Bahri Dağdaş'ın arazileri ranta kurban edilmesin!

Bahri Dağdaş'ın arazileri ranta kurban edilmesin!

Prof. Dr. Seydi Ahmet Bağcı, "Enstitünün arazisini parsel parsel tarım dışına çıkartmak Türk tarımına büyük zarar verecektir. Verimli araziler betona dönüşmesin, tarım ranta kurban edilmesin" dedi

Türkiye'nin hatta Avrupa'nın en önemli tarımsal araştırma enstitülerinden birisi olan Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü'nün verimli arazisi ranta kurban ediliyor. Araziye tüm eleştirilere rağmen Şehir Hastanesi yapıldı. O dönem Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Konya Şubesi konuyu yargıya taşımıştı. Mahkeme Şehir Hastanesi'nin Özel Harekat Şube Müdürlüğü de enstitünün arazisine yerleştirildi. Şimdi de Konya Emniyet Müdürlüğü'nün yeni binası Konya Şehir Hastanesi'nin yanındaki enstitüye ait araziye yapılacak.

TÜRK TARIMINA BÜYÜK ZARAR VERECEK

Daha önce Enstitüde Müdür olarak görev yapan Selçuk Üniversitesi Sarayönü MYO Öğretim Üyesi Prof. Dr. Seydi Ahmet Bağcı, Bahri Dağdaş Tarımsal Araştırma Enstitüsü'nün arazisinin Türkiye için önemine dikkat çekerek, "Enstitünün arazisinin parça parça tarım dışına çıkartmak Türk tarımının bugününe ve geleceğine büyük zarar verecektir" dedi. Son zamanlarda bazı basın kuruluşlarında enstitünün şehir merkezinde kaldığı ve arazide yetişen yerli ve milli tohumların zarar göreceği iddialarına da tepki gösteren Dr. Seydi Ahmet Bağcı, "Ülkemizin tarımsal üretimini artırmak için önemli görevler üstlenmiş tarımsal araştırma enstitülerinin arazilerine hastane ve emniyet binası yapmakla 'millî ve yerli' tohumculuğumuz daha sağlıklı ve daha emniyetli hâle de gelmez. Önce insanı doyurmak ve hayvanı beslemek adına gıda güvenliği ve güvenirliğini temin için tarımsal üretimin güvencesi ve geleceği olan tarımsal araştırmaları desteklemek gerekir, yoksa onların arazilerini elinden alarak, sonrada 'yerli ve milli' tohumculuktan bahsetmek lafügüzaftır" diye konuştu.

4-2.jpg

SAVAŞ YILLARINDA BİLE TARIM İHMAL EDİLMEDİ

"Tarımsal araştırma ve geliştirme (ARGE) çalışmalarına öncelik ve yeterli önem verilmelidir" diyen Prof. Dr. Bağcı, şunları söyledi: "Burada daha anlaşılır olması adına ülke tarımında önemli bir yere sahip ve tarımsal kuraklığın şiddetli yaşandığı ve mevcut sulu tarımın yeraltı kaynaklarına dayalı yapıldığı Konya örneği üzerinde durabiliriz. Balkan Savaşlarının ardından I. Dünya savaşının başladığı yıl 1914, Konya’da numune çiftlik kuruldu. Ülkemizde bir taraftan farklı cephelerde savaş devam ederken bir taraftan da tarımın uygulamalı ve planlı yapılması adına çalışmalar devam etmiş çünkü tarım demek gıda demektir. İnsanların beslenmesi hayvanların yemlenmesi gerek. Ülkemizin en sıkıntılı yıllarında, 1921 yılında ‘numune çiftlikte' ziraat okulu” açıldı. Tarımın daha bilinçli yapılması adına. Kurtuluş Savaşı sonrası 1923 Cumhuriyetin ilanı ve onca sıkıntılı yıllardan sonra, tarım yine gözardı edilmedi. Yeşilköy, Adapazarı, Adana, Ankara, Antalya, Nazilli ve Samsun tarımsal araştırma enstitüleri kuruluşu takip ediyor ve şu anda 47 adet tarımsal araştırma enstitüsü farklı konularda çalışmalarına devam etmektedir. Bitki ve hayvan yetiştiriciliği yapan Konya’daki “numune çiftlik” faaliyetlerine 1934 yılında at yetiştiriciliğinin ve ıslahının da yapıldığı “HARA” olarak hizmet vermeye başlıyor. 1987 yılında “HARA” arazisi üzerinde “Hayvancılık Merkez Araştırma Enstitüsü” ve “Bahri Dağdaş Milletlerarası Kışlık Hububat Araştırma Merkezi” (BDMİKHAM) adında iki araştırma enstitüsü kuruldı."

BAHRİ DAĞDAŞ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜNDE ÇOK ÖNEMLİ İŞLER YAPILDI

2006-2008 yıllarında bu Enstitüde idareci olarak görev yaptığını dile getiren Prof. Dr. Bağcı, "Bu dönem içerisinde 2007 yılında ülke genelinde tekrar yaşanan kuraklık neticesinde kuraklık konusunda hem bölge hem de ülke adına kuraklık çalışmalarının yürütülmesi amacıyla Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü (BDUTAE) içinde Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) tarafından “Kuraklık Test Merkezi” oluşturuldu. Bununla beraber bu Enstitünün koordinatörlüğünde TAGEM’e bağlı 10 adet araştırma enstitüsü ve 1 adet üniversitenin katılımı ile TÜBİTAK 1007 kapsamında hazırlanan “Bazı Tarla Bitkilerinde (Ekmeklik Buğday, Nohut ve Ayçiçeği) Kurağa ve Sıcağa Toleranslı Çeşitlerin Geliştirilmesinde Kullanılabilecek Parametrelerin Belirlenmesi ve Ülkesel Gen Havuzunun Oluşturulması” başlıklı projemiz 28 Şubat 2008 tarihinde TÜBİTAK’a sunuldu. Ülkemizin önemli tarımsal problemlerinden biri olan kuraklık ve sıcaklık stresi konusunda hazırlanan bu projemiz o dönemki TÜBİTAK yönetimi tarafından “daha önemli proje konuları var” gerekçesi ile kabul edilmedi ve sonuçta desteklenmedi. Buna rağmen tarımsal araştırmadaki bazı arkadaşlar bulundukları ve sorumluluk alanlarında kuraklık ve sıcaklık stresi konularında hazırlanan bu projenin bazı kısımlarını enstitü imkanları ile yürütmeye çalıştılar."

4-1.jpg

ARAZİYE HAL VE SOSYAL TESİSLER YAPMAK İSTEDİLER

Türkiye'de kurulan tarımsal araştırma enstitülerinin bir bir ranta kurban edildiğini dile getiren Bağcı, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "İlk kurulan araştırma enstitülerinden olan Yeşilköy’ün arazisi havaalanı yapıldı. Sonra bunu arazilerinin bir kısmı Ankara ve Eskişehir’de üniversite, Edirne’de toplu konut, Sakarya’da otogar, Samsun’da organize gıda sanayi, Adana’da özel sektör işletmesine kiralandı ve satıldı. Konya’da benim idareci olarak görev yaptığım dönemde bundan önceki dönemlerde de olduğu gibi araştırma enstitüsünün en verimli 1000 dekarlık arazisini Konya Büyükşehir Belediyesi 'hal ve sosyal tesisler' yapmak için talep etti. İdareci olarak bana sorduklarında ben uygun bulmadığımı belirttim ve istenen yazıyı yazmadım. Hatta o sırada yapılan bir çalışma sonucu talep edilen o bölgenin bir bölümü “Kültür Varlıkları Bölge Koruma Kurulu” tarafından 2008 yılında SİT alanı ilan edilmişti. 2008 yılında idarecilik görev sürem sona erdikten ve enstitüden ayrıldıktan sonra, daha önce hal ve sosyal tesis yapımı için talep edilen alana Konya Şehir hastanesi yapıldı. Hâlbuki o bölge yükseklik kodu olarak Konya’nın en düşük alanıdır ve hava kirliliğinin geçmişte en yoğun yaşandığı bölgesidir. Bu olumsuzluklara rağmen 1914 yılından itibaren yapılagelen tarımsal faaliyetler neticesinde 1. sınıf toprak yapısına sahip tarımsal araştırma için önemli bir arazi parçası olan kısım tarım dışı bırakıldı. Türkiye’nin alan bakımından en geniş topraklarına sahip ve tarımda önemli bir yere sahip Konya’da başka alan kalmamış gibi BDUTAE arazisi yapılaşmaya açılmış oldu. Hastane elbette önemli fakat tarımsal araştırma ve gıda üretim zinciri en az onun kadar önemlidir. Binaları başka bölgeler inşa edebilirsiniz ama her toprakta deneme kuramaz, araştırma yapamazsınız. Selçuk Üniversitesi ile beraber ülkemizde ilk olacak “Tarım TEKNOKENT”ini oluşturmak için çalışma başlatılmıştı. Fakat bu çalışmada biz görevden ayrıldıktan sonra iptal edildi. "

ÜLKEMİZİN BUĞDAY İHTİYACINI KARŞILAMAK MÜMKÜN DEĞİL

Verimli arazileri Şehir Hastanesi'nin ardından başka yapılaşmaların da yapılacağının konuşulduğunu dile getiren Prof. Dr. Bağçı, şunları kaydetti: "Tarım TEKNOKENT’inin idare ve laboratuvarları için düşündüğümüz HARA binası zamanında “at tavlası” olarak kullanılan daha sonra BDMİKHAM idare ve laboratuvar binası için onarılan ve belli bir müddet kullanılan bina bugün “Polis Özel Harekât” birimine devredilmiş durumdadır. Basından öğrendiğimize göre arazisinin bir bölümü de Konya İl Emniyet Müdürlüğü yapımı için tahsis edilmiş. Arazi üzerinde daha başka tasarruflarında yapılacağı da söylene gelmekte. Kamuoyunda oluşturulan maalesef içi boş bir slogandan öteye gidemeyen “millî ve yerli tohum” söylemi, bu işi 1925 yılından beri yapan tarımsal araştırmaların çalışma alanlarını daraltarak ve ortadan kaldırarak gerçekleşemez. Birim alandan daha yüksek ve kaliteli, kuraklık dahil stres şartlarında kabul edilebilir bir verim için çabalayan ve üreten tarımsal araştırma enstitülerinin çalışmaları sonucu elde edilen çeşitler hem yerli hem de millîdir. Yoksa siyez, gernik (kavılca), kırik, havrani, şahman (sorgül) gibi yerel ve genetik kaynak olan çeşitlerimiz ile ülkemizin buğday ihtiyacını karşılamamız mümkün değildir, aksini düşünmek akla ziyandır."

ENSTİTÜ ARAZİSİNİ YAPILAŞMAYA AÇMAK ÜLKE TARIMININ GELECEĞİ İÇİN BÜYÜK RİSKTİR

Bahri Dağdaş Tarımsal Araştırma Enstitüsü'nün korunması ve Ar-Ge çalışmalarının devam ettirilmesi çağrısında bulunan Prof. Dr. Bağcı, "Ülkemizin tahıl ambarı ve tohumculuk sektörünün lideri konumundaki Konya’mız bu sene diğer pek çok bölgemiz gibi kuraklık mustaribidir. Bu tür tarımsal problemlere çözüm üretecek, Konya ve diğer illerdeki ülke tarımına katkıları tartışılmaz olan tarımsal araştırma enstitülerinin arazilerini 'Yağma Hasan’ın Böreği' gibi dilim dilim, parsel parsel tarım dışına çıkartmak Türk tarımının bugününe ve geleceğine büyük zarar vermektedir. Bu uygulamalara karar verenler ya tarımın ve gıdanın öneminin farkında değiller ya da bilime ve Araştırma-Geliştirme (AR-GE)’ye inançları yok. Bu nedenle karar sahipleri bu kararlarını ülkenin gıda güvenliği ve güvenirliliği adına yeniden gözden geçirmeleri ve bu tür uygulamalarından vaz geçmeleri gerekir, yoksa her iki cihanda da bu millete karşı sorumlu olacaklardır."

İBRAHİM BÜYÜKEKEN

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
12 Yorum