var. Tüm bunlara karşı Türkiye, sadece Temmuz’dan bu yana 300 güvenlik gücünün şehadetiyle sonuçlanan, eşi benzeri görülmemiş bir terör tehdidiyle karşı karşıya. Canlı bomba saldırılarında 200’e yakın vatandaşımızı kaybettik. Bütün bunlar karşısında Türkiye’yi ısrarla bölgesindeki terörle mücadelenin dışında tutmak isteyenlerin amacının başka olduğu ortadadır. Türkiye’nin mücadelesi sadece ve sadece terörizme karşıdır. Israrla Türkiye’yi Suriye’de saldırganlıkla suçlayanlara şunları hatırlatmak isterim. Kürtler ülkemde benim vatandaşımdır, kardeşimdir.  Bizim Kürt kardeşlerimle bir sorunum yok. Bizim sorunumuz teröristlerledir. Kaldı ki, terörist Kürt vatandaşların içinden de çıkar, başka etnik unsurlardan da çıkar. Bunu biz gayet iyi biliriz.

Kürtler, bağımsızlığımızın ilanında eşit vatandaşlar olarak yerlerini almışlardır. Terör örgütü en büyük kıyımı Kürt kardeşlerime karşı yapmıştır. Bunu da böyle bilelim. Hendeklerin, bombalı barikatların mağduru öncelikle Kürt kardeşlerimizdir.

Dağa kaçırılan Kürt çocuklarımız, kızlarımız zannediyor musunuz ki kendileri gidiyorlar. Ölüm tehdidiyle gidiyorlar, sonra da değerlerini kaybediyorlar. Suriye rejimi ülkedeki Kürtlere nüfus cüzdanı bile vermiyordu. Zalim Esed’e iyi günlerimizde söylüyordum, “Bunlar şöyledir, böyledir” diye bana kırk dereden su getiriyordu. Ama şimdi araları gayet iyi, dayanışma içindeler.

Bir milletvekili, sözüm ona teröristin taziye evinde baş gösteriyor. Meclis’te biri buna sahip çıkıyor. Böyle milletvekilliği olmaz. Bunlar geçmişte ne diyordu? 'Bize demokratik bir süreç imkânı vermiyorlar.' Ya girdiniz. Siz parlamentoya girdiğinizden bu yana hiç rahat durdunuz mu? 80 milletvekili aldığınız anda yine terör örgütü çığırtkanlığı yapıyordunuz, Kürt kardeşlerimizi sokağa çağırıyordunuz. Artık Türkiye’de bu işlerin bir düzene girmesi gerekiyor. Bölücü örgütün sözcülüğünü yapmak dışında hiçbir işe yaramayan partiye, ne milletvekillerine ne bu milletin, ne de bizlerin tahammül etmek gibi bir gayreti olamaz.

Örgütün sığınaklarında terör örgütüne canlı kalkanlık yapan, teröristle kol kola yürüyen milletvekili değil, teröristin ta kendisidir. Meclis’in önümüzdeki günlerde milletimizin hissiyatını karşılayacak tedbirleri alacağına inanıyorum. Meclis’e gönderilen bu fezlekeler Meclis’te karşılığını bulmalıdır diye düşünüyorum. Tüm milletvekili sağduyulu davranarak gereğini yapmalıdır. Artık milletimizin buna tahammülü kalmamıştır. Neymiş efendim, parti kapanması, milletvekilleri de tutuklanmak istiyorlarmış, bunun için de sürekli tahrik edici beyanlarda bulunuyorlarmış. Parti kapatmaya karşıyım. Suçu işleyen kurum değil, bireydir. Dolayısıyla da ceza kuruma değil, bireye verilmelidir. Kimse bu insanlar, bedelini ödemelidir. Anayasamız ve yasalarımız ortada, eğer bir milletvekili terörle mücadelede suç olarak belirlenen bir tutum içindeyse gereği yapılmalıdır.

Hem DAEŞ’in, hem rejimin hem de YPG’nin hedefi birbirleri değil, Suriye halkının gerçek temsilcisi olan muhaliflerdir. El Nusra da DAEŞ’e karşı savaşıyor. Ona niye kötü diyorsunuz? El Nusra kötü ama PYD’yle YPG iyi. Olay farklı. El Nusra’nın bulunduğu konum farklı olduğu için iyi teröristler, kötü teröristler.

Tüm Batı, tüm dünya. Amerika, Rusya, İran, AB, BM, maalesef Suriye’de insan onurunun yanında dik bir duruş sergileyemedi. Bu ülkelerin hepsi kendi hesapları uğruna, rejimin ve ona destekleyenlerin yarım milyon insanın katletmesine doğrudan veya dolaylı olarak rıza gösterdiler.

PYD ve YPG de, tıpkı PKK gibi, DAEŞ gibi, El Kaide gibi terör örgütüdür. PKK’ya nasıl bakıyorsak, PYD ve YPG’ye de aynı şekilde bakmaya devam edeceğiz. Bizim ısrarla terör örgütü dediğimiz bir örgüte çok daha ısrarlı bir şekilde “Terör örgütü değildir” denmesi müttefikliğin ruhuna yakışmaz. Bu iş için Türkiye için bir beka meselesidir. Müttefiklerin yol ayrımına geldiğini anlatmak için meseleyi nasıl anlatabiliriz, inanın anlamakta zorlanıyorum. YPG ve PYD de ateşkes kapsamının dışında olmalıdır. PYD ve YPG Rusya’yla bir olup muhaliflerin belini kırarak DAEŞ’in en büyük destekçisi olmuştur.

Başsağlığı güzel ama tedbirler nerede? PKK tamam, PYD ve YPG’yi neden terör örgütü ilan etmiyorsun? PKK’yla yapamadığınızı PYD ve YPG’yle mi yapmak istiyorsunuz? Asla temenni etmeyiz ama yarın Washington’da, Brüksel’de bunlar olduğunda aynı üzüntüyü duyarız. Acılar arasında asla ayrım yapmıyoruz. Artık bu komediye bir son verilmelidir. Ben “PKK’yla birlikte hareket ediyorum” diyen bir örgüte “Hayır, senin bağlantın yok” demek, bizim aklımızla alay etmektir.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum