Dünyaya bir daha mı geleceğiz?
Dünyaya bir daha mı geleceğiz? Şeytanın en etkin kullandığı ve ağır tahribata yol açan etkili bir soru. Cevabı belli. Üstelik bu dünya hayatının nasıl geçici süslerden ibaret olduğunu barındırıyor içinde. Gel gelelim hayatımızda bu soruyla başlamakta haramlara atılan ilk adımların çoğunluğu.
Dünyaya bir daha mı geleceğiz? Vurgusu aynı soru üzerinden farklı yansımalarla yaşantıları şekillendiren kırılma noktası olabiliyor.
**
Nasıl bir dünya hayal ediyoruz ki her istediğimizi yapıp, rastgele bir hayat yaşayıp mutlu olalım! Bu mutluluk zannıyla ömür geçirelim de sonu gelmesin! Rüya gibi bitivermesin?
**
Bizler faniyiz her şeyin, her birimizin ve üzerinde yaşadığımız bu dünyanın da bir sonu var. Peki sonra? Bu dünyaya bir daha mı geleceğiz argümanıyla gün geçirenler, Bu dünyaya tekrar gelmek istedikleri gün geldiğinde ne olacak?
**
Onların ateşin karşısında durdurulup "Ah, keşke dünyaya geri gönderilsek de bir daha rabbimizin âyetlerini yalan saymayıp inananlardan olsak" dediklerini bir görsen! (Enam-27)
Kardeşlerim Dünyaya bir daha mı geleceğiz? Sorusu hayatlarımıza yön vermeli, doğru ya da yanlış yapacağımızda bir daha bir daha düşündürmeli, dünle yarın arasına köprü olan bugünümüzü ve anlarımızı sağlamlaştıran anlayışımız olmalı.
**
Ben İslam ümmetindenim diyen her ferdin Kuran ve Sünnet ekseninde duruş sergilemesi gerekmez mi?
Bizler Müslümanız(Elhamdülillah) Kendimizi zamanın ve toplumun akışına bırakıp, sele kapılmış çer, çöp kuru dallar misali akıntının götürdüğü yere sürüklenemeyiz.
Neden Kökleri Göklerden beslenen çınarlar olmaya talip olmayalım?
Cenabı Allah’ın ve Rasülünün(S.A.V.) Bizlere verdiği değer ve ehemmiyetin kıymetini ne zaman anlayacağız?
**
Oluşturulan algılarla Ümmeti Muhammed’i (S.A.V.) değersiz gösterme çabasında olan her türlü batıl anlayışların tuzaklarını ne zaman anlayıp da başlarına çalacağız?
Bu dağınıklık biter mi? Ben mi düzeltebilirim diye düşünmeyelim. Biz, kendi üzerimize düşen sorumluluğumuzu bilelim.
**
Evet, Dünyaya bir daha gelmeyeceğiz!
Bu nedenledir ki, kaybedecek zamanımız yok. Her anımız kıymetli. Tam bir teslimiyetle Hakka yönümüzü dönmekten, ümmet olarak birbirimize sıkıca kenetlenip Tevhide yönelmekten başka kurtuluşumuz yok. Herkes Hak yoluna çıkan kapıyı kendisi açıp, kendi adımlarını atmak zorunda. Gönüller, niyetler ve ameller aynı yolda birleşsin diye çabalamak durumunda.
**
Bizler, mış-mışları, miş-mişleri bırakıp dosdoğru olmak, bir daha gelemeyeceğimiz bu dünyada ahiretimizi kazanmak için çalışmalıyız.
Allah’ın (C.C.) Selamı hepimizin üzerine olsun.