Bir Ramazan Daha
Bir Ramazan ayının daha eşiğine geldik. Onun gölgesi çoktan düşmüştü üzerimize. Efendimiz (s.a.v.)’in ona hazırlanışlarını hepimiz bilmekteyiz. O ki, kulu yenileyen bir başka hakikat ve bir başka nimettir. Kullar olarak bizler bu nimetin kadrini bilmek mecburiyetindeyiz. Zira insan ömrü çok kısadır. Nefislerimiz çok uzun göstermeye çalışsa da o, âhiret hayatının yanında bir hiçtir. Bu mana Kur’an ve Hadislerde çok geniş anlamıyla ortaya konmuştur.
O ki; kelime anlamı itibariyle de günahları yakan derûnî, manevî bir ateştir. Bu ateş günahları yakarken sevapları da artırır aynı zamanda.
O ki; insanı madden ve mânen temizleyen en güzel ummandır. Ne suyu tükenir ne de sabunu. Yeter ki insan o ummanda yıkanıp arınmayı arzu etsin.
O ki; fakirle zenginin bir araya geldiği bir tahttır. O tahtta kavga yoktur, paylaşmak vardır, kucaklaşmak vardır.
O ki; açları doyuran, açıkları giydiren, dargınları barıştıran ve adeta iyilik üreten bir fabrikadır.
O ki; gönülleri Hakk sevgisi ve muhabbetiyle dolduran ve ilâhî hazineyi taşıyan bir lokomotiftir.
O ki; beden binitinin yıllık bakımını yapar. Fazlalıkları alır, eksikleri tamamlar.
O ki; onda Kur’an vardır. Kur’an’ı taşıyan aydır o. Aslında Kur’an’dır ona hayat veren. O da bu manayı çok iyi bilir ve ona gereken ihtimamı gösterir. Bunun içindir ki kendisi içine girenler, Kur’an’la meşgul olurlar. Okur, okutur ve manasınca yaşamaya çalışırlar.
O ki; teravih kervanlarını da taşır akşamlarında. Sanki bir seyahate çıkar gibi sevinç rüzgârları estirir adeta. Bir rahatlıktır onlar. Nefes aldırır adeta kullara. Huzur ve sükûnet verir gönül âlemlerine…
O ki; top ve ezan seslerini bekletir her akşamında… Tatlı bir heyecan içerisinde… Ne güzeldir o bekleyişler! Hele çocukken… Unutulur mu o iftarlar? “Nasıl da güzeldi onlar” dedirtir sonraları.
O ki; onun kadrini bilmemek mümkün mü?“Bin aydan daha hayırlı olan” Kadir’ini… Görmemek mümkün mü Allah’ın bu kullara rahmetini? Aranır o son on gününde…
O ki; o bir sabır denemesidir. Ölçülür kullar o ay sabır ve şükrüyle.
O ki; bambaşka bir güzeldir o… İftarıyla sahuruyla… Teravihi ve orucuyla…
Onunla güller açar gönüllerde… İbadet hazzı alınır seherlerde. Çiçek çiçek kokular saçılır günlerinde…
Başı rahmettir onun… Ortası mağfiret ve sonu da cehennemden âzât… Zira şeytanlar zincire vurulmuş, cehennem kapıları kapanmış, cennet kapıları ardınca açılmıştır. Kapısı Reyyan adıyla beklemektedir oruçluları onun… Cennet Bayramı yapılır sonunda…
Bunun içindir ki “Şehr-i Ğufrân” adını almıştır o Şehr-i Ramazan!
Evet, kaç Ramazan kaldı hayatımızda biliyor muyuz?
Şimdi bir daha geldin bizlere bu güzelliklerle ey Şehr-i Ramazan!
Hoş geldin, safalar getirdin bizlere!
Ramazanımız Ramazan olsun, gönüllerimiz Allah ve Rasûlü sevgisiyle dolsun!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.