Alper Süzer

Alper Süzer

Sahip Çık

Sahip Çık

Siyasi seçim hayatımızın içindeki seçimlerimizin arasında hızla üst sıralara doğru tırmanıyorken, zangırdayan sesleriyle ve iddalı nameleriyle megafonların arkasında anons yapmıyor olmaları oldukça iyi oldu. Üstelik yaraları sarmayı bırakın, akan kanı bile daha yeni yeni durdurmuşken, hayata adapte olmada şaşırmış haldeyiz. Önce tansiyon normele gelsin hele. Dikkat, şaşkınlık dirhem dirhem depremi yaşayandan yaşamayana doğru yayılıyor. Şunu unutmayalım; dert, paylaştıkça hafifler. Yani başa gelen çekilmelidir dostlar.

Bu dünyada herkesin anlatacağı bir öyküsü varken, böylesine büyük bir derdin hikayesinin depremzedeler tarafından köpürte köpürte anlatıldığını düşününce, çok görmeyin. Gece uykunun en tatlı anında evinde misafir ettiğin akrabanın çocukları çığlık çığlığa sıçrıyorsa, üstelik hiçbir zelzele emaresi yokken, lütfen hoşgör dostum. Unutma bu kadarı da sana düşen payın. Bence şükretmeli, misafirinin yerinde de olabilirdin. Onlar sana emanet. Bu görevin sana verilmiş olduğunu görmelisin. Bu bir nevi hepimizin borcu dostum.

BAKARA/180.Ayet:

Birinize ölüm yaklaştığı vakit, eğer geride mal bırakıyorsa, anaya, babaya ve yakın akrabaya meşrû bir biçimde vasiyette bulunmak size farz kılındı. Bu, takvâ sahiplerinin yerine getirmesi gereken bir borçtur.”

Emir açık ve net, değil mi? Askeri adapta emir tekrarı vardır. Emir alan askerin, emri tam olarak anlayıp anlamadığını ölçer. Acaba Ayet’lerde yazanların emir tekrarını yapan bir sistem kurmak, bu gibi zor günlerde gerekli olur mu? Yani, en azından hatırlatma görevini üstlenen bir yapay zeka ürünü olsa, bizim bu duruma adapte oluşumuz nasıl olur ya da ne kadar sürede alışırız?

Hakikaten bir hayal edelim: Derinin altına yerleştirilen mikroçipten, kulağına gelen talimatlara kayıtsız kalabilir mi insan?

Annene babana saygılı ol!” ya da “Akrabana sahip çık!”

Sebebi her neyse bu yaşadığımız büyük sınavın, çözümü belli: Hoşgörü ve akrabana sahip çıkmakla mümkün olur. Azıcık lüksümüzden taviz verelim. Biliyorum evinde baş tacı ettiğin akraban, bilmem kimin düğününde sana ayıp etti. Haklısın da, şu an alacaklı değil vereceklisin…

Adamın biri bozulan daktilosunu tamire götürmüş. Tamirci: “Yarına hazır olur, o zaman gel.” Demiş. Para ödemek istemeyen adam ertesi gün, tamircinin yanında kağıdı sarıp “Tamir oldu mu, denemek istiyorum.” demiş ve sardığı kağıda yazmaya başlamış. Sonra ustaya bakıp, önce gözlerini belerterek ‘çık’ lamış, sonra da: “Ama ustacım, olmamış ki taktilo. ‘Saat’ yazmak istiyorum ancak bir tane ‘a’ harfi var.” Demiş.

Tabirimi hoşgörün, kimse ‘salak’ değil. Böylesine günahlarımızı sildirme imkanı da her zaman ele geçmez. Geleceği gören ve yatırım yapmak isteyenler için bulunmaz fırsat, kimse kimseye niyet tüccarlığı yapmasın, çünkü daha bir yıla ihtiyaç var!

Tek yumruk olmaya mahkum olduğumuzun farkına vardığımız, daha güzel günlerde görüşmek üzere, sayın okurum…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Alper Süzer Arşivi