“Türkiye iyi  yönetilemiyor” 

“Türkiye iyi  yönetilemiyor” 

Saadet Partisi Sözcüsü Birol Aydın, “Dış politika, eğitim sistemi, hukuk sistemimiz hiç iyi bir durumda değil. Maalesef iyi olduğunu söylemek mümkün değil Ayrıca Türkiye'nin iyi yönetildiğini de söyleyemeyiz. Bir nobranlık var, bir keyfilik var” dedi 

Saadet Partisi Selçuklu İlçe Başkanlığı Divan Toplantısı düzenlendi. Ocak ayı ilçe divan toplantısı il başkanlığı binasında gerçekleştirildi.  Düzenlenen divan toplantısına Saadet Partisi Sözcüsü Birol Aydın, Saadet Partisi Selçuklu İlçe Başkanı Lütfi Çelik ve çok sayıda partili katıldı

“İNSANLAR GEÇİNEMİYOR” 

Divan toplantısında konuşan Saadet Partisi Sözcüsü Birol Aydın, “Genç işsizlik yüzde otuz nispetinde ilan edildi. Her dört üniversite mezunu gencimizden birisi işsizdir. Alım gücümüz, iyileştirmeler hangi düzeyde olursa olsun her geçen gün paramızın erimesinden dolayı hayat pahalılığından dolayı insanların geçimi için yetemez durumundadır” dedi. Aydın, “Devletimiz çok yoğun bir borç yükü altındadır. Özel sektörümüz büyük bir borç yükü altındadır. Yine fertler yani kişiler de büyük bir borç yükü altındadır.  Ülkemizin yaklaşık 450 milyar dolar borcu vardır. Çok kısa vadeli borç olarak Türkiye’miz 193 milyar borç ödemekle karşı karşıyadır. Bu borcu ödeyebilmek için Türkiye'nin üretim yapması icap ederdi.  20 yıldır kabul edelim ki doğru dürüst bir üretim seferberliği ortaya koyamamış, hep sıcak parayla ayaklar üzerinde durmuş, hep borç parayla ayaklar üzerinde durabilmiş, bugün insanımızın halkımızın hayatını rahatlatan hizmetleri de bu almış olduğu borç ve sıcak parayla gerçekleştirmiştir. Ama 20 yılın sonunda bunların karın doyurmadığı Türkiye'nin borcunu ödeyecek bir gelire sahip olmadığı Yine en yüksek faizle dünyada tefecilerden borç almak zorunda kaldığı bir Türkiye yaşıyoruz. Hükümet bu sıkıntıları aşmak için 2017 yılından itibaren mütemadiyen çeşitli ekonomik programlar açıkladı. Kısa, orta vadeli programlar açıkladı. Belli aralıklarda bunu revize etmekte. Yeni moda bir taraftan Çin, bir taraftan Kore, bu bir taraftan da Yeni Türkiye modeli diye bir şeyler ortaya koymakta. Ama her açıkladıkları model ve program Türkiye'de hayatı ekonomik olarak daha da yaşanmaz hale getiriyor. İnsanımız aldığı maaşla geçinemez. Hale gelmekte. Tabiri caizse ekonomik açıdan bizim hükümete diyeceğimiz bir şey var. Bırak dağınık kalsın. Evet. Hani bir kel adam Başında üç tane saç teli varmış. Berbere gitmiş, birini sağa, birini sola, birini öne taratıyormuş. Birisi kopmuş. Ne tarafa taratayım demiş. Berber demiş, birini sağla, birini sola tara demiş. Tararken diğeri de kopunca bir tel kalmış. Demiş beyefendi bu bunun ne tarafa tarayayım demiş. Bırak dağınık kalsın demiş. Şimdi biz de hükümete diyoruz ki. Ya bırakın Allah aşkına. Bir şey yapmayın yeter. Konuşmayın yeter. Yani siz her ekonomik programı açıkladıkça Her yeni diye bir şey açıkladıkça ülkede ekonomi daha da kötüye gidiyor. Döviz almış başını gidiyor. Faiz oranları siz ne derseniz deyin reelde yüzde 25’ten Yukarı gerçekleşiyor ve Türkiye borcunu ödeyebilmek için yüksek faizle tefecilerden, Londra borsalarında şuradan buradan borçlanmakta. Yani ne diyoruz? Dedim ki Türkiye iyiye gitmiyor. Yine Türkiye'de kabul edelim ki eğitim sistemimiz iyi bir durumda değildir. Nitelikli bir eğitimi verebildiğimizi söyleyemeyiz. Her ne kadar derslik sayısını arttırsak da Fiziki şartları iyileştirsek de ülke olarak eğitimimizin iyi bir durumda olduğunu söylememiz mümkün değildir” ifadelerini kullandı.

3-1-1.jpg

‘DIŞ POLİTİKADA DAĞINIKLIK İÇERİSİNDEYİZ’

Ülkenin bir öngörülemezlikle yönetildiğini vurgulayan Saadet Partisi Sözcüsü Birol Aydın, “Dış politikamızda zaten müthiş bir dağınıklık içerisindeyiz. Dost ve düşman tefriki yapamayacak hale geldik. Günlük haftalık dostlar ve düşmanlar ihdas eder hale geldik. Adeta Türkiye bir kısım egemen güçlerinki özellikle Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri arasında pinpon topuna döner hale gelmiş” dedi.

HUKUKA VE ADALETE GÜVEN SARSILDI

Konuşmasında hukuk sistemini de eleştiren Aydın, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Yargımız maalesef içler acısıdır. İnsanlarımız ve yargı çalışanlarımızın hukuka ve adalete güvenleri bir bütün olarak sarsılmış. Siz bir ülke düşünün ki o ülkede hükümlü sayısıyla cezaevlerinde tutuklu sayısı eşit. Türkiye'mizde cezaevlerinde yargılananlarla hüküm yemiş olanların sayısı eşitliğinde. Böyle bir ülke. Böyle bir yargı ve mekanizması olabilir Hata yapanların, yanlış yapanların suç işleyenlerin yaptıklarının yanına kar kaldığı bir Türkiye haline geldik. Ekonomimizin iyi olduğunu söyleyemeyiz. Dış politikamızın iyi olduğunu söyleyemeyiz. Eğitim sistemimizin iyi olduğunu söyleyemeyiz. Yargı hayatımızın, hukuk sistemimizin iyi olduğunu söyleyemeyiz. Ayrıca Türkiye'nin iyi yönetildiğini de söyleyemeyiz. Bir nobranlık var, bir keyfilik var. Kurumların ve kuruluşların, bellekleri ve arşivleri tarumar edildi. Onarılması güç şekilde bütün devlet kurumları bozuldu, bozduruldu. Bütün bunlar ortaya neyi getiriyor? Bir öngörülemezlik dönemi getiriyor. Yani yarın neye uyanacağız? Bir ay sonra ne olacak? Bir yıl sonra ne olacak? Ne insanlarımız, ne iş çevreleri, ne siyasiler kesilemiyorlar. Bu kadar öngörülemezliğin, bu kadar yarın ne olacağı, bir ay sonra ne olacağının bilinemez olduğu bir Türkiye Kabul edelim ki iyi yönetilemiyordur. Bu kadar olumsuz tablonun yanında umut verici bir şey var. İyi ki Saadet Partisi var. İyi ki Saadet Partisi kadroları var. İyi ki işte Selçuk teşkilatımız var. İyi ki mahallede örgütlenmiş insanlarımız var. İyi ki 20yıldır ne yaptığını bilen kadrolar var. Karşılıksız bu vatanı, bu bayrağı, bu milleti seven yaptığı işi ülkesini, millet ülkesine, milletine, bayrağına, vatanına ve insanlığa karşı bir sorumluluk olarak sırf Allah rızası için yapan 20 yıllık bir teşkilat var. Türkiye'mizde durumun iyi olmadığı gibi kabul edelim ki dünyanın gidişatı da iyi değil. Bir kısım egemen güçler hala yeryüzünde her gün yüz elli bin insan açlıktan ölmesine, milyonlarca, on milyonlarca insanın mülteci durumuna düşmesine yine on milyonlarca insanın toplama kamplarında mülteci kamplarında hayatını devam ettirmesine Milyarlardan, milyar insandan daha fazla insanın günlük bir doların altında geçinmeye mahkûm edildiği bir dünyaya seyirci kalmaktadır. Bu dünyanın ters gidişatına karşı da diyoruz ki iyi ki Türkiye'miz var. İyi ki Türkiye'miz var, çünkü Türkiye'miz herhangi bir ülke değildir. Türkiye'miz sahip olmuş olduğu potansiyel itibariyle çok kısa zamanda büyük işleri başarabilecek imkânlara, potansiyele sahiptir. Genç nüfusu, jeopolitik konumu, tarihi müktesebatı, müteşebbis ruhu, yeraltı yer üstü zenginlikleri itibariyle Başka hiçbir ülkeye nasip olmayan özelliklerle bezenmiş bir ülke. Çok kısa zamanda büyük merhaleler kat edilecek potansiyele sahip”

“ÜLKEMİZİN SAADETE İHTİYACI VAR”

Ülkede sorunların ancak Saadet Partisi iktidarında çözüleceğinin altını çizen Aydın,  “Bütün bunlar karşısında sizin, bizim, Saadet Partisi'nin sorumlulukları daha da artmakta. İşte önümüzde bu sorumluluklarımızı yerine getirebileceğimiz kısa bir dönem var. İster vaktinde olsun seçimler, ister erken olsun. Önümüzdeki seçimlerde Saadet Partimizi yetkilendirmeye, Saadet Partimizi Türkiye'nin bu tıkanmışlığını aşmaya yeni bir Yeni bir başlangıcı yapmaya mecburiyeti vardır. Mecburiyeti vardır diyor. Tarihi bir sorumluluktur. Çünkü Saadet Partisi, çünkü Milli Görüş Türkiye'de ne zaman bir tıkanıklık olmuşsa ne kadar bir daralma olmuşsa, ne zaman insanlarımız umutsuzluk eşiğine gelmişse, orada devreye girmiştir. Yetmiş dörtte böyle olmuştur, yetmiş yedide, yetmiş sekizde böyle olmuştur. Doksan bir de böyle olmuştur. Doksan beşte, doksan altıda böyle olmuştur. Her dönemde Türkiye'yi rahatlatıcı, Türkiye'yi nefes aldırıcı, yeni hikayelere, yeni başlangıçlara vesile olacağı hamleleri milli görüş partileri yapmıştır. Bu tıkanıklığı Saadet Partisi olarak biz aşacağız. Bizim olduğumuz yer Türkiye'ye derman olacak. İnşallah. Bunu hep beraber yapacağız inşallah. Şimdi değerli arkadaşlar, bir miktar basın belki arkadaşlarımıza yönelik oluyor. Şimdi içeri dönüyoruz. Net konuşalım değil mi? Net. Net konuşuyoruz. Siz, Konya'daki, Selçuklu'da yaşayan yedi yüz bin insan içerisinde herhangi bir insan değilsiniz. Hepsi bizim insanımız. Bu sokaklardaki insanların tamamı bizim insanımız. Şu ya da bu siyasi partiye oy veren insanlar bizim düşmanımız değil. Yani bizim dayıoğlumuzdur” şeklinde konuştu.

SAİT ÇELİK 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum