‘Topraktan vatana geçişte vakıflar önemlidir’

‘Topraktan vatana geçişte vakıflar önemlidir’

Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Genel Sanat Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Çaycı, “Türk İslam Kültüründe Vakıf ve Sanat” hakkında dernek üyelerine bilgi verdi.

HİSDER’in (Hikmet İlim ve Sanat Derneği) Konya Muharip Gaziler Derneği binasında düzenlediği “Pazartesi Toplantıları”nda Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Genel Sanat Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Çaycı, “Türk İslam Kültüründe Vakıf ve Sanat” hakkında dernek üyelerine bilgi verdi.

Necmettin Erbakan Üniversitesi bünyesinde oluşturulan Selçuklu Araştırmaları Merkezi sayesinde Selçuklu tarihi ile ilgili çalışmalar yapıldığını belirten Çaycı, “Selçuklu Belediyesi ve üniversite işbirliğiyle yaptığımız Gevale (Takkeli) Dağı kazılarında Selçuklu dönemine ait izlere rastladık. Selçuklu Araştırmaları Merkezinin çıkardığı dergi aracılığıyla çalışmalarımızı duyurma imkanına sahip olduk. Bu toprakların insanı olarak Konya’ya kendimizi borçlu hissediyoruz. Türk-İslam Kültüründe Vakıf ve Sanat kitabımızla borcumuzu ödemeye çalıştık” dedi.

BİZ BİR VAKIF MEDENİYETİYİZ

Anadolu’daki var oluşumuzda vakıfların önemine değinen Çaycı. “İhsanda bulunmak, hayırda yarışmak anlamlarına gelen ‘vakıf’ Anadolu’yu yurt edinen Selçuklularla birlikte yaygınlaşmıştır. Vakıf kurumu, İslam tarih ve medeniyetinde önemli bir hayır müessesesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadislerde vurgulanmaktadır. Yardımseverlik, vakıflar aracılığıyla Kurumsal bir kimlik kazanmıştır. Vakıf kurumunun yaşatılmasında banilerin önemi büyüktür. “Selçuklu Vezirlerinden Sahib Ata Fahreddin Ali, İnce Minareli Medrese, Sivas Gök Medrese, Sahib Ata Cami ve Hamamı, Kayseri’de Selahiye Medresesi ve Çeşmesi’nin banisidr. Meram’dan getirilen su Havzan’da arıtılarak şehre 40 çeşme aracılığıyla ulaştırılmıştır” diye konuştu.

Oktay Aslanapa ve Osman Turan’ın çalışmalarına değinen Çaycı, 1064’te fethedilen Ani Harebeleri’nde öğrenciliğinde kazı çalışmalarında bulunmasının tecrübe birikimi oluşturduğunu, söyledi. Çaycı, “Osman Turan Hoca Altun Apa Vakfiyesi’ni neşretti. Buradaki bilgilerden tarih yazabiliyoruz. 2 yıl boyunca Türkiye’deki Selçuklu kitabelerini topladık Bunlara ‘taş vakfiye’ adını veriyoruz. Eşrefoğlu Camisi’nin kapısındaki taş kitabe vakfiyedir” ifadelerini kullandı.

VAKIFLAR ARACILIĞIYLA YAŞATILAN ESERLER

Hem iyilik hem de güzelliğin maddeye intikal ederek sanat eseri oluşturduğunu belirten Çaycı, vakıf ile sanat arasındaki ilişkiyi şöyle anlattı: “Vakıf ile sanat arasındaki irtibatı etik ve estetik boyutuyla değerlendirmek meselenin özüne vâkıf olmak demektir. Eserlerin yapılışından günümüze ulaşmasına kadar ki süreçte vakıfların üstlendiği rol önem taşımaktadır. Vakıf eserlerinin ayakta kalabilmesi için yüzyıllar boyunca büyük çaba sarf edilmiştir. Eserlerin kitabelerinden banisi ve yapılış tarihi çıkartılabilmektedir. Zazadin Hanı han vakıflarına örnek olarak gösterilebilir. Vakıflar ile sanat arasında derin bir irtibat söz konusudur.”

Daha sonra Prof. Dr. Ahmet Çaycı tarafından yazılan “Türk İslam Kültüründe Vakıf ve Sanat” isimli kitabı HİSDER Genel Sekreteri Muzaffer Tulukçu’ya sunuldu. Dernek Üyeleri Ahmet Uğur ve Muammer Yavuz tarafından Prof. Dr. Ahmet Çaycı’ya hediyesi takdim edildi.

MUSTAFA ÜNÜVAR

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.