Alın Size Avrupa Birliği
Nereye gidiyoruz yazı serisi
Hitabım, Avrupa Birliği dostları için… AB’nin gözüne, kaşına bakarak hareketlerine yön verenlere… Bu uğurda TC de ilk defa AB Bakanlığı kurarak çalışmalarını ve de kanunlarını onlara göre ayarlayanlara… Alın size bir AB haberi de benden…
26 Mart 2012 günü önce bir FM radyo haberi, sonra da aynı gün TV haberi…
Haber aynen şu şekilde; “AB ülkelerinde, halkın yüzde 70’inin karşı olduğu GDO’lu (Genetiği Değiştirilmiş Gıdalar) gıdalar, zaman zaman halkın ve AB ülkelerinin idarecilerinin konu üzerine eğilmelerine sebep olmaktadır.
AB ülkelerinin ithal ettikleri gıdalar üzerinde % 0,1 (binde bir) veya % 0,2 (binde iki) oranında GDO’lu gıda bulaşığına rastlanılması, AB ülkelerinin idarecilerini konu ile ilgilenmeye sevk etmiştir.
Yetkililer açıklamalarında, GDO’lu gıda bulaşığının, Avrupa’ya yapılan gıda ithali esnasında bulaşmış olabileceğini tahmin etmektedirler. Konuyu derinlemesine inceleyen yetkilileri, gıda ithalatına karışmış GDO bulaşığının ya fabrikalarda imalat esnasında veya gemilerle nakledilirken gemi ambarlarından bulaşabileceği hususunu dile getirmektedirler.
Resim; Nüfus artışının hız kestiğini göstermekte, Sayın Başbakan her evlenenden en az üç çocuk yapmalarını isterken, şimdilerde bu sayının 5 çocuğa çıktığı görülmektedir.
GDO’LU GIDA NE DEMEKTİR
Genetik mühendisliğinin çeşitli teknikler kullanarak yaptığı müdahalelerle kalıtımsal değişikliğe uğrattığı organizmalar günümüzde, İngilizcede GMO. (Genetically Modified Organism), Türkçe’de G.D.O. (genetiği değiştirilmiş organizmalar) adıyla ifade edilmektedir.
Bu teknikler rekombinant DNA ya da “rekombinant DNA teknolojisi” olarak bilinirler. Rekombinant DNA teknolojisi sayesinde DNA molekülleri tüpte (In vitro), yani canlı organizmanın ya da hücrenin dışında, yeni bir tür yaratmak üzere bir molekül içinde bir araya getirilebilmektedir. Bu DNA da bir organizmaya aktarıldığında değiştirilmiş özellikleri ya da kendine özgü özellikleri olan bir canlının ortaya çıkmasını sağlamaktadır.
Bu yolla ilk kez 1973’de bir bakteri yaratılmıştır. Bu olay bilimciler topluluğunda bu tür genetik uygulamaların potansiyel tehlikeleri olduğu konusunda kaygılara neden olmuş ve konu Pacific Grove’daki (Kaliforniya) Asilomar Konferansı’nda tartışmalara yol açmıştır.
Rekombinant DNA teknolojisini kullanan ilk şirket Herbert Boyer tarafından kurulmuş ve şirket, 1978’de escherichia coli bakterisinin genetik manipülasyon yoluyla, insülin üreten bir türünü yarattığını açıklamıştır.
KISIRLAŞTIRIYOR
Prof. Ziya Mocan: Bitki bünyesinde, insanda alerjiye neden olan veya zehirleyici etki yapan bazı farklılaşmalar yaşanabilir.
Gen aktarımında kullanılan bazı teknikler nedeniyle genleri değiştirilmiş bitkileri tüketen insanlarda antibiyotiklere direnç gelişmesi olasılığı söz konusu.
Bu gıdaların genleriyle oynandığı için uzun dönemde insan gen yapısında değişiklik yapıp yapmayacağı ve proteinlerin bağışıklık sistemimizi çökertme riskleri, kanser başta olmak üzere ne tür hastalıkları tetikleyecekleri günümüz teknolojisiyle bilinmiyor.
Hamileler, büyüme çağındaki çocuklar, beslenme bozukluğu olanlar ve kronik hastalar için özellikle zararlı... Bunlar konserve gibi, besleyici değerleri düşük. Tabiatın yapısına da aykırı gıdalardır.”
Yukarıda ki bilgiler bir ilmi makaleden alınmıştır. Yediğimiz gıdaların GDO’lu olup olmadıkları, o gıdanın kendi tohumunu üretip üretmemesiyle anlaşılır. Eğer gıda kendi tohumunu üretmiyorsa ki, (ülkemizde bu gün % 80’e varan gıdalar kendi tohumlarını üretmiyor, her seferinde tohum ithalatı yapmaya mecbur kalıyoruz) bu gıdalar GDO’lu durlar.
Bu gün sebzeler, bakliyat ve hububat tohumları tamamen ithal edilmektedir. Bu oran ülkemizde % 1 - % 2 filan değil, % 80 oranına çıkmaktadır.
İTHALAT VE YERLİ TOHUM ÜRETİMİ
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, İsrail'den başta sebze tohumluğu olmak üzere mısır, buğday, pamuk ve ayçiçeği tohumluğu ithalatının yapıldığına işaret etti. (19.03.2012 Milli Gazete)
Ülkemizde çıkartılan 31.Ekim.2006 tarih 5553 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Tohumculuk Kanunu"nun da çiftçilerimizin yüzlerce yıldır ürettiği ve ticaretini yaptığı tohumların ticaretine bir yasak engeli konulmuştur.
Kanunun 12. maddesine göre ilkinde 10 bin TL (10 milyar TL) idari para cezasına çarptırılacaktır. Fiilin tekrarı halinde para cezası iki katına çıkartılacak ve beş yıl süreyle faaliyetten men edilecektir. Tohumluklara Bakanlık el koyacak, müsadere edilen tohumlukların imha edilmesi halinde, imha masrafları çiftçiye ödettirilecektir.
Ülkemizde tohum ıslahı ve satışı yapan şirketler, Dünya tohumculuğunu da elinde bulunduran 6 büyük şirkettir. Bunlar Novartis, Monsanto, Cargill, Dupont, ADN ve Bayer şirketleridir. Bu firmaların Türkiye'deki tohumculuk firmalarıyla hisse bazında ya da bayilik yoluyla kurdukları ortaklıkları bulunmaktadır.
Avrupa Birliği heveslilerimiz, AB’nin kendi halkına verdiği bilgileri halkımıza vermemekte, GDO’lu gıdalar konusunda bilgilendirmekten özenle kaçmaktadırlar. Hatta bu konuyu hiç açılmasın istemektedirler.
2006 yılında bu kanun TBMM’ne getirildiğinde bu kanun üzerinde ne Ana muhalefet CHP ne de yavru muhalefet MHP, müzakere yapmadılar, basının önünde konuyu tartışmadılar ve hatta kanunun iptali için Anayasa mahkemesine gitmediler. Ama karşılıklı kısır çekişmelerle milletimizin dikkatlerini hep boş tartışmalara çektiler.
Hitabım, Avrupa Birliği dostları için… AB’nin gözüne, kaşına bakarak hareketlerine yön verenlere… Bu uğurda TC de ilk defa AB Bakanlığı kurarak çalışmalarını ve de kanunlarını onlara göre ayarlayanlara… Alın size bir AB haberi de benden…
26 Mart 2012 günü önce bir FM radyo haberi, sonra da aynı gün TV haberi…
Haber aynen şu şekilde; “AB ülkelerinde, halkın yüzde 70’inin karşı olduğu GDO’lu (Genetiği Değiştirilmiş Gıdalar) gıdalar, zaman zaman halkın ve AB ülkelerinin idarecilerinin konu üzerine eğilmelerine sebep olmaktadır.
AB ülkelerinin ithal ettikleri gıdalar üzerinde % 0,1 (binde bir) veya % 0,2 (binde iki) oranında GDO’lu gıda bulaşığına rastlanılması, AB ülkelerinin idarecilerini konu ile ilgilenmeye sevk etmiştir.
Yetkililer açıklamalarında, GDO’lu gıda bulaşığının, Avrupa’ya yapılan gıda ithali esnasında bulaşmış olabileceğini tahmin etmektedirler. Konuyu derinlemesine inceleyen yetkilileri, gıda ithalatına karışmış GDO bulaşığının ya fabrikalarda imalat esnasında veya gemilerle nakledilirken gemi ambarlarından bulaşabileceği hususunu dile getirmektedirler.
Resim; Nüfus artışının hız kestiğini göstermekte, Sayın Başbakan her evlenenden en az üç çocuk yapmalarını isterken, şimdilerde bu sayının 5 çocuğa çıktığı görülmektedir.
GDO’LU GIDA NE DEMEKTİR
Genetik mühendisliğinin çeşitli teknikler kullanarak yaptığı müdahalelerle kalıtımsal değişikliğe uğrattığı organizmalar günümüzde, İngilizcede GMO. (Genetically Modified Organism), Türkçe’de G.D.O. (genetiği değiştirilmiş organizmalar) adıyla ifade edilmektedir.
Bu teknikler rekombinant DNA ya da “rekombinant DNA teknolojisi” olarak bilinirler. Rekombinant DNA teknolojisi sayesinde DNA molekülleri tüpte (In vitro), yani canlı organizmanın ya da hücrenin dışında, yeni bir tür yaratmak üzere bir molekül içinde bir araya getirilebilmektedir. Bu DNA da bir organizmaya aktarıldığında değiştirilmiş özellikleri ya da kendine özgü özellikleri olan bir canlının ortaya çıkmasını sağlamaktadır.
Bu yolla ilk kez 1973’de bir bakteri yaratılmıştır. Bu olay bilimciler topluluğunda bu tür genetik uygulamaların potansiyel tehlikeleri olduğu konusunda kaygılara neden olmuş ve konu Pacific Grove’daki (Kaliforniya) Asilomar Konferansı’nda tartışmalara yol açmıştır.
Rekombinant DNA teknolojisini kullanan ilk şirket Herbert Boyer tarafından kurulmuş ve şirket, 1978’de escherichia coli bakterisinin genetik manipülasyon yoluyla, insülin üreten bir türünü yarattığını açıklamıştır.
KISIRLAŞTIRIYOR
Prof. Ziya Mocan: Bitki bünyesinde, insanda alerjiye neden olan veya zehirleyici etki yapan bazı farklılaşmalar yaşanabilir.
Gen aktarımında kullanılan bazı teknikler nedeniyle genleri değiştirilmiş bitkileri tüketen insanlarda antibiyotiklere direnç gelişmesi olasılığı söz konusu.
Bu gıdaların genleriyle oynandığı için uzun dönemde insan gen yapısında değişiklik yapıp yapmayacağı ve proteinlerin bağışıklık sistemimizi çökertme riskleri, kanser başta olmak üzere ne tür hastalıkları tetikleyecekleri günümüz teknolojisiyle bilinmiyor.
Hamileler, büyüme çağındaki çocuklar, beslenme bozukluğu olanlar ve kronik hastalar için özellikle zararlı... Bunlar konserve gibi, besleyici değerleri düşük. Tabiatın yapısına da aykırı gıdalardır.”
Yukarıda ki bilgiler bir ilmi makaleden alınmıştır. Yediğimiz gıdaların GDO’lu olup olmadıkları, o gıdanın kendi tohumunu üretip üretmemesiyle anlaşılır. Eğer gıda kendi tohumunu üretmiyorsa ki, (ülkemizde bu gün % 80’e varan gıdalar kendi tohumlarını üretmiyor, her seferinde tohum ithalatı yapmaya mecbur kalıyoruz) bu gıdalar GDO’lu durlar.
Bu gün sebzeler, bakliyat ve hububat tohumları tamamen ithal edilmektedir. Bu oran ülkemizde % 1 - % 2 filan değil, % 80 oranına çıkmaktadır.
İTHALAT VE YERLİ TOHUM ÜRETİMİ
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, İsrail'den başta sebze tohumluğu olmak üzere mısır, buğday, pamuk ve ayçiçeği tohumluğu ithalatının yapıldığına işaret etti. (19.03.2012 Milli Gazete)
Ülkemizde çıkartılan 31.Ekim.2006 tarih 5553 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Tohumculuk Kanunu"nun da çiftçilerimizin yüzlerce yıldır ürettiği ve ticaretini yaptığı tohumların ticaretine bir yasak engeli konulmuştur.
Kanunun 12. maddesine göre ilkinde 10 bin TL (10 milyar TL) idari para cezasına çarptırılacaktır. Fiilin tekrarı halinde para cezası iki katına çıkartılacak ve beş yıl süreyle faaliyetten men edilecektir. Tohumluklara Bakanlık el koyacak, müsadere edilen tohumlukların imha edilmesi halinde, imha masrafları çiftçiye ödettirilecektir.
Ülkemizde tohum ıslahı ve satışı yapan şirketler, Dünya tohumculuğunu da elinde bulunduran 6 büyük şirkettir. Bunlar Novartis, Monsanto, Cargill, Dupont, ADN ve Bayer şirketleridir. Bu firmaların Türkiye'deki tohumculuk firmalarıyla hisse bazında ya da bayilik yoluyla kurdukları ortaklıkları bulunmaktadır.
Avrupa Birliği heveslilerimiz, AB’nin kendi halkına verdiği bilgileri halkımıza vermemekte, GDO’lu gıdalar konusunda bilgilendirmekten özenle kaçmaktadırlar. Hatta bu konuyu hiç açılmasın istemektedirler.
2006 yılında bu kanun TBMM’ne getirildiğinde bu kanun üzerinde ne Ana muhalefet CHP ne de yavru muhalefet MHP, müzakere yapmadılar, basının önünde konuyu tartışmadılar ve hatta kanunun iptali için Anayasa mahkemesine gitmediler. Ama karşılıklı kısır çekişmelerle milletimizin dikkatlerini hep boş tartışmalara çektiler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.