Konya'da bir başarı hikayesi: Radyocu olarak başladı, müdür oldu

Konya'da bir başarı hikayesi: Radyocu olarak başladı, müdür oldu
Mesleğe ilk adımını radyoculukla atan, 9 yıldır da Konya Büyükşehir Belediyesi Basın Müdürü olarak çalışan Cemil Anıl Doğan, Konya basınının gelişimine ciddi katkılar sundu. Doğan, gazeteciliği döneminde yaptığı haberlerle adından sıkça söz ettirdi

Mesleğe ilk adımını radyoculukla atan, 9 yıldır da Konya Büyükşehir Belediyesi Basın Müdürü olarak çalışan Cemil Anıl Doğan, Konya basınının gelişimine ciddi katkılar sundu. Doğan, gazeteciliği döneminde yaptığı haberlerle adından sıkça söz ettirdi.

BASIN SEKTÖRÜNE RADYO PROGRAMIYLA BAŞLADI

Konya Büyükşehir Belediyesi Basın Müdürü Cemil Anıl Doğan, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ne özel gerçekleştirdiğimiz röportajda, kendi basın yolculuğunu bizimle paylaştı. Basın sektörüne bir radyo programıyla adım atan ve bu tutkudan bir daha kopamayan Doğan, gençlere de önemli tavsiyelerde bulundu.

anil-3.jpg

**Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

- 1977 yılında Konya’nın Kumköprü Mahallesi’nde dünyaya geldim. Lise dönemimde tiyatro eğitimi aldım ve 4-5 boyunca tiyatroyla ilgilendim. Tiyatro ile uğraşırken diksiyon eğitimi aldım. Bu eğitim sayesinde radyoda program yapmaya başladım ve böylece basın sektörüne adım attım. O gün bugündür bu sektörden kopamadım. Daha sonra üniversitede sosyoloji eğitimi aldım. 2005 yılında Konya Büyükşehir Belediyesi’nde haber editörü olarak göreve başladım. 2016 yılından bu yana ise Basın Müdürü olarak görev yapmaktayım.

BASIN SEKTÖRÜNÜN BİRÇOK ALANINDA ÇALIŞTIM

**Mesleğe nasıl başladınız? Bu yolculukta sizi etkileyen en önemli faktör neydi?

- Radyoculuk, benim hayatımda her zaman özel bir yere sahip olmuştur. Mesleğe ilk adımımı attığım yer bir radyo stüdyosuydu. O yıllarda, gençlik heyecanıyla birlikte, diğer birçok genç gibi benim de kendi yazdığım şiirlerim vardı. Şiir yazmayı çok severdim ve aynı zamanda bol bol kitap okurdum. Tiyatroda aldığım diksiyon eğitimi sayesinde, kendi şiirlerimi radyoda okumak istedim ve bu hayalimle 1999 yılında Genç FM’in kapısını çaldım. Radyoculuğun temellerini burada öğrendim ve kısa bir süre sonra Konya FM’de çalışmaya başladım. Konya FM’de mesleğe daha çok sarıldım, gece gündüz radyoyla ilgilenmeye devam ettim. Radyoda çalışırken Yeni Konya Televizyonu kuruldu. Eskiden Kanal 1 adında bir kanal vardı ve bu kanal kapanmıştı. Hüseyin Oğuz Abi, Yeni Konya Gazetesi’ni almış ve Kanal 1’in yayın haklarını da kiralamıştı. Bu sayede, gazete ve televizyonu Yeni Konya adıyla bir çatı altında birleştirdiler. Beni radyodan tanıdıkları için sabahları keyifli ve eğlenceli bir haber programı hazırlayıp hazırlayamayacağımı sordular. Böylece, 2001 yılında radyo ile birlikte televizyonda da çalışmaya başladım. Televizyonun bünyesinde bir gazete olduğu için gazetecilikle de tanıştım ve kısa süre sonra haberlerim gazete sayfalarında yayımlanmaya başladı. Bir süre sonra maalesef radyoyu bırakmak zorunda kaldım. Böylelikle, farklı sektörlere adım atmak mesleki kariyerimde dönüm noktası oldu diyebilirim.

anil-2.jpg

HER İŞİMİ TİTİZLİKLE YAPMA GAYRETİNDE OLDUM

** Gazetecilik ve basın sektöründeki kariyerinizde sizi en çok etkileyen anlar, dönüm noktaları nelerdi?

- Çalıştığım televizyon kanalının kapanacağı birkaç ay öncesinden hissedilmişti. Arkadaşların çoğu işsiz kalmamak için, haklı olarak önceden ayrılmayı seçti. Ben ayrılmayı hiç düşünmedim. Ancak, bu zor süreçte sayı azalınca iş yükü arttı. Sabah haberleri ve ara haber sunarken bir anda ana haberi sunmaya başladım başladım. Sonra spor haberleri, siyasi programlar sunmaya, haber perforeleri yapmaya başladım; hatta zaruretten kurgu-montaj yapmayı öğrendim. Zor bir dönemdi ama insan zorluklarla daha iyi öğreniyor. O dönemde aynı kurumda kalıp gazetede çalışmayı sürdürdüm. Bu süreçte gazetede yazı dizileri hazırlamaya başladım. İlk yazı dizim, 1958-1960 yılları arasında Konya Belediye Başkanlığı yapan rahmetli Sıtkı Bilgin üzerineydi. Kendisi, 27 Mayıs’ta yapılacak Başbakan Adnan Menderes’in Konya mitingini düzenlemekle suçlanmış ve Vali Cemil Keleşoğlu ile birlikte Yassıada’da dört ay mahkum kalmıştı. Bu dizide, Sıtkı Bilgin’in ailesi ve onun dönemine dair detaylara yer verdik. Vali Cemil Keleşoğlu’nun hüzünlü hayatına değindik. Bu yazı dizisi, gazetemizde yayımlandı ve büyük ilgi gördü. Bu türden yazı dizileri devam edince, benim hafta içinde her gün yayımlanan röportajlarım, ayrıca her pazartesi gazeteye ek olarak da dağıtılmaya başladı. Bu çalışmalar geçmişe vefa gösteren, tarihe not düşen bir hatıra niteliğindeydi. Eski Konya Belediye Başkanlarından rahmetli Yılmaz Kulluk, bir gün beni arayarak iş yerine davet etti, alnımdan öperek beni tebrik etti. Daha sonra farklı konularda da yazı dizileri hazırladım. Örneğin, milliyetçilik üzerine bir dizisi çalışmam oldu. Taş Kafa Muammer olarak bilinen, Almanca öğretmeni rahmetli Muammer Karan Abi ile bir gün boyunca Konya’yı gezdim. Sohbetlerimizi ses kaydına aldım ve fotoğraflarını çektim. Bu çalışmayı da yine dizi olarak yayımladık. Yazı dizileriyle dikkat çektiğim o süreçte Konya Büyükşehir Belediyesi Basın Müdürlüğü’nde çalışmaya davet edildim ve 2005 yılı Eylül ayında belediyenin aylık bültenlerini hazırlamak üzere yeni işime başladım. Ancak bu teklif sırasında şunu sordum: “Neden beni seçtiniz de daha tecrübeli arkadaşları seçmediniz?” Bunun üzerine, o dönemde televizyonun zor sürecinde işten ayrılmayarak gösterdiğim bağlılığın etkili olduğunu söylediler. Bugün burada bu röportajı yapıyor olmam, aslında o gün verdiğim kararlara dayanıyor. İnsan zorluklardan geçerek öğreniyor ve gelişiyor.

anil-1.jpg

BASIN DOĞRU VE GÜVENİLİR BİLGİYE ULAŞMADA KRİTİK BİR ROLE SAHİP

**Basının toplumsal sorumlulukları hakkında ne düşünüyorsunuz?

- Sosyal medyanın etkisiyle herkesin gazeteci rolüne bürünmesinin sektöre zarar verdiğini düşünüyorum. Ancak bu durum, gerçek gazetecilik ile amatörlüğün farkını ortaya koyuyor. Gerçek bir gazeteci, olayın detaylarını araştırır ve hikayeyi yarıda bırakmaz. Dijitalleşme ile birlikte gazetecilikte yeni bir döneme girdik. Geleneksel gazeteler hâlâ önemli olsa da artık gazetelerin internet siteleri ve sosyal medya hesaplarına öncelik verilmesi gerektiğine inanıyorum. Sosyal medya, gerçek gazetecilerin kontrolünde olmalı; çünkü bu platformlar, doğru ve güvenilir bilgiye ulaşmada kritik bir role sahip. Eskiden gazetelerin toplum üzerindeki etkisi çok daha büyüktü. Ancak bugün, gazete haberleri bile teyit edilmesi gereken bilgiler haline geldi. Sonuç olarak, gazetecilik, teknolojiyle değişen bir meslek olsa da meslek ahlakı ve sorumluluk duygusunu kaybetmemelidir. Gerçek gazetecilik, sadece bilgiyi değil, sağduyu ile hareket ederek doğru ve anlamlı bilgiyi topluma sunmayı gerektirir. Bu, gazetecilik mesleğinin özü ve geleceğidir.

anil-1.jpeg

KUL HAKKINI BİLEN İNSAN EMPATİ YAPMAYI DA BİLİR

**Basın ve medya sektöründe en çok önem verdiğiniz prensipler nelerdir?

- Arkadaşlara her zaman şunu söylerim: Kamu işi çok hassastır. Kamu hakkına ve kul hakkına son derece dikkat edelim. Bu konuya sıkça değinmem zaman zaman bıkkınlık oluşturuyor gibi görünse de söylediklerimin anlaşıldığını ve uygulandığını görmek beni mutlu ediyor. Bu mesleği yaparken en önemli şey, ahlaklı ve dürüst olmaktır. Kul hakkını bilmek, gazeteciliğin temel taşıdır. Kul hakkını bilen bir insan, empati yapmayı da öğrenir. Çünkü bir olayın muhatabını düşünürken, o durumun bir gün kendi kardeşine ya da sevdiğine gelebileceğini fark eder. Haberi hazırlarken empati ve ahlakı ön planda tutarsanız, işinizi çok daha doğru bir şekilde yaparsınız.

GAZETECİLİK YIKICI DEĞİL, YAPICI OLMAYI GEREKTİRİR

**Basın etik kuralları ve uygulanışı hakkında neler söylersiniz

- Gazetecilik aslında eleştiri sanatıdır. Ancak eleştiriyi yanlış biçimde kullanmak, birinin hakkına girmek ya da yalan söylemek, o anlık bir kazanç gibi görünebilir. Fakat günün sonunda kaybeden hep bu tutumu benimseyen olur. Doğru eleştiri ile yalan ve iftirayı ayırmak gerekir. Yapıcı eleştiride bulunan kişilere her zaman saygı duyulur. Çünkü yapıcı eleştiri, topluma ve kamuya katkı sağlar, yol gösterir. Ne yazık ki bazen eleştirinin, iftira ve karalamayla karıştırıldığını görüyoruz. Özellikle sosyal medyada söylenen yalanların ve yapılan yalan kurguların doğrulardan çok daha fazla ilgi gördüğünü üzülerek görüyoruz. Eskilerin söylediği, “Doğru ayağa kalkana kadar yalan dünyayı dolaşıyor” sözünün ne kadar doğru olduğunu görüyoruz. Oysa gazetecilik, yıkıcı değil, yapıcı olmayı gerektirir. Empati, dikkat ve dürüstlük, bu mesleğin en önemli değerleridir. Bu değerlere sadık kalınırsa, gazeteciliğin topluma olan faydası da o derece artar.

HANGİ İŞİ YAPIYORSAM İYİ YAPMAYA ÇALIŞTIM

**Mesleğe başladığınızda hayalini kurduğunuz bir şey var mıydı? O hayali gerçekleştirebildiniz mi?

- Radyoda sadece program yaparken bilgisayarda reklam sesi almayı ve onu kurgulamayı öğrendim. Boş zamanlarımda kasetlerdeki şarkıları mp3 yaparak arşive atmayı ve daha birçok işi gönüllü olarak yaptım. Muhabirlik yaparken işim bitince tashih yapmaya, önce kendi sayfalarımın mizanpajını çizmeye, sonra birinci sayfa mizanpajına kadar birçok işi severek yaptım. Fotoğraf çekmek, video çekmek, haber yazmak ve kurgusunu yapmak da bunlara eklenince, bazen yorulsam ve kızsam da bunların bana ileride büyük katkı sağladığını gördüm. Bugün sahip olduğum birikimin temeli, o dönemde yaşadığım zorluklar ve yıpratıcı süreçlerde hep çalışmak; her zaman belli bir standardın altına düşmemek için gayret etmekti. Gerçekten, gazetecilikte bir yere gelme hayalim yoktu. Sadece hangi işi yapıyorsam iyi yapmaya çalıştım. Ama zamanla kazandığım beceriler ve tecrübelerle bugün bize verilen görevin başındayız. Bu görevi de başkanımızın ve büyüklerimin desteği, arkadaşlarımın özverisi ile belli bir standardın altına hiç düşürmeden sürdürmeye çalışıyoruz.

Kaynak:Sait Çelik

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.