‘bu Kafayla İstanbul Finans Değil, Fayans Merkezi Olur’

‘bu Kafayla İstanbul Finans Değil, Fayans Merkezi Olur’

Zaman yazarı Turhan Bozkurt, 'Bank Asya’dan eliniz çekin' başlıkla yızısında, hükümetin 17 Aralık 2013 yolsuzluk operasyonunun acısını Bank Asya’dan çıkarmak istediğini öne sürdü. Bozkurt, "Halka açık, yani hisselerinin bir bölümü...

Zaman yazarı Turhan Bozkurt, 'Bank Asya’dan eliniz çekin' başlıkla yızısında, hükümetin 17 Aralık 2013 yolsuzluk operasyonunun acısını Bank Asya’dan çıkarmak istediğini öne sürdü. Bozkurt, "Halka açık, yani hisselerinin bir bölümü Borsa İstanbul’da işlem gören iki faizsiz bankadan birinin faiz lobisinden dert yananlar tarafından hedef tahtasına oturtulması ne hazin!" ifadesini kullandı.

Turhan Bozkurt'un, bugün Zaman'da yayınlanan makalesi şöyle:

"Böyle rezalet görülmedi. AKP hükümeti, 17 Aralık 2013 yolsuzluk operasyonunun acısını Bank Asya’dan çıkarmak istiyor. Halka açık, yani hisselerinin bir bölümü Borsa İstanbul’da işlem gören iki faizsiz bankadan birinin faiz lobisinden dert yananlar tarafından hedef tahtasına oturtulması ne hazin!

Bank Asya her halka açık finans kuruluşu gibi, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) ve Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) mutat denetimine tabi. Mevzu bankacılıksa herkesin bin düşünüp bir konuşması elzemdir. Meri mevzuat insafımıza da bırakmamış bu alanı. Ekonominin zarar görmemesi, bankalara duyulan itimadın sarsılmaması için mevzuatta hayli kırmızı çizgi var. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun ‘itibarın korunması’ başlıklı 74. maddesinde “5187 sayılı Basın Kanunu’nda belirtilen araçlarla ya da radyo, televizyon, video, internet, kablolu yayın veya elektronik bilgi iletişim araçları ve benzeri yayın araçlarından biri vasıtasıyla; bir bankanın itibarını kırabilecek veya şöhretine ya da servetine zarar verebilecek bir hususa kasten sebep olunamaz ya da bu yolla asılsız haber yayılamaz.” hükmü yer almaktadır. Aynı kanunun 158. maddesinde ise bu hükme aykırı davrananların 1 yıldan 3 yıla kadar hapsi derç edilmiş. Kanun koyucu, bunu kâfi bulmamış: Bin günden 2 bin güne kadar adlî para cezası ilave edilmiş. Özel veya kamusal bir zararın doğması halinde verilecek ceza altıda bir oranında artacak.

Bank Asya hakkında ulu orta konuşan, duyduğunu yazan çizen herkes yukarıdaki maddeyi bir kere daha okusun. İnsaftan bahsedince bıyık altından güldüklerine göre biz yine hukuka iltica edelim ve şu sualler zapta geçsin: Bank Asya’nın aylardır maruz kaldığı karalama kampanyası suç değil mi? Suçun failleri elini kolunu sallayarak her gün yeni bir cinayet işlerken BDDK ve SPK’nın olup biteni locadan seyretmesi izah edilebilir mi?

Basitleştirerek ifade edelim. Bank Asya’nın ortak alıp almaması, yerli yabancı gruba satılıp satılmayacağı tamamen yönetim kurulunun takdiridir. İrade beyanı Bank Asya’ya, onay ise ilgili mercilere aittir. Böyle bir irade ortaya konursa Rekabet Kurumu, BDDK ve SPK’ya müracaat ederler, prosedür yürür. Bank Asya stratejik ortaklık için Goldman Sachs’i yetkilendirdiğini Borsa’ya bildirmişti. Gizli saklı yürütülen bir işlemden bahsedilemez. Halka açık şirketlerde aksi mümkün değil. Lakin şirket evliliklerinde yıldırım nikâh şıkkı yok. Talip ya da talipler çıkar. Prensipte el sıkışan taraflar, gizlilik anlaşması imzalar. Veri odasına girilir. Nihayetinde anlaşırlarsa ortaklığın onay safahatı başlar. Birleşme-satın alma resmi onayları müteakip tamamlanır. Herhangi bir adımda ihtilaf çıkması ya da üst kurullardan birinden ret cevabı alınması halinde işlem gerçekleşemez. Bunları bile bile Bank Asya’nın Katar üzerinden fırsatçılık yaptığını iddia eden Başbakan Tayyip Erdoğan hedef saptırıyor, kamuoyunu yanıltıyor, suç işliyor. Böyle devam ederse bu iş AİHM’de biter.

BANK ASYA, ÖZELLEŞTİRİLECEK KAMU ŞİRKETİ DEĞİL

Bank Asya’nın stratejik ortaklık meselesi ne Başbakan’ı ne Ali Babacan’ı ne de Yiğit Bulut’u ilgilendirir. Bank Asya, Özelleştirme İdaresi’nin portföyündeki bir kamu şirketi değil. Tekstilbank’ı mayısta Çinlilerin aldığı duyurulmuştu. Hisseler Borsa’da coşmuştu. Satın almanın onaylandığına dair hâlâ resmi açıklama yok. Başbakan, Babacan ve Bulut Tekstilbank’a dair yorum yapmadı. Yapmaması da lazım. Mamafih Bank Asya’ya gelince niye iştahlarının açıldığını cümle âlem biliyor. “İşte size Türk usulü bir finans yöntemi: Önce aktif bir varlık hakkında aşağılayıcı bir biçimde konuş, sonra da onu kapmaya çalış.” Olup biteni anlamak için çok önemli bir tespit. İngiliz Financial Times gazetesi, Babacan’ın ‘Görüşüyorlar. Ziraat, Bank Asya’yı alabilir.’ sözlerini işte böyle yorumladı. Bir bankanın mali yapısının sağlamlığında en önemli kriterlerden biri sermaye yeterlilik rasyosudur. Bank Asya’da bu oran yüzde 16’nın üzerinde. Oysa kanun yüzde 8 olacak diyor. BDDK 4 puan da ihtiyat payı ekliyor ve bankaların yüzde 12’nin altına düşmesini istemiyor. Bank Asya sermayesi en güçlü bankalar arasında iken saldırılara maruz kalıyor. Her üç ayda bir Bağımsız Denetim’den geçiyor, raporu Borsa İstanbul’a bildiriliyor. Mali gerekçe aramayın. Maksatları belli: Karala, değerini düşür ve ucuza kapat. Bank Asya’yı haksız ithamlarla karalarken bankacılık sistemine, ekonomiye verdikleri zararı göremeyenler ülkeyi bir meçhule sürüklüyor. Küresel belirsizlerin arttığı şu günlerde moral bozmaya, insanları paniğe sevk etmeye kimsenin hakkı yok. Hukuk rafa kalkmışsa, bağımsız kurulların içi boşaltılmışsa, şirketler/bankalar hükümetin elinde oyuncağa dönmüşse o ülke yatırımcı için güvenli liman olabilir mi? “Yiğit, öyle demiyor Ali!” yaklaşımı genel bir ekonomi politikasına dönüşmeye başlamışsa, herkesin endişelenmesi için yeteri kadar sebep var demektir. Sözün özü hükümet eliyle banka batırılmaya çalışılıyor. Bu kafayla İstanbul Finans Merkezi olamaz. Olsa olsa kupon araziler üzerinde yükselen binalarıyla fayans merkezi olur. Hatadan dönmek fazilettir. Bank Asya’dan elinizi çekin."

CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.