Ah goca abdal..!
Abdal kelimesinin Arapça’da IX. yüzyıldan beri bir tasavvuf terimi olarak 'derviş' ve 'şahit' anlamlarına gelen 'dahi' kelimesinden türetildiği, daha sonraki yıllarda 'veli'/sofu’, ‘derviş' anlamlarında kullanıldığı gibi 'meczup’, ‘divane' anlamlarında da kullanıldığı değişik kaynaklarca ifade edilmekte…
***
Arapça, Farsça ve Türkçe de dini bir zümreyi ifade eden 'abdal' kelimesi aynı zamanda Türkiye, İran, Afganistan ve Doğu Türkistan’da yaşayan ve asılları Türk olan etnik zümreleri ifade etmekte…
***
Abdalların genelde aynı isimli Türk kabilesinden oldukları, Türkiye, Afganistan, İran ve Doğu Türkistan'da küçük gruplar halinde yaşadıkları, genelde Alevi inancına sahip oldukları ancak inançlarını yoğun olarak yaşamadıkları konusunda bilgiler bulunmakta...
***
Şuana kadar bu kadar zengin ve renkli bir sosyal porte çizen Anadolu Abdalları ile ilgili birkaç makale dışında detaylı bir çalışma yok maalesef…
Konya’da “Yeni Mahalle” diye tabir edilen bölgede yaşayan Abdallar ile ilgili fıkra tadında bir hadise üzerinden bugünkü köşe yazımızı yazacağız…
***
Yurt dışında çalışıp emekli olan iki abdal yurda döndükten sonra Hacca gidip gelirler…
Uzun yıllar içkili âlemlerde bulunan bu abdallardan biri bir gün diğerine;
“Hacı sen bir büyük rakı alsan, ben de bir gülük (hindi) alsam da, şöyle Ağbayır'a doğru açılsak…” diye teklifte bulunur…
Diğeri şaşırır;
“Gudurdun mu sen kabadayı, bir de hacısın!” diye çıkışır…
Öteki gayet rahat ve pişkince;
“Hacı olunca ne olmuş, kim görecek sanki?” diye üsteler…
Arkadaşı dayanamaz;
“Abe goca Abdal, hiç kimse görmese Allah görür beaa''
Beriki kendinden gayet emin;
“Allah görünce, gelip de Bedesten ’de anlatacak diyal ya' der.
***
Fıkra abdallardan ama toplumda bazılarımızın pürmelali adeta…
Dindarız…
Ama…
Allah rızasından çok, siyaset ve ticaret kaygısı içinde, ahret hayatından daha çok dünyalık peşinde koşmak için sanki…
***
Dindarız…
Ama sadece Bedesten’de…
Rabbim bizi bir anlatsa…
Her halde dünya üzerindeki cümle abdal da yüzümüze tükürür…