Sahafların Tarihi Serüveni Yedikıta'da

Sahafların Tarihi Serüveni Yedikıta'da

Sahafların tarihi serüvenini inceleyen Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi, hazırladığı geniş dosya ile sahaflığın bilinmeyen yüzüne ışık tutuyor.

Sahafların tarihi serüvenini inceleyen Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi, hazırladığı geniş dosya ile sahaflığın bilinmeyen yüzüne ışık tutuyor. Osmanlı sarayındaki tarihi kitapların batılılarca nasıl çalındığına yer veren dergi, iki duayen sahafın yaklaşık 50 yıldır saklanan konuşmasını da yayınladı. Dergi ayrıca okuyucularına 'İstanbul’un Sahaf Haritası' kitapçığını hediye ediyor.

Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi Ekim sayısında sahaflık konusunu işledi. Bugünün sahaflarının önemli isimleriyle yapılan röportajlara da yer verilen sahaflık dosyası, 'Sahaflık Ölmedi, Ölmeyecek!' başlığıyla sunuluyor. Dosyada, sahaflığın nasıl doğduğu, bugünlere nasıl geldiği, Osmanlı dönemindeki durumu ve ilginç adetlerine yer veriliyor.

29 Mayıs Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail E. Erünsal, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede, batılıların temel bilimlerle ilgili kitaplara ilgi gösterdiğini belirterek, “Bunun sebebi şu; İslam’da bu bilimlerin ne dereceye ulaştığını öğrenmek istiyorlar. Buraya gelenlere matematik, coğrafya, fizik, kimya ile ilgili kitapları alın diyorlar. Rasgele almıyor, arayıp buluyorlar. Bir de sanat değeri yüksek minyatürlü kitapları alıyorlar. O yüzden temel bilgilerle ilgili kitaplar korunmuştur.” dedi.

Yabancıların, başta Yunan klasiklerini, Yunan ve Roma ile ilgili kitapları, Bizans’tan devralındığı işitilen kitapları bulmak için uğraştıklarını anlatan Prof. Dr. Erünsal, “Gayri meşru faaliyetler, çabalar sonucu bazı kitaplar saraydan bile çaldırılmış; 16. - 17. asırda önemli kitaplar buradan götürülmüş…” diyerek saraydaki kıymetli kitapların çalındığını anlattı.

SAHAFLIK ÖLMEZ AMA…

Sahaflığı geleceği konusuna da yer veren dergi, bu konuda sahafların önde gelenleri ile görüşerek önemli bilgiler toplamış. Yedikıta dergisine açıklama yapan İstanbul Sahaflar Derneği Başkanı ve Beyazıt Kitap Sarayı sahibi Adil Sarmusak, “Sahaflık eşittir kitap doktoru demektir. Kitabı gördünüz mü teşhisi koymalısınız. Sahaflık bir loncadır. Kitapçı ile sahafı ayırmamız lazım.” derken, Sahaflar Birliği Derneği Başkanı ve Turkuaz Sahaf’ın sahibi Emin Nedret İşli ise sahaflığın tanımının yapılması gerektiğini söyledi. Çoğu kişinin 'sahaflık ölüyor mu, sahaflık çöküyor mu?' diye sorduğunu anlatan İşli, “Esas problem bu işi layıkıyla yapacak kişinin yetişmemesi. Yoksa sahaflık ölmez.” diyerek mesleğin her zaman geçerli olduğunu vurguladı.

TARİHİ KAYITTAN ÇIKAN LONCA KURALI

50 yılı aşkın süredir gün yüzüne çıkarılmayı bekleyen tarihi kasetten son devrin en meşhur iki sahafın konuşma kayıtları çıktı. Yedikıta Dergisi’nin ilk defa yayınladığı, Raif Yelkenci ile Muzaffer Ozak’ın ses kaydından sahaflığın geçmişine dair önemli ipuçları ortaya çıktı. Raif Yelkenci ses kaydında sahaf durumunu özetlerken, ellerinde muntazam Osmanlı Tarihi olmadığından, Aşık Paşa tarihinin baştan aşağıya değiştirildiğinden, Neşri Tarihi’nin ise bütün bütün mahvedildiğinden şikayet ediyor.

1985 yılında hayatını kaybeden sahaf Muzaffer Ozak ise sahaflar locasının kurallarına ışık tutacak açıklamalar yapıyor. Eskiden sahaf çarşısının kâhyasının aynı zamanda sahafların şeyhi olduğunu ve sabah muayyen saatte çarşıya gelip bütün esnaf birlikte dua etmeden dükkânların açılmadığını anlatan Ozak, şöyle devam ediyor:

“Mesela bir adam benden kitap aldı ve bu adam eksik buldu bu kitabı, içerisinden formasını. Gelip kâhyaya şikâyet ederse, bana falanca eksik kitap sattı diye. Gelip ona yolsuz veriyorlar, tembih ediyorlar evvela. Sonra aynı şey tekerrür etse dükkânını kapama cezası veriyor. Bir hafta kapalısın diyor. Yine bir daha tekerrür ettiği vakitte esnaflıktan atıyorlar ve ‘Bu adam esnaflığa yaramaz’ diyorlar ve dükkânını kapatıyorlar. Kimin kalfası bu işe daha yatkın ise ona devrediyorlarmış.”

Dergide bu ay ayrıca dil ve kültür üzerine Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı Başkanı D. Mehmet Doğan ile yapılmış 'Son İki Yüzyıl’ın İlkinde Bedenimize, İkincisinde Dilimize Kastedildi!' başlığıyla sunulan ilgiyle okuyacağınız bir röportaj yer alıyor. Ayrıca, Doç. Dr. Mustafa Güler’in 'Mısır’daki Darbenin Hatırlattıkları', Cape-Town Üniversitesi’nden Halim Gençoğlu’nun 'Afrika’nın İlk Osmanlı Mektebi Bugün Kulüp Olarak Kullanılıyor!', Arşivci Sabri Bacacı’nın Osmanlı’nın Hac Görevlileri', Tarihçi-Yazar Selman Soydemir’in 'Osmanlı Devrinde Kitap Nasıl Basılırdı?' ve Belgeselci-Gazeteci İsmail Kahraman’ın gezi yazısı 'Doğu Türkistan’da Tarihimizin İzleri' başlığıyla verilen yazılar da dikkat çekiyor.

CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.