Muzaffer Dereli

Muzaffer Dereli

Allah korkusu ve güzel huy

Allah korkusu ve güzel huy

Ağızdan çıkan her sözün kontrol edilmesini bildiren Efendimiz s.a.v. güzel huyun kıymeti ve kötü söz hakkında şöyle buyurur:

"-Kıyamet günü, mü'min kulun mizanında güzel huydan daha ağır basacak hiç bir şey yoktur. Allah, fena lâf konuşana buğzeder." (Tirmizî, kitabü’l-birr 62.)

Şu zikredeceğimiz hadis-i şerif ne kadar dikkat çekici ve iyi ile kötü yönü ne güzel açıklayıcı:

Ebû Hureyre (r.a.) demiştir ki; Rasûlullah’a (sav), insanları cennete en fazla sokan şeyin ne olduğundan soruldu. Rasûl-i Ekrem:

"- Allah korkusu ve güzel huydur" buyurdu. (Başka bir zaman): İnsanları en fazla ateşe sokacak nedir diye sorulunca da:  -Ağız ve ırz" buyurdu. (Tirmizî, kitabü’l-birr 62.)

İnsanoğlu nice sözleri fütursuzca söyler. Ama sonradan pişman olur. Fakat onu geri almak mümkün müdür? Bunun içindir ki Hz. Ebu Bekir (ra) Efendimiz bazen, ağzında bir taş bulundurur da, hemen bir söz söyleyemezmiş. Düşünür, hayırsa konuşur, aksi ise susarmış. Öyle ya, atalarımız da, söz gümüş ise, sükût altındır, demişler ya.

Hayâ da ne güzel bir huydur. Utanan insanda güzel haller mevcut olur. Allah’ın Rasûl’ü hayâ ehli idi. İslâm’ın hayâya verdiği önemi de şöyle belirtirler:

"-Her bir dinin kendine has bir ahlâkı vardır. İslâm’ın ahlâkı hayâdır." (Muvatta, hüsnü’l-hulk 9.)             

Mü'min, hayâ ehli oldukça güzelleşir, nurlanır. İnsanların emanını ve ilgisini cezbeder. Bu durum ileriye varınca kul Rabbinden çok hayâ etme haline ulaşır. Kalp Allah'a dopdolu imanla hayat bulur. Artık bütün hayatını Hakk’a göre ayarlar. Bu husus hadis-i şerifte şöyle haber verilir:

-İbn-i Mes'ud (ra) anlatıyor:

"Rasûlullah (sav) "Allah'tan hakkıyla hayâ edin!" buyurdular. Biz: Ey Allah’ın Rasûlü, Elhamdülillah, biz Allah'tan hayâ ediyoruz dedik. Ancak O, şu açıklamayı yaptı: "Söylemek istediğim bu (sizin anladığınız hayâ) değil. Allah'tan hakkıyla hayâ etmek, başı ve onun taşıdıklarını, karnı ve onun ihtiva ettiklerini muhafaza etmen, ölümü ve toprakta çürümeyi hatırlamandır. Kim âhireti dilerse dünya hayatının ziynetini terk etmeli, âhireti bu hayata tercih etmelidir. Kim bu söylenenleri yerine getirirse, Allah'tan hayâ etmiş olur." (Tirmizî, sıfetü’l-kıyame 24.)

Görüldüğü üzere manevi ve maddi bütün azaları içerisine alan hayâ, Allah'tan gerçek utanmayı ve O'na, verdiği sayısız nimetlere karşı en güzel şekilde şükrü gerektiriyor. Cenab-ı Hakk kendinden hakkıyla utanıp, bunun gereğini yerine getiren salih kullarından eylesin. Hayâsızlıktan korusun. Zira hayâ ne kadar güzelse, hayâsızlık ve edepsizlik de o kadar kötüdür.

İnsanların hatalarını ve suçlarını araştırmak ve açıklamak ne kötü bir huydur. Halbuki mü’min kendi suçlarını görüp onları düzeltmek için uğraşmalıdır. Hz. Ömer (ra); “kendi kusurlarımı görüp düzeltmekten, başkalarının hatalarını göremedim,” demişti. Allah (c.c) böyle kullarını şöyle över:

"-Kim sabreder (suçları) örter (bağışlar)sa, bu iş şüphesiz, yapılmaya değer işlerdendir." (42 Şûra 43.)

O halde özetle:

Müslüman insan; yalandan, riyadan, koğuculuktan, gıybetten, gururdan, öfkeden, israftan, cimrilikten kaçınmalı, fuhuş ve edepsizlik gibi nice kötü ahlâka yaklaşmamalı ve bunların zıddı olan faziletli huylara sahip olmalıdır.

Riyadan yani gösteriş ya da başka gayelerden arınmalıdır. Yaptığı ibadet ve hayırlı işleri sadece Allah için yapmalıdır. O'ndan başka bir gaye güdülürse bilmelidir ki, hepsi boşa gitmiştir. Riyakârlıkla yapılan iş ve ibadetler âhirette yüzümüze çalınacak ve emekler boşa gidecektir. Allah’ımız korusun bu halden.

Evet, bunlar ve diğer kötü huylar hakkında pek çok ayet ve hadis mevcuttur.

Yine mü'min kişi; haklara saygılı, güler yüzlü, şefkatli, sevgi dolu, cömert, doğru, mütevazı, adil; söze sadakat, tevbe ve şükür gibi güzel ahlâkın gerektirdiği sıfatlara sahip olmaya bütün hayatında gayret etmelidir. İşte bütün bunlar güzel ahlâkın gerektirdiği hususlardır. Mü'min bu sıfatlara sahip olduğu zaman, kemal sahibi bir insan olup, Allah ve Rasûl’ünün rızasına da ulaşmış olacaktır. Çünkü bu hal, onun iman açısından yüksek bir noktaya ulaştığının en bariz misalidir. 

Ayet-i kerime ve Hadis-i Şeriflerin de daima bu manayı telkin ettiklerini görürüz. Bu yönde bir hadis-i şerif daha zikredelim:

"-Mü'minlerin iman itibariyle en kâmili, ahlâkça en güzel olanı, ailesine en yumuşak davrananıdır." (Tirmizî, iman 6.) 

Demek ki güzel ahlâklı insan, ailesine de güzellikle muamele yapmalıdır. Rabbimiz cümlemizi güzel ahlâklı kullarından eylesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Muzaffer Dereli Arşivi