Devlet töreni  talep ediliyor

Devlet töreni talep ediliyor

Alaeddin Tepesi’ndeki Selçuklu Sultanları’nın mezarları ve karışan kemikleri ile ilgili yapılan çalışmalar ve DNA testleri tamamlandı. Kamuoyunda sultan kemiklerinin ‘Devlet töreni’ ile defnedilmesi isteniyor

Konya Alaeddin Camii'ndeki Türbe'de bulunan Alâeddin Keykubat, Rükneddin Kılıçarslan gibi  Selçuklu Sultanları'nın ve bazı şehzadelerin kemiklerinin, türbelerinin restore edileceği gerekçesi ile bundan 70 küsur sene önce mezarlarından çıkartıldığı, yıllar boyunca oradan oraya taşındığı, hatta bazı kemiklerin köpeklere bile kaptırıldığı bilgisinin kamuoyunda yer almasının ardından kamuoyunda Selçuklu Sultanaları’nın kemiklerinin ‘Devlet töreni’ ile defnedilmesi talep ediliyor. 2017 Temmuz ayında Alaeddin Camii yanındaki türbede Selçuklu Sultanları 2. Kılıçarslan ve 1. Gıyaseddin Keyhüsrev'in karışan kemiklerinin yeniden belirlenerek, cenaze namazı eşliğinde defnedildiği iddia edilmişti.

4-3-060.jpg

SULTANLARIN İSİMLERİNİ YAZDI

Geçtiğimiz hafta Tarihçi - Yazar Murat Bardakçı tarafından kaleme alınan bir yazıda sultanlarının kemiklerinin düşürüldüğü acı durum ele alınmış, kemiklerin devlet töreni ile defnedilmesi gerektiği dile getirilmişti. Bardakçı, köşe yazısında, “Anadolu Selçuklu Devleti’nin aralarında Alanya’yı kurmuş olan Alâeddin Keykubat ile ismini ‘Diriliş Ertuğrul’ dizisinde sıkça işittiğimiz Rükneddin Kılıçarslan’ın da bulunduğu sekiz hükümdarıyla bazı şehzadelerinin kemikleri Konya’daki türbelerinin restore edileceği gerekçesi ile bundan 70 küsur sene önce mezarlarından çıkartılmış, yıllar boyunca oradan oraya taşınmış, hattâ bir ara maalesef köpeklere bile kaptırılmıştı! Karışan kemikler yeni yapılan DNA analizleri sayesinde birbirlerinden ayrıldı ve hükümdarlar sekiz asır sonra tekrar kefenlendiler. Önce, kemikleri senelerdir oradan oraya dolaştırılan ve toprağa kavuşacakları günü bekleyen Selçuklu Sultanları’nın isimleri ile saltanat müddetlerini yazayım; Birinci Mesud (1116-1156), İkinci Kılıçarslan (1155-1192), İkinci Rükneddin Süleyman (1196), Birinci Gıyaseddin Keyhüsrev (1192-1211), Birinci Alâeddin Keykubat (1220-1237), İkinci Gıyaseddin Keyhüsrev (1237-1246), Dördüncü Rükneddin Kılıçarslan (1262-1266), Üçüncü Gıyaseddin Keyhüsrev (1266-1284)” bilgisini verdi.

4-2murat-bardakci.jpg

AYNI REZALET TEKRAR YAŞANDI

Türbede, 19. asrın son senelerinden itibaren defalarca restorasyon yapıldığını fakat bu restorasyonların işe yaramadığını söyleyen Bardakçı, “Selçuklu mimarisinin nefis bir örneği olan mekân gün geçtikçe daha da perişan hâle geldi. Kemikler hakkındaki ilk söylentiler 1940’lı senelerde çıktı. Tarihçi İbrahim Hakkı Konyalı, türbede 1943’te ve 1944’te yapılan restorasyonlar sırasında mezarların açıldığını, kemiklerin karmakarışık halde çuvallara konup bir köşeye bırakıldığını, o gece köpeklerin çuvalların içindekileri kaptıklarını ve kemiklerin ertesi gün Alâeddin Tepesi’nin değişik yerlerinden toplanıp sandukalara karışık şekilde konduğunu yazdı. Aynı rezalet, 1990’ların sonunda yeniden yaşandı! Türbenin restorasyonu sırasında mezar odasındaki sandukalar açılarak kemikler çıkartıldı, altmış sene önceki gibi çuvallara konuldular ama gece havalandırma deliğinden mezar odasına giren köpekler yine çuvalların başına üşüştüler. Kimi köpek Alâeddin Keykubad’ın uyluğunu kapmış, bir diğeri Kılıçarslan’ın kaval kemiğini almıştı; Gıyaseddin Keyhüsrev’in kaburgası, Mesud’un leğen kemiğinin parçası yahut Rükneddin Süleyman’ın çenesi hayvanların ağzındaydı! Hemen her taşın yahut ağacın altında bir hükümdara ait iskelet parçası duruyordu!” ifadelerine yer verdi.

DNA ANALİZİ İLE BELİRLENDİ

Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün, Alâeddin Tepesi’nde birkaç ay önce ciddî bir restorasyon çalışması ile başlattığını, Selçuklu Sultanları’nın mezar odasında tabutlara gelişigüzel şekilde atılmış olan kemiklerin tamamı yeniden alınarak birbirlerinden ayrılmaları için DNA analizine gönderildiğini söyleyen Bardakçı, yazısına şöyle devam etti: “Analizlerin neticesinde sekiz Selçuklu Sultanı ile aynı türbede yatan şehzadelerin kemikleri tek tek belirlendi ama çok büyük bir ayıbımız daha ortaya çıktı: Hükümdarların kemiklerinin arasında birkaç köpek kemiği bulundu! Alâeddin Tepesi’ndeki künbeddeki, yani Selçuklu Sultanları’nın türbesindeki restorasyon önümüzdeki Temmuz’da tamamlanacak. Mezar odasının restorasyonu öncelikle bitirildi, kime ait olduğu DNA analizleri ile belirlenen kemikler kefenlendi, sekiz hükümdar için yaptırılan sekiz adet yeni sandukaya kondu ve geriye kemiklerin toprakla buluşmaları, yani tekrar defnedilerek Selçuklu Sultanları’nın artık huzur içerisinde uyumalarını sağlamak kaldı. Unutmamamız gerekir: Osmanlı padişahları tarihimizde ne kadar mühim yer işgal ediyorlarsa, kemiklerine sahip çıkamadığımız bu sekiz Selçuklu hükümdarı da aynı şekilde önemli yer sahibidirler. Şimdi pek hatırlamadığımız Anadolu Selçuklu Devleti’ni kuruluş döneminde tahta çıkmış ve devlete parlak günlerini yaşatmışlardır; meselenin çok daha önemli tarafı da, Alparslan’ın başlattığı işi bu hükümdarların tamamlamaları ve Anadolu’nun onların  sayesinde Türk vatanı hâline gelmesidir. Dolayısı ile kendimizi bu sekiz hükümdarın ruhlarına ve hatıralarına affetirebilmemiz için toprağa verme ameliyesini biran önce devlet töreni ile ve bütün dinî gerekleri yerine getirerek yapmak, bizler için artık namus görevidir!”

ÖRKEMLİ BİR TÖREN YAPILMALI

Yayımlanan yazı sonrası MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de sosyal medya hesabı üzerinden bir açıklama yayınladı. Bahçeli, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Şimdi sırayı Konya Alaeddin Tepesi’nde başlayan restorasyonun bitimi ve defin işleminin yapılması almıştır. Anadolu Selçuklu Devleti, Türklüğün gururudur. Elleri öpülesi hünkarlarımızın ebedi istirahatlerine tevdi ve teslimi geldiğimiz bu aşamada tarih görevi, devlet görevi, milli vefanın ve bekanın omuzlarımıza yüklediği ertelenemez sorumluluktur. Dilek ve temennim odur ki hükümdarlarımızın kemiklerini daha fazla sızlatmadan büyük ve görkemli bir devlet töreniyle kabirlerine yerleştirilmeleri, böylelikle emsalsiz saygı ve bağlılığımızın nispeten gösterilmesidir. Bu çok önemli konuyu gündeme taşıyan yazar ve tarihçi Sayın Murat Bardakçı’ya da bu vesileyle teşekkür ediyor, esenlikler diliyorum. Unutmayalım ki ecdadımız rahat ve huzurlu uyumuyorsa ne yapsak boş, ne desek anlamsız ve kifayetsizdir."

HÂLİD ŞEN

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum