Sevgiyle Kulluk
İnsanın böylesine düzenli ve sonsuz nimetleriyle dopdolu bir âlemde kendisini en anlamlı bir şekilde yaratan Allah'a yönelmesi çok tabii bir şeydir. Bu zaten olması gerekendir. Bunun dışında olan şeyler ise olmaması gerekenlerdir.
Kişinin yapması gereken kulluk vazifesini sevgiyle yapması onun hem huzurunu sağlayacak ve hem de Rabbi tarafından sevilmesine vesile olacaktır. Bu manâda, kişinin, ibadetlerine zevkle sarılması ve özen göstermesi mevcuttur. Bu da insanı yormaz. Hatta yapılması gereken en önemli vazife olarak görür ve onları en anlamlı bir şekilde yerine getirir. İbadete doyumu olmayınca, Allah'a giden yolculukta daha süratli yol almasına da vesile olur. Bu, gerçekten arzu edilen bir haldir.
İnsan hayatında sevgi, önemli bir unsurdur. Sevgiyle yollar açılır, gönüller fethedilir, yaşayışlar tatlanır. Sevgiyle kucaklaşılır, sevgiyle bir araya gelinir, sevgiyle ayrılıklar zorlaşır. İnsan sevdiğinden ayrılınca hüzünlenir, kavuşunca sevincine diyecek yoktur.
Sevilince arzulanır, kavuşmak istenilir, ayrılıklar hoş görülmez.
İşte sevgiyle ibadetin özünde Allah'ı istemek vardır. O'nu sevmek, O'na yanmak, O'nun için ağlamak vardır. Akan her bir damlada samimiyet vardır. Böylesine bir ibadetle bir kulun Allah'a kavuşması da güzel olur. O, Rabbini isterken, Rabbi de onu ister. Bu ne tatlı bir yakınlıktır. Hadis-i şerifte bu ve bunun zıddı şöyle belirtilir:
"Kim Allah'a kavuşmayı severse, Allah da ona kavuşmayı sever.
Kim Allah'a kavuşmaktan hoşlanmazsa, Allah da ona kavuşmaktan hoşlanmaz." (Tirmizi, cenâiz 67)
O halde insan kendisine sormalı değil midir? Acaba kimi, niçin seviyor? Acaba kimi, niçin seviyoruz?
Bu suallerde Allah sevgisi cevabını buluyorsa ne mutlu! O zaman diğer sevgiler de buna göre şekillenecek demektir. Yani insan ebeveynini, eşini, çocuklarını ve dostlarını Allah için sevecek ve bunlardan dolayı da Allah'a daha yakın olacaktır.
Sevgiyle kulluk ihlâsın en belirgin halidir. Sevgide asla hile olmaz. Tabii gerçek sevgiyse. Ama sahte sevgi ise; "yalancının mumu yatsıya kadar yanar" atasözüne binaen çok geçmeden sahteliği ortaya çıkar.
Kulluğunda sevgi odaklı olanlar daima başarılı olmuşlardır. Allah onları dostlarından saymıştır. Bu manâda bir âyet-i kerimede şöyle buyrulur:
"İyi bilin ki, Allah'ın dostlarına korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir." (10 Yunus 62)
Ama onların öylesine güzel özellikleri vardır ki bakınız devamındaki şu manâlara:
"Onlar Allah'a inanmış ve O'na karşı gelmekten sakınmışlardır. Dünya hayatında da, ahirette de müjde onlaradır. Allah'ın sözlerinde hiçbir değişme yoktur. Bu büyük başarıdır." (10 Yunus 63-64)
Tabiidir ki onlar en çok Allah'ı severler. Zaten yaptıkları güzel işler de hep bu kaynaktan gelir:
"Müminlerin Allah'ı sevmesi ise hepsinden kuvvetlidir." (2 Bakara 165)
Yine onların eşsiz özellikleri bu yüce manâdan gelir:
"Bunları ne ticaret ve ne de alışveriş Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoyar. Bunlar, gönüllerin ve gözlerin döneceği günden korkarlar." (24 Nûr 37)
"İnananlar ancak, o kimselerdir ki Allah anıldığı zaman kalpleri titrer, Allah'ın ayetleri okunduğu zaman bu onların imanlarını artırır." (8 Enfal 2)
Onların huzur âlemi ancak Allah'ı anmakla ortaya çıkar ki bu manâ şöyle belirtilir:
"Onlar inanmışlar, kalpleri Allah'ı anmakla huzura kavuşmuştur. Dikkat edin, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzura kavuşur." (13 Ra'd 28)
İşte, sevgiyle kulluğun ne anlam ifade ettiği apaçık ortadadır. Kalp O'nunladır, beden de O'nun emrinde. Çünkü her ikisini de yaratan O'dur.
O, "ol!" demeseydi, kim olabilirdi ki?
O, "ol!" demeseydi, bu âlem ve içindekiler nasıl olsundu ki?
İşte güzellik burada yani manâyı sezmekte, bu özü yakalamaktadır. Rabbimizden niyazımız daima O'nu sevmek, O'nun tarafından sevilmek olmalıdır. Gayretimiz buna yönelik olmalıdır. Ama bunun yolunun Efendimiz (s.a.v.)'e uymaktan geçtiğini şu âyet-i kerimeden anlıyoruz:
"De ki: "Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah affeder ve merhamet eder." (3 Âl-i İmran 31)
Bu hususta şu dua da çok önemlidir:
"Allah'ım! Bana Senin sevgini, Seni sevenin sevgisini, sevgine beni yaklaştıracak şeyin sevgisini nasip et. Allah'ım! Muhabbetini bana nefsimden, ehlimden ve soğuk sudan daha sevimli kıl." (Tirmizi, deavât 72)
O halde hayat ancak Allah'a yapacağımız sevgiyle dolu kullukla anlam kazanır. Keşke bunu bir kavrayabilsek…
Kişinin yapması gereken kulluk vazifesini sevgiyle yapması onun hem huzurunu sağlayacak ve hem de Rabbi tarafından sevilmesine vesile olacaktır. Bu manâda, kişinin, ibadetlerine zevkle sarılması ve özen göstermesi mevcuttur. Bu da insanı yormaz. Hatta yapılması gereken en önemli vazife olarak görür ve onları en anlamlı bir şekilde yerine getirir. İbadete doyumu olmayınca, Allah'a giden yolculukta daha süratli yol almasına da vesile olur. Bu, gerçekten arzu edilen bir haldir.
İnsan hayatında sevgi, önemli bir unsurdur. Sevgiyle yollar açılır, gönüller fethedilir, yaşayışlar tatlanır. Sevgiyle kucaklaşılır, sevgiyle bir araya gelinir, sevgiyle ayrılıklar zorlaşır. İnsan sevdiğinden ayrılınca hüzünlenir, kavuşunca sevincine diyecek yoktur.
Sevilince arzulanır, kavuşmak istenilir, ayrılıklar hoş görülmez.
İşte sevgiyle ibadetin özünde Allah'ı istemek vardır. O'nu sevmek, O'na yanmak, O'nun için ağlamak vardır. Akan her bir damlada samimiyet vardır. Böylesine bir ibadetle bir kulun Allah'a kavuşması da güzel olur. O, Rabbini isterken, Rabbi de onu ister. Bu ne tatlı bir yakınlıktır. Hadis-i şerifte bu ve bunun zıddı şöyle belirtilir:
"Kim Allah'a kavuşmayı severse, Allah da ona kavuşmayı sever.
Kim Allah'a kavuşmaktan hoşlanmazsa, Allah da ona kavuşmaktan hoşlanmaz." (Tirmizi, cenâiz 67)
O halde insan kendisine sormalı değil midir? Acaba kimi, niçin seviyor? Acaba kimi, niçin seviyoruz?
Bu suallerde Allah sevgisi cevabını buluyorsa ne mutlu! O zaman diğer sevgiler de buna göre şekillenecek demektir. Yani insan ebeveynini, eşini, çocuklarını ve dostlarını Allah için sevecek ve bunlardan dolayı da Allah'a daha yakın olacaktır.
Sevgiyle kulluk ihlâsın en belirgin halidir. Sevgide asla hile olmaz. Tabii gerçek sevgiyse. Ama sahte sevgi ise; "yalancının mumu yatsıya kadar yanar" atasözüne binaen çok geçmeden sahteliği ortaya çıkar.
Kulluğunda sevgi odaklı olanlar daima başarılı olmuşlardır. Allah onları dostlarından saymıştır. Bu manâda bir âyet-i kerimede şöyle buyrulur:
"İyi bilin ki, Allah'ın dostlarına korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir." (10 Yunus 62)
Ama onların öylesine güzel özellikleri vardır ki bakınız devamındaki şu manâlara:
"Onlar Allah'a inanmış ve O'na karşı gelmekten sakınmışlardır. Dünya hayatında da, ahirette de müjde onlaradır. Allah'ın sözlerinde hiçbir değişme yoktur. Bu büyük başarıdır." (10 Yunus 63-64)
Tabiidir ki onlar en çok Allah'ı severler. Zaten yaptıkları güzel işler de hep bu kaynaktan gelir:
"Müminlerin Allah'ı sevmesi ise hepsinden kuvvetlidir." (2 Bakara 165)
Yine onların eşsiz özellikleri bu yüce manâdan gelir:
"Bunları ne ticaret ve ne de alışveriş Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoyar. Bunlar, gönüllerin ve gözlerin döneceği günden korkarlar." (24 Nûr 37)
"İnananlar ancak, o kimselerdir ki Allah anıldığı zaman kalpleri titrer, Allah'ın ayetleri okunduğu zaman bu onların imanlarını artırır." (8 Enfal 2)
Onların huzur âlemi ancak Allah'ı anmakla ortaya çıkar ki bu manâ şöyle belirtilir:
"Onlar inanmışlar, kalpleri Allah'ı anmakla huzura kavuşmuştur. Dikkat edin, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzura kavuşur." (13 Ra'd 28)
İşte, sevgiyle kulluğun ne anlam ifade ettiği apaçık ortadadır. Kalp O'nunladır, beden de O'nun emrinde. Çünkü her ikisini de yaratan O'dur.
O, "ol!" demeseydi, kim olabilirdi ki?
O, "ol!" demeseydi, bu âlem ve içindekiler nasıl olsundu ki?
İşte güzellik burada yani manâyı sezmekte, bu özü yakalamaktadır. Rabbimizden niyazımız daima O'nu sevmek, O'nun tarafından sevilmek olmalıdır. Gayretimiz buna yönelik olmalıdır. Ama bunun yolunun Efendimiz (s.a.v.)'e uymaktan geçtiğini şu âyet-i kerimeden anlıyoruz:
"De ki: "Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah affeder ve merhamet eder." (3 Âl-i İmran 31)
Bu hususta şu dua da çok önemlidir:
"Allah'ım! Bana Senin sevgini, Seni sevenin sevgisini, sevgine beni yaklaştıracak şeyin sevgisini nasip et. Allah'ım! Muhabbetini bana nefsimden, ehlimden ve soğuk sudan daha sevimli kıl." (Tirmizi, deavât 72)
O halde hayat ancak Allah'a yapacağımız sevgiyle dolu kullukla anlam kazanır. Keşke bunu bir kavrayabilsek…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.