Saü'de Sanat, Tasarım Ve Mimarlık Eğitimi Çalıştayı Başladı

Saü'de Sanat, Tasarım Ve Mimarlık Eğitimi Çalıştayı Başladı

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi tarafından düzenlenen ‘Sanat, Tasarım ve Mimarlık Eğitimi Çalıştayı’ başladı. Prof. Dr. Jale Nejdet Erzen, sanat ve mimarlık eğitimi veren kurumların uygulayacağı ve geliştireceği...

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi tarafından düzenlenen ‘Sanat, Tasarım ve Mimarlık Eğitimi Çalıştayı’ başladı. Prof. Dr. Jale Nejdet Erzen, sanat ve mimarlık eğitimi veren kurumların uygulayacağı ve geliştireceği eğitim metodunu belirlerken, öğrencinin kültürel temelinin önemli olduğunu söyledi. Erzen, "Birden bire soyut bir eğitimle, kavramlarla, öğrencilere bir şey öğretemezsiniz. Üstelik bu çocukların çoğunun evinde kitap yoktur. Kitap okuma alışkanlığı yoktur. Türkiye’de hala sözel bir kültür hâkim. Bu kültürü, yazıp okuyarak öğrenen bir kültür olarak geliştirmek için de çok kesin olarak yeni yaratıcı yöntemler geliştirmemiz gerekiyor.” şeklinde konuştu.

SAÜ Güzel Sanatlar Gizem Frit Amfisi’nde düzenlenen çalıştayın açılışında konuşan Fakülte Dekanı Prof. Dr. Besim Dellaloğlu, çalıştayın amacının, görüşlerini bildirecek farklı üniversitelerden ve farklı disiplinlerden gelen akademisyenlerin fikirlerini, çalışma disiplinlerini, tecrübelerini paylaşmaları olduğunu kaydetti.

SAÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Ali Yalçın ise çalıştayda farklı disiplinlerden konuşmacıların olmasının ve güzel sanatlarda Bologna Süreci’nin tartışılmasının kendileri için sevindirici olduğunu belirtti. Öğrencilerin de yoğun katılımının olduğu çalıştayın ilk günü Prof. Dr. Jale

Nejdet Erzen, Prof. Dr. Bülent Tanju, Orhan Tekelioğlu ile Doç. Dr. Esra Aliçavuşoğlu söz aldı. Çalıştayın ilk oturumunda konuşan Prof. Dr. Jale Nejdet Erzen, sanatçı ve mimar sayısının artmasının toplumun daha gelişmiş, daha medeni ve insancıl yani insanları daha iyi anlayan, onlarla daha iyi ilişki kuran bir kültürel grubun geliştiği anlamına geldiğini söyledi.

"TÜRKİYE'DE HALA SÖZEL BİR KÜLTÜR HAKİM"

Sanat ve mimarlık eğitimi veren kurumların uygulayacağı ve geliştireceği eğitim metodunu belirlerken, öğrencinin kültürel temelinin önemli olduğunu anlatan Erzen, "Taşra geçmişi olan bir gençliğe sahibiz. Birden bire soyut bir eğitimle, kavramlarla, öğrencilere bir şey öğretemezsiniz. Üstelik bu çocukların çoğunun evinde kitap yoktur. Kitap okuma alışkanlığı yoktur. Türkiye’de hala sözel bir kültür hâkim. Bu kültürü, yazıp okuyarak öğrenen bir kültür olarak geliştirmek için de çok kesin olarak yeni yaratıcı yöntemler geliştirmemiz gerekiyor.” şeklinde konuştu.

Sanat ve mimarlık eğitiminin sadece okulda, derste ve atölyede öğrenilen bir şey olmadığının altını çizen Prof. Erzen, “İnsan, düşlerinden bile sanata, mimarlığa bir yaklaşım edinebilir. Yanlış yaparak öğrenmek eğitimin bir parçasıdır. Öğrenci kalıp gibi gelişirse hiçbir şekilde onda yaratıcılık ve de kişilik, kimlik, direnç, özgürlük, insanlık bekleyemeyiz. Sanatın sonunda amacı, topluma katılabilmektedir. Memur zihniyetiyle sanatçı da mühendis de olunamaz. Bu nedenle öğrencinin sanat ve mimarla ilişkisi diğer eğitimlere benzemez.” dedi.

Dünyanın her yerinde eğitime ayrılan kamu fonlarının giderek azaldığını belirten Prof. Dr. Bülent Tanju da şunları söyledi: “Eğitim tamamen özel bir alana devrediliyor. Dolayısıyla, eğitimi kaybediyoruz, ona sahip çıkalım, gibi söylemler var ama ben buna da ikna olmuyorum. Sebebi de eğitim sonunda yaptığımız formasyonunun çoğunluğunun anlamlı şeyler olmamasıdır. Aslında bana soracak olursanız onları yapıyor olmamızdan kurtulmamız gayet iyi. İnsan denen canlının başka türlü potansiyeli varsa bunları ön plana çıkarmak gerekiyor."

"ÜNİVERSİTELER ŞEHRİNE GÖRE ALT TABAN BELİRLESİNLER"

Üniversitelerin kendi öğrencilerini seçebilmeleri gerektiğini ifade eden Prof. Tanju, “Bence üniversiteler öğrencilerini seçmeden hiçbir alanda eğitim yapılamaz. Tabi ki sınav olabilir. Ama o sınav kriz bir sınav olmaktan çıkarılmalıdır. Senede 4-5 kere sınav yapılsın. Üniversiteler şehrine göre alt taban belirlesinler.” diye konuştu.

Prof. Dr. Orhan Tekelioğlu, Türk eğitim sisteminde bir kafa karışıklığının bulunduğunu kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü: "İki üç sistemin üst üste oturmasından oluşan bir durum aslında. Klasik sistemimiz Fransız ve Alman sistemlerinin kavgasıyla oluşmuş. Sonra ise Amerikan eğitim sistemi geliyor ve karışıklık daha da artıyor. Üniversitelerin öğrencilerden bizzat meslek eğitimi istemelerin doğru değil. Bana göre meslek eğitimi korkunç bir şey. En başta öğrencilerin kendilerine haksızlık. Yapılan araştırmalara göre dünyada çok iyi eğitim veren kurumlardan mezun olan öğrencilerin yüzde 60’ı okumuş olduğu bölümden farklı bir meslekte çalışıyor. Çünkü dünya değişiyor ve dönüşüyor, meslekler de ölüyor." İlk günü sona eren çalıştay, iki gün devam edecek.

CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.