Yıldızlar hep gökte yaşar

Yıldızlar hep gökte yaşar

Usta sinema yönetmeni ve yapımcı Ülkü Erakalın, 60 yıllık sanat birikimini birçok ilde sahnelediği ''Yıldızlar Gökte Yaşar'' isimli tek kişilik tiyatro oyununda birleştirdi Erakalın, ''Yıldızlar Gökte Yaşar'' adlı Türk sinema tarihini anlattığı tek kişili

Hayatının tesadüflerle dolu olduğunu belirten Erakalın, ''Üç Arkadaş filminden sonra Muhterem Nur ile röportaj yapmaya gittiğim sırada Yönetmen Memduh Ün ile tanıştım. Memduh Ün, 'asistanlığımı yapar mısın' dedi. Sinema hayatım bu küçük tesadüfle başladı'' dedi. 
İlk filminin 1969 yılında çektiği, Göksel Arsoy, Muhterem Nur, Suna Pekuysal'ın oynadığı ''Unutamadığım Kadın'' olduğunu ifade eden Erakalın, Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Fatma Girik, Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Sadri Alışık gibi önemli oyuncularla çalıştığını, 150'nin üzerinde sinema filmi ve 500'ün üzerinde televizyon dizisi çektiğini söyledi. 
Sanat hayatında önce müzisyen olduğunu belirten Erakalın, ''Benim için önce eğitimini aldığım müzik gelir. Çünkü, insanın eğitildiği alanda yükselmesi çok önemli. Ama sinemadaki şöhretim müzikteki ismimi aştı. 'Ülkü Erakalın' dendiği zaman herkes sinema yönetmeni olarak tanıyor. 50'ye yakın bestem var. Bu besteler farklı sanatçılar tarafından okundu'' diye konuştu. 
TURNE DEVAM EDİYOR
60 yıllık arşivini ''Yıldızlar Gökte Yaşar'' isimli oyunla sunmaya çalıştığını ifade eden Erakalın, şunları kaydetti: 
''60 yıllık sanat birikimimi 'Yıldızlar Gökte Yaşar' isimli tiyatro oyunumda birleştirdim. Senaryosunu yazdığım oyunun yönetmenliğini de ben üstlendim. Tek kişilik oyunumda müzikler de bana ait. Dört çalışma alanımın birleştiği bir oyun oldu bu. Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin'in sunduğu imkanla bütün Anadolu'da Devlet Tiyatroları'nı dolaşıyorum. Oyunu sahnelemeye Kasım ayında Erzurum'da başladım. Trabzon, Antalya, Adana, Diyarbakır, Bursa'da oynadım. Bundan sonra 24 Martta Sivas'ta sahneleyeceğim. Nisan ayında da Gaziantep ve Van'da sahneleyip turneyi tamamlayacağım.'' 
Dört yılda hazırladığı oyunda anılarını canlandırdığını anlatan Erakalın, ''Ben bu oyunda sinemayla tiyatroyu buluşturdum. Oyunu izlerken hem sinemaseverler hem de tiyatroseverler mutlu oluyor. Sahnede arkadaki ekranda Türk sinemasının ve Türk tiyatrosunun 60 yıllık tarihi bana eşlik ediyor. Tiyatro sahnesinde anılarımı anlatıp arkadaki perdeden film karelerini gösteriyorum, piyano çalıp şarkı söylüyorum'' dedi. 
''SON YAPILAN FİLMLER ARASINDA YÜZ KIZARTICI OLANLAR VAR''- 
Son yıllarda Türk sinemasının yeniden uyandığını dile getiren Erakalın, ''Ama bu güzel gelişmelerin yanı sıra son yapılan filmler arasında yüz kızartıcı olanlar da var. Belden aşağı küfürlerle iş yapılacaksa o film çekilmesin daha iyi'' diye konuştu. 
Sevginin dünyadaki en büyük güç olduğunu ifade eden Erakalın, ''Ben sevgi adamıyım, Mevlana'nın manevi torunuyum. Bütün filmlerimde sevgiyi işledim. Sevginin olmadığı yerde hiçbir şey olmaz. 60 yıldır bir şeyler üretebiliyorsam tek nedeni sevgidir'' dedi. 
Çağan Irmak'ın yönettiği Babam ve Oğlum filminin eski Türk sinemasının hikayelerini işlediğini belirten Erakalın, seyircinin Yeşilçam hikayelerini özlediğini kaydetti. 
Çekimlerini üç ay önce bitirdiği ''Çığlık Çığlığa Bir Sevda'' isimli filmle sinemaya geri döndüğünü anlatan Erakalın, filmde, Ediz Hun, Selma Güneri gibi usta oyuncular, Irmak Ünal, Özgür Özberk gibi genç oyuncular ve tiyatrocu Tomris Oğuzalp'ın bir araya geldiğini ifade etti. 
Vatani görevini Konya'da yaptığını ifade eden Erakalın, ''Mevlana ve Şems benim hayatımda çok önemlidir. Son filmimde de onların felsefesini işledim. Konya'ya geldiğim zaman sanki Kabe'ye gelmiş gibi hissediyorum. Konya, sevgiyi dünyaya haykıran bir şehir. Konya, sevenler, Allah’a inananlar şehri'' diye konuştu.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.