Peygamberimiz bir Hadis-i Şeriflerinde; “Mü’minin ferasetinden sakınınız. Çünkü o Allah’ın nuruyla nazar eder” buyurmuştur. Yani Mü’min, olayların arka yüzünü görür ve o olayın getireceklerini ve götüreceklerini baştan hesap eder, demektedir. Bu Hadis-i Şerifin manay-ı muhalifinde ise “Feraset sahibi olmayanın, Mü’min olamayacağı da…” kasdedilmektedir.

Bir başka Hasis-i Şerif de ise, “Mü’min, bir kere sokulduğu delikten ikici sefer sokulmaz” buyurarak, ikinci sefer, üçüncü sefer, beşinci sefer, on beşinci sefer, bir insan hala sokuluyorsa o insan Mü’min olamaz” buyrulmaktadır.

24 Temmuz 2015 tarihinde “Gizli Bakanlar Kurulu kararı imzaya açıldı. Buna göre İncirlik Hava Üssü, koalisyon (ABD, İngiltere, Fransa, Almanya vs.) uçaklarına açılacak” denilmektedir.

Bu hava meydanının kontrolü de bizde olmayacak, koalisyon güçlerinin yani Birleşmiş Milletlerin ve onun askeri kolu olan NATO’un kontrolünde olacaktır. Türkiye olarak biz, bu koalisyon güçlerinin daha önce Irak’ı işgalinde yaptığımız gibi sadece iniş ve kalkış yapan uçakların sayısını sayacağız ve o dönemde de Milli Savunma Bakanımız olan Vecdi Gönül Beyefendinin yaptığı açıklama gibi açıklamalar yapacağız.

“İncirlik Hava Üstü’nden NATO uçakları, Irak’a 9440 sorti yaptılar”

Sonra olan oldu, dün bizim olan Irak’da her şey yerle bir edildi. 1.5 milyon Iraklı öldürüldü, 1 milyondan fazla Müslüman kadın ve kız tecavüze uğradı, bunlar Conilerin piçlerini taşımaya mecbur kılındılar ve onları doğurmaları sağlandı. Şehirler, kasabalar tahrip edildi. Mallar yok edildi. Irak fiilen üç parçaya bölündü.

Şimdi yeni bir açıklama daha yapabilir Sayın Bakan.

“İncirlik Hava Üstü’nden NATO uçakları, Suriye’ye (İran’a, Türkiye’ye) 9440 sorti yaptılar”

Bir soru sormak hakkı da bizden… Peki, Sayın Bakan biz ne yaptık? Yani idarecilerimiz olarak siz ne yaptınız?

Bütün dünya medyası harıl harıl çalışacak ve verdiği haberlerinde “Suriye’ye saldıranların, koalisyon uçakları olduğunu söylemeyecek, “Türk uçaklar Suriye’yi (Şam’ı) bombaladı” diyecekler. Yani bu saldırının faturasını bize kesecekler.

Suriye’nin arkasında görünen destekçi ülkelerden Rusya var. Çin var ve İran var. Görünmeyen destekçilerden ise bu bizdeki koalisyon güçleri olarak görünen var. Gördüğünüz gibi İsrail’in ismi pek ortalarda görünmüyor. O bu işlerin Rejisörü… Kendilerine rol verdiği ülkeleri öne çıkartarak oynatıyor ama hep bu “terörist devletin” istekleri oluyor. Ve BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) yani BİP (Büyük İsrail Projesi) bir daha yani “Arz-ı mev’ut – vaat edilmiş topraklar” İsrail’in eline veriliyor.

Bilindiği gibi Arz-ı Mev’ut’un sınırları Nil ile Fırat arası olarak tarif ediliyor.

Bu topraklar şimdi Güney Doğumuzun bölünerek, Kuzey Irak’ta ki Kürt Devleti ile de birleştirilerek Orta Doğu’da önce himayeli bir Kürt devletinin kurulması sağlanacak sonra da buralar İsrail’in olacak. İşte plan bu…

Bizim bu saldırılarımız (koalisyon güçlerinin) karşısında Suriye’yi baştan beri siyasi olarak, silah ve mühimmat olarak destekleyen İran, Rusya ve Çin ne diyecekler? Her halde “Aferin Türklere…” demeyeceklerdir. Bu bir…

İkincisi, BM’ler güvenlik konseyi hemen toplanarak, Türkiye’nin ateş kesmesini isteyecek ve “girdiğiniz Suriye’den 3 gün içinde çıkın diyeceklerdir. Aynen Saddam’a Kuveyt’e girdiğinde dedikleri gibi… Sonrasını düşünmek bile istemiyorum.

BUNLARIN İPİYLE KUYUYA İNİLMEZ

Yukarıda yazdığım gibi Saddam bunların garantisine güvenerek 10 sene önce Kuveyt’e girmiş ama bunlar Saddam’ı ve Irak’ı bu saldırıdan sorumlu tutarak, bizim de yardımlarımızla Irak’a girmişler ve onu yer bir etmişlerdir.

20 sene önce Bosna-Hersek’de 8 bin 372 Bosnalı Müslüman erkeğin katledildiği Srebrenitsa Katliamını hatırlıyor muyuz?

BM, NATO, AB ve diğer insani kuruluşlardan oluşan Barış Gücü, güvenli bölgelere çağırdığı Müslümanların önce silahlarını topladı sonara onları Sırplara teslim etti.  Srebrenica Katliamı, 2. Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük katliam olarak BM arşivlerinde yer aldı. Katliama göz yuman Hollandalı askerler, Hollanda Devleti tarafından devlet övünç madalyası ile ödüllendirilirken, Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi Lahey ise aldığı kararla Sırpların soykırımından sorumlu olmadığını açıkladı. 

Bizim idarecilerimiz basiretle hareket edeceklerine, “Biz onların stratejik ortağıyız. Büyük Ortadoğu Projesi Eş Başkanıyız” gibi cümlelerle, bu sözüne ve imzasına güvenilmez adamların verecekleri görevleri seve seve yapacaklarını baştan deklere etmişlerdir. Böyle idarecilerin aldığı kararlar, bilelim ki milletimizin aleyhinedir ve onun yok olmasını sağlayacaktır.

Tek ümidimiz, “Kudret ve kuvvet sahibi Allah’ın, milletimize rahmetiyle muamele yapmasındadır.”  “Onların bir hesabı varsa Allah’ın da bir hesabı vardır. Hayırlı hesap Allah’ın hesabıdır” “İçinizde iyiliği emreden, kötülükten nehy eden (sakındıran) bir topluluk bulunsun. İşte onlar felaha (kurtuluşa) erenlerin ta kendileridir” ayetlerini işaret ettiği neticelere muntazırız (bekliyoruz).