Ekonomi kriz öncesine dönüyor

Ekonomi kriz öncesine dönüyor

Durmuş Yılmaz, Türkiye ekonomisinin kriz öncesine yaklaştığını ancak Avrupa ülkelerindeki yaşanan ekonomik sıkıntıların Türkiye’nin dış ticaretini olumsuz etkilediğini vurguladı.

Sanayi Odası tarafından Dünya Gazetesi’nin katkılarıyla Dedeman Otelde “Para Politikaları” konulu panel düzenlendi. Panele Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Konya Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil ve çok sayıda sanayici ve iş adamları katıldı. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, gelişmiş ülkelerin ekonomilerinde toparlanma hızına ilişkin aşağı yönlü risklerin devam etmekte olduğunu, kırılganlıkların sürdüğünü, buna karşın gelişmekte olan ülkelerin büyüme performansının göreli olarak daha olumlu bir seyir izlediğini söyledi. Yunanistan, İspanya, İrlanda ve Portekiz gibi Avrupa’nın gelişmiş ülkelerinde yaşanan cari açıkların Avrupa’da endişe yarattığını belirten Yılmaz, Türkiye’nin ekonomisindeki düzelme ile kendisini bu ülkelerden ayrı tuttuğunu vurgulardı.
Yılmaz, istihdam piyasalarına bakıldığında, gelişmiş ülkelerin emek piyasalarındaki olumsuz görünümün sürdüğünü ifade ederek, ''Türkiye'de ise istihdam koşullarındaki iyileşme devam etmekle beraber işsizlik oranlarının bir müddet daha kriz öncesine kıyasla yüksek seviyelerde seyredeceği tahmin edilmektedir'' dedi. Küresel kredi piyasalarında ise durağan seyrin devam etmekte olduğunu vurgulayan Yılmaz, gelişmiş ülke ekonomilerine kıyasla Türkiye'de kredi hacminde yüksek artışlar yaşandığını söyledi. Yılmaz, Merkez Bankasının temel amacının fiyat istikrarını sağlamak olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: ''Finansal sistemde istikrarı sağlayıcı ve para ve döviz piyasaları ile ilgili düzenleyici tedbirleri almak bankanın temel görevleri arasındadır. Merkez Bankası, kuruluş kanunu gereği Türkiye'de finansal istikrardan sorumlu kurumlardan biridir. Türkiye, 2002 yılından beri izlediği basiretli para ve maliye politikaları ile bankacılık sistemine ilişkin düzenleyici ve denetleyici uygulamalar neticesinde, yurt içinde finansal risklerin ortaya çıkmasını engellemiş ve küresel krizden en hızlı çıkan ekonomiler arasında yer almıştır. Ekonomi politikalarının, küresel kriz sırasında olduğu gibi krizden çıkış sürecinde de yeni dönemin özelliklerine uygun olarak şekillenmesi gerekmektedir. Son dönemde aldığımız ilave önlemler, önümüzdeki dönemde tüm dünyayı etkisi altına alacağını düşündüğümüz yeni konjonktüre karşı bir hazırlık olarak değerlendirilmelidir. Bu yeni konjonktürün temel özellikleri, güvenilir ve dinamik yükselen piyasa ekonomilerine yoğun sermaye akışı sonucunda, bu ekonomilerde aşırı ısınma, aşırı borçlanma ve varlık balonları oluşması riskinin belirmesi ve cari açığın finansal istikrarı tehdit edecek düzeylere ulaşma ihtimalidir.'' 
GELİŞMİŞ ÜLKELERDEKİ SORUNLAR BİZİ ETKİLİYOR
2003-2007 arası dönem ile kriz sonrası yeni konjonktür arasındaki farkların iyi anlaşılması gerektiğini dile getiren Yılmaz, ''Gelişmiş ülkelerin yaşadığı problemler nedeniyle dış talep zayıf seyretmektedir ve bir süre daha zayıf kalması beklenmektedir. Gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasında büyüme farkı çok yüksek seviyelere çıkmıştır ve bu durum orta vadede devam edecektir. Küresel ekonomide belirsizlik ve zayıflık, doğrudan yatırım iştahını azaltmaktadır. Sermaye akışı, doğrudan yatırım yerine portföy ağırlıklı gerçekleşmektedir. Mali baskınlığın sona ermesi ve finansal sistemin güçlü yapısı, Merkez Bankasının hareket alanını genişletmektedir'' dedi. 
KRİZ ÖNCESİNE ULAŞMAK ZAMAN ALACAK
Ekonomiyle ilgili genel bir değerlendirme yapan Yılmaz, şunları kaydetti:  ''İç talepteki güçlü artışın desteğiyle iktisadi faaliyet toparlanmaya devam etmekte, buna karşılık dış talebin zayıf seyri nedeniyle imalat sanayinde kapasite kullanımının kriz öncesi seviyelere ulaşmasının zaman alacağı tahmin edilmektedir. İstihdam koşullarındaki iyileşme sürmekle beraber işsizlik oranları halen yüksek seviyelerde bulunmaktadır. Dolayısıyla, önümüzdeki dönemde işlenmemiş gıda fiyatlarındaki düzeltmenin de katkısıyla enflasyonun düşmeye devam etmesi ve yılın sonunda yüzde 6,5 olan hedefimize yakın seviyelerde gerçekleşmesi beklenmektedir.'' 
ALINAN TEDBİRLER
Merkez Bankasının temel amacının fiyat istikrarını sağlamak ve korumak olduğunu belirten Yılmaz, ''Bununla birlikte, finansal sistemde istikrarı sağlayıcı tedbirler almak da Merkez Bankasının temel görevleri arasındadır. Mevcut konjonktürde ekonomimizde gözlemekte olduğumuz iç ve dış talebin büyüme hızlarındaki ayrışma ve hızlı kredi genişlemesi cari açığı artırmaktadır. Buna ilave olarak, Avrupa ve ABD ekonomilerindeki son gelişmeler ve alınan kararlar, küresel ölçekte parasal genişlemeye yol açarak, cari açığın Orta Vadeli Programdaki (OVP) öngörüleri aşma ihtimalini gündeme getirmiştir'' dedi. 
ZORUNLU KARŞILIK ORANLARI
Yılmaz, alınan kararların fiyat istikrarı üzerindeki etkilerini yakından takip edeceklerini söyleyerek şöyle konuştu: ''Para Politikası Kurulu son toplantısında daha düşük bir politika faizi, daha geniş bir faiz koridoru ve daha yüksek zorunlu karşılık oranlarının uygun bir politika bileşimi olacağını değerlendirerek bu doğrultuda kararlar almıştır. Ayrıca, finansal istikrarı desteklemek amacıyla, Türk Lirası cinsinden mevduatın vadesinin uzamasını teşvik edecek şekilde zorunlu karşılık oranlarını vadelere göre farklılaştırılmış ve daha önce zorunlu karşılığa tabi olmayan bazı yükümlülük kalemleri zorunlu karşılık kapsamına dahil edilmiştir. Alınan bu önlemlerin, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun dün açıkladığı yeni tedbirlerle birlikte, 2011 yılı makro ekonomik görünümünün OVP'deki cari açık öngörüsü ile uyumlu hale getirdiğini memnuniyetle ifade etmek isterim. Alınan kararların fiyat istikrarı ve finansal istikrar üzerindeki etkileri yakından izlenecek, gerektiğinde ilave tedbirler devreye sokulabilecektir.''
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.