Yüreğimizde derin bir yara

Yüreğimizde derin bir yara

Asrın felaketinin üzerinden tam 1 yıl geçti. Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem, 10 ilde yıkıcı etkiye sahip oldu. 6 Şubat'taki depremde, 50 bin 783 kişi hayatını kaybetti. Bir hafta boyunca deprem bölgesinde olan Merhaba Gazetesi, birçok olaya şahit

Türkiye, 6 Şubat 2023 tarihinde iki büyük depremle sarsıldı. Kara Şubat’ın üzerinden bir yıl geçti. Bir yıl özellikle deprem bölgesindeki insanlarımız için bir asır gibi geçti. Kahramanmaraş merkezli depremlerde 50 bin 783 insan hayatını kaybetti. Yüzbinlerce bina yıkıldı ve kullanılamaz hale geldi. Deprem felaketinin ilki gece 04.17'de, diğeri ise öğle saatlerinde gerçekleşti. Türkiye insanlık tarihinin yaşadığı en büyük felaketlerden biriyle karşı karşıya kaldı. Asrın felaketinde Türkiye’nin yardımına dünyanın dört bir yanından farklı ülkeler ve milletler de koştu. En anlamlı yardımlar ise Azerbaycan, Pakistan, Güney Kore, Japonya gibi Türkiye derin tarihsel ilişkilere ve akrabalık bağlarına sahip ülkelerden geldi. Bu ülkelerde yediden yetmişe düzenlenen yardım kampanyalarında çok anlamlı ve duygulandıran görüntüler ortaya çıktı.

4-5.jpg

4-2-1.jpg

TÜRK TOPLUMU ÖRNEK BİR DAYANIŞMA GÖSTERDİ

Türk toplumu ise tarihin en anlamlı dayanışma örneğini gösterdi. Toplumun her kesiminden milyonlarca insan depremin yaralarının sarılması için tek yürek oldu. Yaşanan felaket o kadar büyüktü ki; Türkiye depremin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen yaralarını saramadı. Yüzbinlerce insan hala konteynırlarda ve çadırlarda yaşamaya devam ediyor. Yeni konutların yapımı ise tüm hızıyla devam ediyor. Merhaba Gazetesi, depremden bir hafta sonra, enkaz arama çalışmalarının devam ettiği dönemlerde Malatya hariç bütün deprem bölgelerinde gözlemlerde bulundu. Konya'da o süreçte bölgeden günlük haber veren tek gazete Merhaba Gazetesi oldu.

4-4.jpg

PETROL İSTASYONLARI HİZMET VEREMEDİ

6 Şubat'ta deprem bölgesindeki iller, olmadığı kadar soğuktu. 11 ilde benzin istasyonları çalışmaz hale gelmişti. Birçok petrolün camına 'Hizmet vermiyor' yazısı yapıştırılmıştı. Konya'dan deprem bölgesine yaklaştıkça, trafik çekilmez bir hal alıyordu. Çünkü ülkenin farklı şehirlerinden deprem bölgelerine yardımlar götürülüyordu. Normal şartlarda 1 saatte gidilecek yol, 3-4 saatte tamamlanabiliyordu. Merhaba Gazetesi'nin ilk durağı İskenderun oldu. İskenderun'a gece saatlerinde giren Merhaba Gazetesi, lambası yanan bir ev dahi görmedi. İskenderun merkezde yıkım çok fazlaydı. Evlerini kaybeden İskenderunlular, yıkık evlerinin önünde buldukları çalı çırpı ve gönderilen kömürlerle ısınmanın mücadelesini veriyordu. İskenderun'da birçok depremzede okula yerleştirilmişti. Anne ve babalar uykusuzdu ama herkesin önceliği bebekleri ve çocuklarıydı. Okulun içindeki sıralarda çocuklar yatırılıyordu.

4-3-1.jpg

YANIMIZDA BİRÇOK İNSANIN CANSIZ BEDENİ ÇIKARILDI!

Merhaba Gazetesi, İskenderun'dan sonra Antakya'ya geçti. Antakya, yerle bir olmuştu. Ayakta kalan bina neredeyse yoktu. Ayakta kalmayı başaran binalar da hafif bir rüzgârda yıkılacak gibiydi. Arama kurtarma ekiplerinde, bölgede görev yapan gazetecilerde maske vardı. Bunu sadece Antakya'da gördüm. Günlerce enkaz altında kalan ve hayatını kaybeden insanların altında olduğunu biz de biliyorduk. Şehirde çok ağır bir koku vardı. Bu ağır kokuya karşı maske takmamız önerilmişti. Bir de o dönem için şehirde hastalığın yaygınlaştığı belirtilmişti. Önlem amaçlı tıbbi maskelerimizi takmıştık. Yanımızda birçok insanın cansız bedenini çıkardılar. Olay çok sıcak olduğu için acı ilk süreçte orada rafa kaldırılmıştı. İnsanlar, yakınlarının cansız bedenine ulaştığında mutlu oluyordu. Durum o kadar ki acıydı. Birçok insan hayatını kaybederken, birçok anı da yok olmuştu. Çocukların oyuncakları beton yığınlarının altındaydı. İnsanların fotoğraf albümleri yığınların altında kalmıştı. Yerlerde ceset torbaları da fazlaydı. Merhaba Gazetesi, o gece de Hatay'da kalmıştı.

KAHRAMANMARAŞ'TA BİNALAR KÜL OLMUŞTU

Ertesi sabah Kahramanmaraş'a doğru yola çıkılmıştı. Türkoğlu üzerinden Kahramanmaraş'a geçilmişti. Kahramanmaraş'ın merkezinde ayakta bina yoktu. Binalar, resmen kül olmuştu. Maraş'ta da enkazın altından insanların fotoğraf albümleri, çocukların karneleri, oyuncakları çıkıyordu. Paranın deprem bölgesinde bir önemi yoktu. Belki Türkiye, uzun süre sonra ilk kez böyle acı bir olay yaşamıştı. Çok zengin insanların bile parası bölgede bir anlam ifade etmiyordu. Çünkü zengin insanlar da yakınlarını, malını, mülkünü kaybetmişti. Diğer ihtiyaç sahibi insanlar gibi, variyetli insanlar da; STK'ların, belediyelerin kurduğu aşevlerinin önünde yemek için sıra bekliyorlardı.

DEFİNLER BATTANİYE VE HALILARLA YAPILDI

Merhaba'nın Kahramanmaraş'tan sonraki durağı Adıyaman olmuştu Adıyaman, deyim yerindeyse Acıyaman'a dönüşmüştü. Depremin merkezi Maraş'tı. Ancak insanlık dramı en fazla Adıyaman'da yaşanıyordu. Çünkü deprem olduğunda ilgili birimler yıkımın en fazla Hatay'da olduğunu düşünmüş. Adıyaman'a doğru gelen ambulans, arama kurtarma ekipleri bile Hatay'a, Maraş'a gönderilmiş. Bunu bölgedeki insanlardan dinledik. Durum böyle olunca Adıyaman'a yardımlar, arama kurtarma ekipleri geç gitti. Adıyaman halkı, 2-3 günü kendi imkânlarıyla geçirmenin mücadelesini vermişti. Adıyaman'da da binalar ayakta değildi. Acıyaman'da toplu definler yapılıyordu. Kimlikleri belli olan da olmayan da aynı kaderi paylaşıyordu. Kefen yetersizliğinden dolayı insanlar battaniyelerle, halılarla defnedilmişti. Merhaba Gazetesi'nin toplu definin yapıldığı mezarlıktaki izlenimlerine göre sadece 1 günde en az 5 bin insan o mezarlığa defnedilmişti. Yakınlarının mezarını bulan insanlar mezar başında ağıtlar yakıyordu. Bayılanlar vardı. Mezarlıktan Kur'an sesleri yükseliyordu.

ACI SÜRÜYOR ANCAK DEPREM GERÇEĞİNİ ÇABUK UNUTTUK

Deprem bölgesinde acı, dram, hüzün, gözyaşı, mağduriyet, yani ne ararsanız vardı. Enkaz altından ilk günlerde diri çıkarılanların yakınlarının mutluluğu kadar, gün geçtikten sonra yakınlarının cenazesine ulaşanlarda da acı bir mutluluk vardı. Çünkü insanlar “En azından bir mezarı olacak” düşüncesiyle kendilerini avutuyorlardı. Deprem bölgesinde durum çok acıydı. Bu acı, bu hüzün, bir ömür boyu sürecek. İnsanların çocukluğunu, gençliğini yaşadığı evi, mahallesi, sokağı artık yoktu. Geride kocaman bir üzüntü vardı. Asrın felaketinin üzerinden tam 1 yıl geçti. Acı dinmedi ama ülkenin deprem ülkesi olduğu, bu acı olayların yaşanabileceği gerçeği çabuk unutuldu.

EMRE ÖZGÜL

Kaynak:Emre Özgül

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.