Rusya’dan “Mısır için Türk modeli” yorumu

Rusya’dan “Mısır için Türk modeli” yorumu

Rusya’nın önde gelen yorum analiz sitesinde Türkiye’deki askeri darbelerle Mısır’da yaşanan askeri darbe arasındaki benzerliklere dikkat çekildi

 Rusya'nın yorum sitesinde yayımlanan 'Mısır için Türkiye modeli' adlı makalede Mısır'daki darbe ile Türkiye'deki askerî darbeler arasındaki benzerliklere dikkat çekildi.

Mısır’da askeriyenin iktidarı yeniden ele geçirmesi, politikacılar ve uzmanlar arasında son derece çelişkili tepkilere yol açtı. Ordunun, İslamcı Cumhurbaşkanı’nı devirmesi göz önüne alındığında, on yıllardır ülkenin Atatürk tarafından belirlenmiş rotasından uzaklaşmasını engelleme gerekçesiyle askeri müdahaleler gerçekleştirilen Türkiye ile paralellik kurma isteği ağır basmaktadır.

Ancak bu yaklaşımın şematik olduğu ilk bakışta bile göze çarpmaktadır. Her şeyden önce, Türkiye’nin en büyük farkı, Mısır ordusunda bulunmayan Atatürk mirasıdır. Fakat Türk sistemini idealleştirmenin de pek anlamı yoktur. Ordunun müdahalesinin Türkiye’nin gelişimi açısından yardımcı mı yoksa tam tersine engelleyici mi olduğu sorusuna net bir yanıt vermek de zordur.
İşkenceler, siyasi rakiplerin ortadan kaybolması ve kanuni yollardan seçilmiş olan politikacıların üzerindeki aralıksız baskı, demokrasi savunucuları imajıyla hiçbir şekilde örtüşmemektedir. Kemalist Türkiye’nin laik kazanımlarının savunulması hakkındaki yaygın efsane de bu tür aşırılıkları haklı çıkarmaya yetmemektedir. Dini ideolojilerden korunma, ordunun, kontrol ettiği devlet içindeki yönetici pozisyonunu koruması adına her zaman bir bahane olagelmiştir.

Geçmişte Türkiye’de yaşananlar ile şu an Mısır’da olan olaylar arasındaki benzerlik sadece ve sadece bununla sınırlıdır.

Tıpkı bir zamanlar Türk ordusunun yaptığı gibi, Mısır ordusu da Mübarek’in devrilmesinin ardından ülkeyi kendi başına yönetmek yerine, bunu başkaları aracılığıyla yapmayı tercih etmiştir.

NATO üyeliği ve Türkiye’nin AB konusunda istek beyanı, ordunun hırslarını yumuşatmıştır. Türk toplumunun demokratik seçim konusundaki geleneği ise, her geçen yıl daha da içselleşmektedir. Bu sebeple, ordunun iktidarı ele geçirmesinin ardından birkaç yıl içinde yönetimi tekrardan sivillere teslim etmesi de, günün birinde ordunun Türk siyaset sahnesini etkileme imkanını kaybetmesi de şaşılacak bir durum değildir.

Bu yüzdendir ki, Mısır’da bir Türk modelinin gelişiminin başlangıç evrelerine tanık olduğumuza inanmak, en azından saflık olacaktır. Mesele, sadece Mısır halkının gelişmesi ve ordu tarafından korunması gerekliliğini işaret eden, yukarıda da bahsi geçmiş Mısırlı bir Atatürk’ün olmayışı değildir. On yıllardır süren diktatörlük ve Mısır’ın kendi sınırları içerisinde demokrasiyi koruma konusunda uluslararası yaptırımlara bağlı olmayışı, Kahire açısından Ankara’nın geçtiği yoldan yürümeyi neredeyse imkansız kılan bir zemin yaratmıştır.

Seneler  süren uykusundan uyanmak zorunda olan, bitkin, sefil ve haklarından yoksun kalmış Mısır halkının, içinde bulunduğu bu çıkmazdan kurtulması epey zor olacaktır. Ne var ki ordu, böyle bir çıkmazda, kendini oldukça rahat hissedebilir.
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.